0.3

874 59 18
                                    

Merhaba Arkadaşlar, ben geldim
Bu hikayeyi o kadar çok beğenerek yazıyorum ki umarım sizde okurken o hazzı alıyorsunuzdur.

Konya içi buluşma yapacağım. Okurlarımın gelmesini çok istiyorum. Gelmek isteyenler bana lütfen özelden ulaşsın. Beraber eğlenelim.

Eğer katılım olursa whatsapp grubu kurabilirim.

Yeni bölümü yayımlamam biraz gecikti, sınavlarımdan ötürü.

Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar

Bana ulaşabileceğiniz Hesaplar;

İnstagram; ilaydaa.kagan

Tumblr; hayallerimdekigizlisen

"İnsan kaç kere tutar yandıkça ateşi?"

Ne yapacağımı veya ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Yatağımdan zıplayarak ayağa doğru kalktığında boyunun benden oldukça uzun olduğunu anladım. Arkamda beni tutan güçlü ellerden kurtulmak için çırpınsam da başarılı olamıyordum. Birkaç adımda yanıma gelerek yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı, fakat eğilmesi gerekmişti. Ondan korkuyordum. Normalde böyle şeyleri umursamasamda korkuyu hücrelerime kadar hissediyordum.

"Ne istiyorsun?" Dedim kekelememeye çalışarak. Kapalı yeşil gözleri daha da koyulaşırken gözlerini kıstı ve aniden doğrularak odada tur atmaya başladı.

"Bu okulun bazı kuralları var bilmem acaba biliyor musun?" Yatağımın başına doğru giderek Anıl ile olan çerçeveli fotoğrafı alarak bir süre baktı.

"Bırak o fotoğrafı!" Diyerek bağırdım. Zorla gülmeye çalışarak ağırca bana döndü.

"Belli ki değer veriyoruz." Dedi ve çerçeveyi yere sertçe attı. Cam kırıkları dört bir yana dağılarak kırıldığında gözlerimden akan yaşı hızla elimin tersi ile sildim.

"Allah seni kahretsin!" Sinirimi içimde tutmadan patladım. "Ne istedin o resimden!" Sertçe arkamdaki adamı iterek fotoğrafın başına geldim. Dudaklarımdan kopan hıçkırık ağlamamı şiddetlendirdi. Fotoğrafı elime alarak resme baktım. Parkta çekinmiştik, o beni artık istemiyor olabilirdi. Ama anılara saygım sonsuzdu ve benim onunla yaşanmışlığım vardı. Bana ters bakış atarak arkadaşları ile odadan çıkarken ağlamaya devam ettim. Umursamadan cam kırıkları arasına otururken resmi göğsüme bastırdım. Yanlızca canım yanıyordu. Ateşe atılmıştı sanki, cayır cayır yanıyordu. Kırıklığıma ağladım, kırgınlığıma, bu dünyada sanki hiç oluşuma. Ağladım ağladım. Ama beni kimse anlamadı.

Kaç dakika öyle geçti bilmiyordum. Eftel ve Aylin'in sesini duymamla kendime geldim. Fakat başımı yerden kaldırmadan, gözlerimi bir an zeminden ayırmadan tekrar elimdeki resme baktım. Eftel sol yanıma doğru hızla çökerken yüzümü elleri arasına alarak telaşlı gözlerle bana baktı.

"Gizem, Gizem noldu sana?" Baygın bakış atarken ağzımı oynatmaya mecalim olmadığı için sustum. "Gizem, birşey söyle korkutma bizi lütfen." Diyerek Aylin ekledi.

"Noldu burada böyle?" İkiside şaşkınlıklar içindeydi. Aniden elimin sızlamasıyla kesildiğini anladım.

"Gel şöyle." Dedi Aylin beni oturduğum yerden kaldırarak.

İkisi de kolumdan tutarak yatağa oturttular. Aylin pansuman yapmak için dolabındaki malzemeleri çıkarırken Eftel yanıma oturdu ve gözlerimin önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına koyarak, "Ne oldu böyle anlat." Dedi. Derin nefes alarak burnumu çektim. Anlatıp anlatma konusunda kararsızdım. Belki de bir müddet söylememeliydim. Aylin elimi kendi dizine koyarak pansuman yapmaya başladı.

TEHLİKELİ MAFYAWhere stories live. Discover now