Medya:Mucize ve Betül
MUCİZE SOYLU'DAN
Yanımda hiçbir tepki vermeksizin gözlerini üzerime diken bir emekli Fen Bilimleri öğretmeni vardı.Ne Fen Bilimleri öğretmeni ama(!)Oksijenin,burundan alınıp ağızdan verildiğini bilmeyen bir Fen Bilimleri öğretmeni...
Kızaran yüzü ve umursamaz tavırları ile birlikte bakışlarını köpüren denize çevirdi ve sağ eliyle saçlarını düzeltmeye çalıştı.Başımı acıyarak iki yana salladım ve bende önüme döndüm.Birkaç saat sonra Bursa'daki en sevdiğim dostum,canım arkadaşım Betül ile buluşacaktım.O,annemin adını taşıyordu.Betül,benim için çok değerli bir dosttu.
Mis gibi deniz kokusu burnuma dolarken,aklıma teyzem geldi.Niye apar topar Ankara'ya gitmişti ki?Bana hiçbir açıklama yapmadan,hiçbir şey anlatmadan.
Teyzemin aklıma takılmış olmasını saymazsak,şuan fazlasıyla mutluydum.Dedemi,anneannemi,dayımı,kuzenlerimi ve eski arkadaşlarımı görecektim.En önemlisi de annemin kabrini ziyaret edecektim...
Sert deniz rüzgarı birkez daha yüzüme çarpınca daldığım düşüncelerimden sıyrılmıştım.Birkaç dakika sonra Bursa'ya gidecektim.Feribot durmaya hazırlanmıştı ve martı sesleri eşliğinde kahve gözlerim limana merhaba demişti.
Feribot,denizi yara yara usulca kıyıya yaklaştı.Yolcular bir bir inmeye başladıktan sonra bende pek ağır olmayan bavulumu elime alarak inmeye çalıştım.Bavulumu elimde taşırken,bir yandan da elimdeki telefonumdan dayımı arıyordum.
''Mucize,ben geldim yiğenim.Tarif edeceğim sana nerede olduğumu.''
''Tamam dayıcığım.''
Dayım kısaca nerede olduğunu tarif etti ve tarif sonucu bulduğumda neredeyse dayımı,feribota binmek üzere buldum.Beni görür görmez yanıma geldi,elimdeki bavulu alarak yanına bıraktı ve altı ayın acısını çıkartırcasına sarıldı.Hem,siyah örtülü başımı okşuyor,hemde tüm içtenliğiyle sarılıyordu.Dayımı o kadar çok özlemiştim ki...
Onun sarılışı bana tıpkı teyzemin annemi hatırlattığı gibi annemi hatırlatıyordu.İyiki onlar vardı;dayım ve teyzem...
Dayım benden kısa bir süreliğine ayrıldı.Sonra gülümseyerek yüzüme baktı.Bende ona gülümsedim ve bir şey dememe izin vermeden yeniden sarıldı.Bu ikinci sarılışıydı.
''Çok mu özlediniz beni Bilal Bey?''
''O nasıl laf Mucize?'Çok'kelimesi yetersiz kalır.Öyle özledim!''
Dayım benden ayrıldıktan sonra ona bakarak gülümsedim ve koluna girerek yürümeye başladım.Dayım,çok konuşkan birisi olduğu için yol boyunca şaka yapıp durmuştu.Şimdi çok iyi anlıyordum,Fırat'ın neden bu kadar neşeli olduğunu.Çünkü Fırat'ı,ondan daha neşeli olan Bilal dayım büyütmüştü.
Dayımın arabasına ulaştığımızda,arabasının barajını açarak bavulumu bir çırpıda yerleştirdi.Beni de öne binmem konusunda ikna ettikten sonra ikimiz de arabaya bindik.Arabada dayım gülümseyerek konuşmaya başlamıştı.Bir yandan arabasını kullanıyor,diğer yandan bana laf atıyordu.
''Anlat bakalım Mucize Hanım,nasıl geçti kolej maceran?''
''Bilal Bey,ne yalan söyleyeyim?Burada sizin ayaklı mealiniz iken,irade şeriat sultanı oldum.Saçma sapan şeyler yaptım.Başıma gelmeyen kalmadı.Ama yine de çok güzel ve özel anılar yaşadım Kolejdeki Feraceli olarak.''
''Dur bir dakika,Kolejdeki Feraceli mi dedin?Güzel lakap.''
Dayım ufak bir kahkaha attı.Ben sadece tebessüm etmekle yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolejdeki Feraceli (TAMAMLANDI)
SpiritualSağ gözünden yanağına doğru süzülen bir damla yaşı boynunda hissetti ve silmeye bile tenezzül etmeden gözyaşının kalbine damlamasına izin verdi.Babasının öfkeli sesi köşeli beyninde yankılanıp durmuştu.Ve üzerine gelen kolej arkadaşları...Belki tüm...