4.4

13.5K 819 122
                                    




Elif

BÖLÜM

4.4

"Doktor randevuların nasıl?" Emir'in arkamdan gelen sesiyle elimdeki bıçağı tezgâha koyarak ona doğru döndüm. "Yeni bir randevu ayarlayalım ben de bebeğimizi görmek istiyorum."

"Yarın ararım doktoru," dedim mavi gözlerde gördüğüm ışığın verdiği heyecanla. "Zaten çok fazla gitmedim."

"Tamam." Ellerini bana doğru uzatıp, yanına çağırdı. Onun yanına gittiğimde ellerini tuttum ve sağ dizine oturdum. "Bu sefer ayrıntılı bir kontrol yaptırırız. Doktorunu araştırayım ben iyi değilse zaman kaybetmeden değiştirelim. Her şeyin iyi olmasını istiyorum, Elif. Her şeyin senin açından içine sinmesini istiyorum. Hamilelik sürecinin sağlıklı geçmesi için ne gerekiyorsa yapmamız lazım."

Yanağımı Emir'in yanağına yaslayarak sarıldım. Özlediğim kokusunu ona belli etmeden içime çektim. "Nasıl olacak, Emir?"

"Kolay olmayacak ama güzel olacak." Üzerimdeki eli sıkılaştı. "Hayatım hiçbir zaman bana kolay olmadı ki şimdi olsun."

Dudaklarını burukça kıvırdığını anladım ve ondaki kollarımı sıkılaştırdım. Yanağına dudaklarımı bastırdığımda minik bir öpücük koydum. "Bizden anne-baba olur mu? Daha yaşımız çok küçük, benim okulum var. Senin..." demiştim ki sustum. Onun hayatı farklıydı. Onun hayatı tehlikeliydi. Bir ailesi vardı ama... Ve aynı zamanda yok da sayılırlardı. Onun canını yakmak isteyenler, tanımadığımız kişiler de vardı.

"Benim?" dedi sert bir tonla. Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

"Senin kötülüğünü isteyen kişiler..."

"Onları takma kafana. Kimse size bir şey yapamaz. Seni şimdi nasıl koruyorsam, bebeğimiz geldiğinde de onu canım pahasına koruyacağım!" Ses tonunun sertliği tüylerimi ürpertse de sakin kalmayı başardım.

"Sana bir şey olmasın, Emir. O zaman ben de yaşayamam." Dolan gözlerimi akıtmak istemediğim için dudaklarımı ısırdım. Ve Emir'in omzuna başımı sakladım.

"Kimseye bir şey olmayacak, Elif. Kendini üzme... Anladığım ve tecrübe ettiğim kadarıyla hamilelik hormonları seni etkiliyor ha?"

"Sanırım haklı olabilirsin. Galiba fazla hormonların yönlendirmesiyle hareket ediyorum." Ellerini karnıma koyarak ufak bir dokunuşla okşadı. Gözlerimi kapatıp boynuna, kokusunu solumayı sevdiğim yere dudaklarımı bastırdım.

"Olsun," dedi kalbimi sızlatacak bir tonla. "Sen böyle de çok güzelsin."

"Emir..." diye sızlandım nazlı nazlı. "Beni utandırma. Kafam, duygularım zaten çökmüş bir halde!" Kafamı kaldırarak kucağından kalkmak için hamle yaptım. Ama Emir izin vermedi. Belimi sıkıca tutmaya devam etti ve beni kendine daha çok çekerek dudaklarını enseme dokundurdu. "Utanmak yasak."

"Bunu biliyorum." Çenemden tutup kendine çevirdiğinde aralanmış dudaklarım, beklenti dolu bakışların göz hapsine girdi. Sonra... Sonra Emir bana doğru yaklaştı ama duyduğumuz yalancı öksürükle dudaklarımız birleşemeden kaldı.

"Öhöm öhömm!" Duyduğum sesin verdiği utançla beni saran kollardan kurtulduğum gibi sıcak dizlerden hızla uzaklaştım. "Balın süt istemişti de," dedi Asya bizi süzüp, muzip bir ifadeyle dudaklarını kıvırırken. Bize bakışlarını kesip buzdolabına yöneldiği sırada sessiz ama duyulmayacak kadar olmayan fısıltıyla kaşlarımı çatıp Emir'e baktım. "Aman yansın geceler!"

Emir, Asya'nın sözleriyle gözlerini kıstı ve "Asya!" diye hırladı. Sesi sandığı kadar sert değildi ve de Asya'yı da hiç etkilememişti. Asya'ya ne cevap vereceğini beklerken, Emir belimden tutup yeniden kendine, dizlerine çektiğinde yalancı sert duruşunu tamamen kaybederek devam etti. "Karıma da mı dokunmayacağım?"

Karanlığa KaçışWhere stories live. Discover now