♧7♧

4K 320 79
                                    

Civcivlerime...

Gözlerimi araladım ve etrafıma baktım. Açık yeşil ve beyaz tonlarının bir arada kullanıldığı beyaz eşyaların olduğu bir odadaydım. Yanıma baktığımda küçük koltukta başını ellerinin arasına alıp yere bakan Uzay'ı gördüm. Dudaklarımı aralamaya çalıştım ama kuruluktan birbirlerine yapışmışlardı. Uzay'ın omzuna dokunduğumda gözlerini bana çevirdi.

"Günaydın."

Dudaklarımın arkasını yaladım ve zorla dudaklarımı açtım.

"Su verebilir misin ?"

Yanımdaki masadaki suyu bardağa koydu ve dikleşmeme yardım edip su dolu bardağı bana verdi. Suyu içtiğimde dudağımın kuruluğu gitmişti.

"İyi misin ?"

"İyiyim."

"Daha erken gelmeliydim özür dilerim. Diğer krizi de benim yüzümden geçirmiştin."

Aklıma asansör anısı gelince yüzümde bir gülümseme oluştu.

"Hatırladın mı cidden ?"

"Hiç unuttun mu diye sorsan daha iyi olur. İnsan ilk yaşadığı vicdan azabını unutmaz."

Gülerek arkama yaşlandım.

"Ee neyim varmış? Ölüyor muyum ?"

"Henüz değil."

O da benim gibi arkasına yaslandı ve devam etti.

"Tansiyonun düşmüş."

"Annemlere söylemedin değil mi ?"

"Söylemedim ama istersen arayalım."

"Hayır aramayalım zaten 2 gün sonra gelecekler."

"Peki."

"Ee ne zaman çıkıyorum."

"Şu son birkaç gündür cidden berbattın, bence birkaç yıl daha hastanede kal."

Gözlerimi devirdim.

"Normal de hiç öyle bi bünyem yok benim, hepsi bir anda oldu. "

"Tabii."

"Of ben çıkmak istiyorum."

"Doktor gelir birazdan, o zamana kadar buradasın."

"Saat kaç ?"

"Sabahın dördü."

"Sabahın dördü mü var ?"

"Evet bende son üç gündür sayende öğrenmiş oldum."

"Küçükkende sana ben az bakmadım."

Uzay küçükken şımarık olduğu için ki hala şımarık 6 yaşına kadar gittiğimiz yerlerde sürekli bana emanet etmişlerdi.

"Lan dövüyordun beni. "

Tamam, çok iyi bakmamış olabilirim.

"Sende beni sinir ediyordun."

"Bazen sinir ediyor olabilirdim ama bir kere sensiz çizgi film izliyorum diye beni dövmüştün."

"Sende bensiz izlemeseydin."

"Artık izlemiyorum zaten."

"O zaman eve gidince çizgi film izleyelim çünkü bende izlemiyorum."

İkimizin de arasında sessizlik oluştu. Aslında niye birbirimizi yeni tanıyor gibi davranıyoruk anlamıyordum. Biz doğduğumuzdan beri hep beraberdik. Amerika'ya gidene kadar.
İçeri doktor girdiğinde ikimizde başımızı kaldırdık.

"Hastamız uyanmış."

Korkuyla dikleştim. Kardeş sakin ol ve o boynundakini indir.

"Bütün kontrolleri yaptıktan sonra çıkışın yapılabilir. Siz dışarı çıkabilir misiniz ?"

Son cümleyi Uzay'a söylemişti Uzay ayağa kalktığı anda bileğini tuttum.

"Gitmesin."

"Ama kontroller yapılacak."

"Bir şey olmaz."

Birader korkuyoruz yani napalım senin o soğuk şeyle ne yapacağın belli olmaz.

Uzay doktorun cevabını dinlemeden tekrar koltuğa oturdu.

"Gitmiyorum siz muayenenizi yapın."

Adam Uzay'a gözlerini devirip kontrolleri yaptı ve eline bir kağıtla kalem aldı.

"Pek bir şey görünmüyor sadece boğazları şişmiş onun içinde eczaneden verdiğim ilacı alırsınız."

Doktor çıktıktan sonra Uzay bana bakıp gülmeye başladı.

"Şişik boğazlı civciv."

Gözlerimi devirdim.

"Çok komiksin (!)"

Gülerek ayağa kalktı.

"Ben şu çıkış ıvır zıvırlarını halledeceğim sende hazırlan."

Aklıma çantam geldi çantam kafedeydi. KAFE !

"Uzay buzluğu düzeltmedim! "

"İpek ciddi soruyorum mal mısın ?"

"Of, Uzay Hasibe Teyze benim yüzümden kovulacak çabuk ol kafeye gitmeliyiz."

"İpek şuan hastanedeyiz söyleriz müdürüne anlayışla karşılar."

"O sadece müşterileri anlayışla karşılıyor Uzay."

"İpek buradan direk eve gideceğiz."

"Uzay olmaz hadi çabuk gitmeliyiz. "

Hızla montumu aldım ve ayakkabılarım giyip Uzay'ı kolundan dışarı doğru çekiştirmeye başladım.

"İpek bir dur çıkışı yapayım."

Danışmada durdu ve ıvır zıvırları halletti. Sinirle kolundan tuttum.

"Araban nerede ?"

"Hastaneye ambulansla geldin."

"Oha ambulans mı ?"

"Evet."

"İçi nasıldı ?"

"İpek ben o sırada ambulansın iç dekoruyla uğraşmıyordum."

"Of ya içini çok merak ediyordum."

"İpek saçmalama yürü şurada taksiler var."

"Ama kafeye gidiyoruz."

"Tamam ! Yeter sus artık tamam."

Taksiye binip adresi verdim.

"Geceyi hastanede geçirdin farkındasın değil mi ?"

"Kapıları kilitledin değil mi ?"

"Evet."

"Anahtarı aldın mı ?"

"Aldım."

"Diğer buzluğu da düzenlemeliyiz."

"İpek cidden salaksın. "

"Sende sorumluluk almanın ne demek olduğunu bilmiyorsun ! Anlamıyor musun ? Ben söz verdim bana güvenmelerini sağladım."

Cidden sinir bozucuydu. Bu sefer konuşmadı ve camdan dışarı bakmaya başladı. Kafenin önüne geldiğimizde çantamı aradım ama yoktu içerde kalmıştı ama Uzay çoktan ödemişti. Taksiden indim Uzay cebinden anahtarı çıkardı kafenin kapısını açtım ve içeri girdim birkaç sandalye devrilmişti hızla onları kaldırdım ve aşağı indim. Uzay arkamdan geliyordu. Uzay'a döndüm.

"Sen şuradaki buzluğu düzenle bende az önceki buzluğa bakacağım."

"Yine içerde kalma."

Dediğinde gözlerimi devirdim. Buzluğun kapısını açtım ve bu sefer önüne ağır poşetlerden birisini koymayı unutmadım.

Yumruk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin