B-12- HİÇ

201 90 1
                                    

Ayakta duracak halin yokken,
Hayatta duracak nedenlerin varsa,
Korkma düşmezsin...

MEVLANA

Poyraz "Lanet olsun.." diye bağırırken odada, gözlerimden yaşlar şakaklarıma süzülüyordu.

Arkasını bana dönerek kapıya ilerledi. Çıkacağı zaman kendimi toplayıp hemen koluna yapıştım. Yapmış olduğum hareket karşısında afallamış yerinde durdu. Yüzünü bana çevirdi. Hareketime anlam veremiyor gibi gözlerime bakmaya başladı. . Gerçi bende yaptığım ani hareketi kendimden beklemiyordum asla.

Elinin kanla dolu olması içimi ezmiş , suçlu hissetmeme sebep olmuştu . Konuşmadan sadece kahvenin en güzel tonlarında kaybolmak istedim. Sessizliği bozan taraf Poyraz oldu. Bana kalsa hiç konuşmazdım .

" Ne var Eylül ? Ne oldu? " dedi.

Ilk kez adımı telafuz ediyordu. Bu sefer şaşırma sırası bendeydi . Gözlerimi kocaman açtım. Kendimi hemen toplayıp elimi sıktığım kolundan çektim.

"Şey... Elin bu haldeyken çıkma. Gören olmasın.." ne düşünceli kızım ya. Ben bile arada şaşırıyorum kendime. "Gel otur yarana bakayım. Ayna kırıkları kalmış olabilir."dedim. Bir yanım "Aptal Eylül! Sanane kalırsa kalsın ayna parçaları. Sana ne oluyor? " diye isyan ediyor ve beni düşüncemden vazgeçirmeye çalışıyordu.

" Ölüm yarası değil. " diye konuşurken gözlerimi devirdim. Halen kuyruğunu dik tutmaya çalışıyor.

"Bırak bir bakayım yine de "

"Gerek yok!!!"

"Of ne kadar inatçısın. Keçiyle akrabanızlığınız mı var senin ?" Ne saçmalıyorum ben be. Yardım edeyim derken işleri bok ediyordum.

Koluna yine asılıp odanın içine çekiyordum. " Hadi gel ! Inat etme!!! Sadece bakacam.. "

Oflayarak yatağıma oturdu. Beş dakika içinde elimde sargı bezi ile odaya geri döndüm. Poyraz yataktan aşağı bacaklarını bırakmış beni bekliyordu. Kanayan parmaklarından damlalar yere damlıyor ve yerde yuvarlak dairele çiziyordu.

Yatağın önünde diz çöktüm. Korkakça eline uzandım. Ilk başta tereddüt etmiş sonra kendini bırakmıştı. Elini küçük avuçlarımın arasına alıp kırıkları yerinden çıkartıp pamukla temizledim. Yavaş dokunuşlar yaparak acımasını engelliyordum. Oysa o benim canımı acıtırken tereddüt etmiyordu bile...

Usta seri katilleri aratmayacak soğuk yüz ifadesinde hiç duygu değişimi yoktu. Ya Çok başarılıydı yada gerçekten hissiz... dikkatle yaptığım hareketleri bakışlarıyla takip ediyordu.

Bu kadar yakın olmak tabi ki benim dezavantajımdı. Kalbim müthiş atmaya başlamış,yanlış yaparım diye telaş içindeydim. Poyraz'ın nefes alışverişleri saçımı dalgalandıran ilk bahar esintisi gibiydi. Yakından baktığımda birbirimize benzediğimizi farkettim . Açık kahve olan saçlar uçlara doğru sarı renkteydi. Zorla kendini illa ona benzeteceksin ya helal sana Eylül. Tabi ne sandınız yani....IŞTE BENNNN..

Elini sargı beziyle sartıktan sonra mutlu sesimle; " ışte bu kadar, bitti "dedim.

Umursamaz sözleri sevincimi kursağımdabıraktı. " Gören ameliyat yapmış sanır. Altı üstü bir eli beze sardın." Dediklerine cevap vermeden dişlerimi sıktım. Sıka sıka diş kalmadı ağzımızda. Vay anasını be...

Yüzümü kaldırdığımda göz göze geldik. Hipnoz edilmiş gibi ona bakıyordum. Yüz hatları çizilmiş kadar müthişti. Sert duran mimikleri, bir o kadar kadar etkileciydi. Gözlerini benden ayırıp ayaklandı . Bir bana bir eline bakarken sessizce "Teşekkür ederim "dedi. Ben kimseden özür dilemem ve teşekkür etmem diyen Poyraz buydu değil mi? Bunu ona hatırlatacaktım.Aha ha ha ha.

BUZ LORDUWhere stories live. Discover now