Bismillah Deyip Başla|1.Bölüm🌹

20.7K 860 737
                                    

Akşam ezanı sonrası eve gürültü ile gelen Hilâl, tekrardan huzurlu havayı yok etmeyi başarmıştı. Gözler yine onun abartılmış makyajı ve mini eteğine doğru kaydı. Babası onu uyarmaktan usanmış elindeki tespih ile tevbe istiğfar çekiyordu. Hal böyle olunca Hilâl kimseyi umursamadığı gibi koşarcasına attığı adımlar sonrası soluğu odasında aldı. Yaşadığı lüks hayatın hiçbir dilimine şükür sığdırmayı akletmeden öyle gelişi güzel yaşıyordu. İki günlük heveslerin yolcusu gibi bir orada bir burada dönüp duruyordu. Yine mahkeme suratıyla tavana dönüp ağlıyordu, bir kez daha sevdiği tarafından bırakılıp gitmişti. Terk edilmişti, duyguların en yoğun olduğu zamanlarında sebepsizce öylece bir başına duvarın ayrılık köşelerine sığınıp gözündeki yaşları heba ediyordu.
Bir hiç uğruna Hilâl kendini batırıp her şeyi eline yüzüne bulaştırıyordu.

Hilal aklındaki kabus dolu düşünceleri de içindeki yaralı dolaba sakladıktan sonra masanın üzerindeki kitabı ellerinin arasına aldı.

"Bismillah deyip mi başlıyorduk ?"

Hilâl namazla arası hiç yoksa da abdest alıp temiz kalmayı kendine gaye edinmişti. Müslüman olmak şereftir, abdest insanı temiz tutar Allah'a daha da yakınlaştırır. Hilal üzerini değiştirip başına da eşarp bağladıktan sonra Kur'ân-ı Kerim'den rastgele bir sayfa açıp okumaya niyetlendi. Elindeki meâldi. Arapça öğrenmek için hiç vaktini verememişti, Allah'a karşı sorumsuz biriydi. Oysa ona sevgilisinden bir kısa mesaj gelse saatlerce onu bekleyecek okumak için can atacaktı. Peki ya Allah'ın yolladığı bu güzelim mesajı neden okumuyorduk? Allah demeden ölüyoruz farkında olmadan hem de... En çokta bizi güzel Yaradan'a geç kalıyorduk, özrümüz kabahatimizden de büyük.

"Bismillahhirrahmânirrahim."

"Oku! Yaratan Rabbi'nin ismiyle oku!"

Alâk Sûresi kendisine bir sakinleştirici etkisi yapmaya başlamıştı , Hilal az önceki ağlayan halini üzerinden atabilmişti. Demek insanların ilacı Kur'ânmış ; bundan fayda almayan da ziyandaymış.

Okuduğu ayetler beyninin içinde ilerleyip duruyordu onu kendine getirmeye çalışıyordu. O kendine gelirse Rabbi'ne ulaşırdı. Öyle değil miydi zaten, kendini bilen Rabbi'ni bilir derler.

Hilal yeni bir ayetin sıcaklığına kapılmak için sayfayı değiştirdiği sırada yatağına fırlattığı o sinir bozucu pahalı telefonu çalmaya başladı.

"Hira Sultan arıyor. Acaba bu saatte neden arıyor ki?"

"Selâmûn Aleyküm canım, nasılsın?"

"Merhaba, iyiyim sen nasılsın?"

"Selâmı böyle mi alıyoruz bayan modern? "

"Kusura bakma Hiracım, biraz kafam dağınık."

"Yok ne kusuru estağfurullah. Bak sana ne diyeceğim ben hafız olmak için medreseye kaydoldum, sen de gelir misin ?"

Hilal ne diyeceğini bilemeyip karşı tarafa 'hımm' gibi sözler söyleyebildi. Ne diyebilirdi ki? Allah'ın yolunda olabilmek bir nasipti ve bu nasibin farkında olabilmek apayrı nasipti. O tozu dumana katarak yürüyen Hilal, telefonun karşısında solgun yüzüyle konuşuyordu.Tabir-i caizse konuşamıyordu onca cümle kurabilecekken yalnızca susuyordu. Gözlerine yuvarlanarak düşüveren gözyaşını sol parmağı ile silerken sesindeki ufak kırıklık hissediliyordu.

"Senin adına çok sevindim, dostum. Allah yardımcın olsun."

"İnşaAllah, sağ ol güzel kalplim. "

Hilal veda konuşmasının ardından üzgün şekilde kendisine bakan telefonu kapattı.
Ona güzel kalplim diyen dostuna aslında hiç de güzel kalbinin olmadığını defalarca söylediyse de bunu Hira'ya kabullendiremedi. Hira her şeye rağmen insanların ruhunda güzellik namına bir şeyler arardı, Rahman olan Allah insana kendi ruhundan da üfürdü düşüncesi ile olaya derin manayla yaklaşırdı.Ve Allah daha bu Dünya da Hira'ya güzel anılar bahşediyor karşısına iyi insanlar çıkarıyordu. Nasıl inanırsak öyle yaşardık.

Medreseli Geliyor Where stories live. Discover now