36

7.2K 553 189
                                    

"Fish?"

Gülümseyerek, ona doğru döndüm. Parmakları kalçamdan belime doğru ince bir yol izledi. Yukarıya doğru çıkarken dudağımı dişledim.

"Ne hissediyorsun?"

Ona doğru yaklaştım. Sanki daha fazla yakın olmamı istermiş gibi elimi tuttu. Elimi tutup, kulağının arkasındaki saçlarına doğru yöneltti. Elimi bıraktı ve parmaklarımı onun saçlarına geçirdim. Bana biraz daha yaklaştı ve nefesini yüzümde hissettim.

"Tenimin altında çok fazla hareket eden şeyleri hissediyorum."

Gözlerini bana çevirdi. Kocaman dudakları ve burnu o kadar uyumluydu ki, daha onunla kalmaya başladığımda bu yüzün bana büyük acılar çektireceğini anlamıştım. Yüzüne yavaşça indiğimde avucumun içini gıdıklayan yeni çıkmış sakalları tebessüm bıraktırdı.

"Bana ne yapıyorsun Calum?"

Çenemin altını öptü ve yanağını elime sürttü. "Hak ettiğin gibi bakıyorum."

Gülümsedi.

Gözlerimi acıyla açtım. Karanlık ve sessiz odada nefes alışverişlerimi kontrol ettim. Elimi yatak örtüsüne geçirdim. Odamı aydınlatan sokak lambasına güvenerek sağa döndüm.

Bir umut. Yoktu.

Boğazıma sarılan hıçkırığı itmek için kafamı kaldırdım. Gülümsemesi ne zamandır bana bu kadar acı verir olmuştu? Bedenimde bıraktığı izden dolayı mı acıyordu her yerim? Dudaklarım esaretten mi kurtulmak istiyordu? Gözlerim ondan başka herkese buğuluydu. Kalbimi söylemiyordum bile.

İhtimal vermediğin o kişi tüm ruhuna oynar ya, kahrolmayı rüyanda bile yaşardın.

Dizlerimi kendime doğru çektim. Onun yanında olabildiğince iğrenç biri olmuştum. O da bana karşı öyle. Zerre kadar etkileme düşüncesi yokken, birbirimizi çok iyi tanımıştık. Bir kişinin beni her şeyimle kabul edeceğini gördüğümde, beni bu kadar kolay bırakması kırıyordu.

Calum yapmaz dediğim, her şeyi yapmıştı. Onu affetmek istemiyordum. Çünkü bundan sonra asla beni seveceğine ikna olmazdım.

Yataktan kalktım. İçeriye yalpalayarak girdim. Salondaki loş ışığı görünce kaşımı çattım. Vince elinde kahvesi ile koltukta oturuyordu. Hızlı bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Vince dağınık sarı saçları arasından bana baktı.

"Uyku tutmadı mı?"

"Korkarak uyandım."

Vince gülümsedi. Elini koltuğa doğru vurarak yanına gelmemi söyledi. Ellerimi göğüsümde birleştirip kahküllerimi savurdum. Onun yanına oturduğumda boş televizyon ekranını izledik.

"O aptalı nasıl sevebildin anlamıyorum.  Choun bile bir kadını nasıl seveceğini biliyor."

Omuz silktim. "Sanırım her şey onun mutluluğu için karşılıksız bir şeyler yapmaya başladığın zaman oluyor."

Bana doğru döndü. "Evlilik geçerli bir neden tabii."

Kıkırdadım. "Biraz fazla abartmış olabilirim."

İkimiz de kıkırdadıktan sonra derin bir nefes alıp koltuğa yaslandım. "Sence beni umursuyor mu?"

"Neden bunu kendi gözlerinle görmüyorsun?"

FlatmateΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα