Bölüm 14

75.1K 3.6K 653
                                    

Medya;Balın Meşeli ve Beren Akar
Bölüm müziği;Sophia Loren - Mambo Italiano

Herkese merhaba yeni bölümle biz geldik:) Bu bölümü uzun tuttuk geçmişten birkaç kesit de eklemeyi unutmadık. Balın'la Beren'in paylaşamadıkları aşkları ve Balın'ın ilk öpücüğünü alan kişi sonunda bu bölüm öğreniliyor. Lütfen yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin:)
Lafı daha fazla uzatmadan sizleri yeni bölüme alıyor ve keyifli okumalar diliyoruz:)

Küçük bir rica: Buradan çok fazla insana ulaşabildiğimizi farkettik ve bunu kullanmamak sokaktaki canlara haksızlık olur diye düşünüyoruz. Bu kış vaktinde yiyecek bir şey bulamayan sokak hayvanları için lütfen kapınızın önüne sokağınıza yemek bırakın. Çöpe giden yemeklerin miktarıyla kurtarılacak bir sürü can var. Herkes sokağındaki cana sahip çıkabilsin lütfen...

**

Beren Akar 3 Yıl Önce;

"Ya 3. sorunun cevabı 0,86'ydı dimi?"

İşte yine başlamıştık. Her sınav sonrası cevapları birbirine sorarak kontrol etme faciası bugün de tüm hızıyla devam ediyordu.  Arda'nın zaten bu soruyu sormak için neden 5 dakikadır beklediğini anlamamıştım. Genelde sınıfın kapısından çıkar çıkmaz başlardı cevapları vermeye.

"Evet ya ben de 0,86 buldum. Baya sürdü işlem, sıkıntılıydı." Fatih ve sabaha kadar ders çalışmaktan şişmiş gözaltları 'en çok ben bilirim sefiller' mesajını yeterince veriyordu bugün de.

Ben de uzunca güzel bir işlem yapmıştım ama cevabımın 0,86 olmadığına emindim. Beş yada altı basamaklı bir sayı bulunca emeklerime değdiğini düşünüp nasıl da sevinmiştim sınav esnasında. Demek ki o sorum da yanlıştı. Yine de o kadar işlemden sonra 0,86 bulsam bana koyardı doğrusu. Şimdi en azından emeğimin karşılığını bulduğum sonuçla aldığımı düşünüyordum. Zaten hoca üç beş bir şey verip dersi geçirse binlerce kez şükrederdim.

Övülmeye layık dalgalı sarı saçlarım, renkli gözlerim, bakanın bir daha baktığı uzun bacaklarımla benim bu askeriyeye benzeyen mühendislik fakültesinde ne işim olduğunu bana dönen şaşkın bakışların sahipleri gibi ben de habire sorguluyordum. Benim şu an moda tasarım bölümünde fink atmam gerekirken neden makina mühendisliği okuyordum ki? Araba mı tamir edecektim napacaktım? Hala bölümümün amacını, ve ileride ne yapacağımı kavrayamamıştım bile. Babamın son model bir Bentley araba karşısında üniversite tercih listeme müdahale etmesini izin vermiştim ve sonuç buydu işte. Belki de bir gün canım arabam yolda kalıp bozulursa onu tamir edebilirdim. Evet iyi yönünden bakmam gerekiyordu, okulumu anca bu şekilde bitirebilirdim.

Daha fazla bu yüksek IQ ve testosteron barındıran fakülte binasında kalamayacağımı üzerime üzerime gelen duvarlardan anlayıp masadan kalkmıştım.

"Beren yarınki sınav için kütüphanede ders çalışacaktık, unuttun mu?"

Ela gözlerini saklayaman gözlükleriyle bana bakan Arda'ya bu dinmek bilmez ders çalışma aşkının nereden geldiğini, bana o aşkın neden gelmediğini hiç anlamamıştım. Anlamayacaktım.

"Yok Ardacım ya, sınav sonrası çekemem ders çalışmayı şimdi. Ben gece çalışırım evde, sağol."

"Pekala yarın görüşürüz o halde." Arda'nın sıkkın çıkan sesi benle ders çalışma hayalinin yıkıldığını belli eden cinstendi. Zekasıyla bana yine havasını atacak ve beni etkilemeye çalışma girişimlerine devam edecekti anlaşılan.

Bir mühendisten etkilenmek mi?

Yoo.

Hoşlandığım bir tane mühendis vardı. O da bendim. Her ne kadar tırt bir mühendis olsam da. Ki yanıma bugüne kadar kimseyi yakıştıramamış ve en az benim kadar asil olan yalnızlık kelimesiyle özdeşleşmiştim. Benim kusursuzluğuma ancak yalnızlık yakışırdı.

BAL PORSUĞUWhere stories live. Discover now