Otuz İkinci Bölüm

17.2K 737 3
                                    

Pisti aydınlatan kırmızı loş bir ışık ortamı daha da hoş kılıyordu. Sevgililerin kollarında süzülen kadınlar bu hayatta değilmiş gibilerdi. Başka bir dünyada yaşayan, yıldızların parlak ışıltısının altında eşiyle dans ediyorlardı sanki.

Kemanın o romantik tınısı iki yeni aşığın kalbini hızlandırıyor, titreyen ellerini terletiyordu. Baran Leyla'yı piste doğru götürürken yutkundu. Gözlerini ayıramıyordu yanındaki melekten. Onun ışığında ilerliyordu. Onun aydınlattığı yoldan gidiyordu. Onsuz olduğu zamanlar kendini bir boşlukta, karanlıkta hissediyordu. Kör kuyuya atlayıp yok olup gittiğini zannediyordu. Şimdi elini bırakıp gitse, bir çicek gibi solardı. Güneşsiz nasıl yaşardı ki insan?

Kollarını beline sardı yavaşca, nazik dokunuşlarla. Hissederek. Her anını yaşayarak. Bu meleğin gülüşünü, onun sıcaklığını sonradan unutmamak için. Tüm gece onu hayal edip uyumamak için. Rüyalarında onu görmek için.

Gözleri birbirlerine kenetlendi. Leyla'nın çekingen bakışları içini ısıtıyordu genç adamın. Genç kızı kendine daha da yaklaştırdı. Onu hissetmek istiyordu. Onun sıcaklığını en yakınında hayat bulmasını istiyordu.

Leyla, Baran'ın nefesini boynunda hissediyordu. Boynundan aşağıya beline doğru acımasız bir ürperti yol buldu. Genç adamın dokunduğu her yer ateş gibi yanıyor, iz bırakıyordu. Kendini hiç bu kadar huzurlu hissettiğini hatırlamıyordu. Ona yakın olmaktan hiç bu kadar keyif almamıştı. Kendini, onun olmak için özgür hissediyordu. Evet özgür. Yüreği özgürdü. Sahibini arıyordu. Çılgın bir arayış içindeydi. Belki de bulmuştu sahibini?

"Benim meleğim olur musun?" Bu sözler bir fısıltıdan ibaretti. Gözlerindeki yoğun duygular her şeyi ifade ediyordu zaten.

Leyla cevap olarak daha da sokuldu Baran'a. Vücutları kenetlenmiş gibiydi. Hiç ayrılmak istemiyorlardı sanki.

"Beni kendine hapsettin Leyla. Sensiz bir dakika yaşayamaz oldum. Senin yanından başka bir yerde nefes alamıyorum. Hayat bulamıyorum." Sözler derin ve duyguluydu. Baran'ın itirafları Leyla'yı sonsuz sevince boğuyordu. Ne diyeceğine şaşırmıştı. Bu sözlere karşılık ne diyebilirdi ki?

"Nasıl başardın beni bu kadar etkilemeye anlamış değilim." Baran'ın yüzünü şimdi etkileyici bir gülümseme aydınlatıyordu.

"Ben de aynı soruyu kendime soruyordum şimdi," dedi genç kız çekingen bir gülümseme eşliğinde.

Leyla'nın belindeki eller nazik dokunuşlarıyla okşamaya devam ediyordu. Genç kız eridiğini hissediyordu. Boğazında heyecandan oluşan bir kümeyi yutkunarak yok etmeye çalıştı.

Dans adımların eşliğinde Baran konuşmaya devam etti.

"Ben daha önce seni nasıl görmemişim? Böyle bir güzelliği nasıl fark etmemişim?"

"Beni görmemiş olman çok doğal, aynı ortamlarda büyümedik," diye karşılık verdi Leyla. Duyduğu iltifatlara karşılık tebessüm etmişti.

"Lisede seni rahat bırakmamışlardır da şimdi.." Bunun düşüncesiyle Baran gerildi.

"Evet, her gün bir erkek arkadaşımla eve geliyordum. Beni yalnız bırakmıyorlardı sağolsunlar. Eve davet ediyor, babamla beraber sohbet etmelerini izliyordum hatta." Leyla'nın alayla konuşması Baran'ı kendine getirdi. Bazen bulundukları, yaşadıkları ortamı unutuyordu.

Konuyu tekrar değiştirmeye çalıştı. Büyülü ortamı bu sebepsiz konuşmalarla bozmak istemiyordu.

"Çok güzel çalıyorlar değil mi?" Yukarıda salona bakan balkonda çalan iki kemancıyı gösterdi.

"Çok güzel."

Baran yüzünü genç kızın kulağına yaklaştırdı. "Ama hiçbir şey senin kadar güzel değil."

Anlaşıldı, bugün yüzü asıl rengine dönüşemeyecekti. Kendini rüyada gibi hissediyordu. Yoksa bir rüya da mıydı? Gözlerini açtığında herşey yok mu olacaktı? Hayır, olmasın! Diye karşı çıktı Leyla düşüncesine. Sonsuza kadar böyle devam etsin. Ben onun kollarının arasında eriyim, o beni dokunuşlarıyla yıldızların yanına götürsün. Bu büyü hiç bozulmasın. Şu anda dilediği tek şey buydu genç kızın.

Keman sesi durdu. Dans iki genç hiç istemese de sonlanmıştı. Baran hiç ayrılmak istememesine rağmen zor da olsa ellerini belinden aldı genç kızın. Rüya sona ermişti. Ancak aralarındaki büyü bakışlarda devam ediyordu hala...

İki gencin tek düşündüğü şey ise,

"Bitmesin bu gece."







***









Ayrılık zamanı gelmişti. Arabayla Leyla'nın evlerin önünde durunca sessizlik oluştu.

Ne güzel bir akşamdı ama diye geçirdi genç kız içinden. Unutulmazdı.

Şimdi, tam yürekler birbirlerine alışmışken sımsıkı tutunurken ayrılmak fazlasıyla dokunuyordu.

Baran'ın itirafları, beklenmedik bir şekilde geceyi anlamlı kılarken Leyla nasıl uyuyabilirdi? Bu arabadan bir şeyler söylemeden nasıl çıkardı? Yüreği, burada onun yanında kalmak için ona savaş açmış çırpınırken, o nasıl gidecekti?

"İyi geceler..." Sonunda çıkmıştı bu sözcükler ağzından.

Baran daha fazla dayanamadı elini uzattı ve yanağına dokundu genç kızın. Ona daha da yaklaşarak nefesini hissetti. Leyla nefes almıyordu, dünya durmuştu sanki! O anda her şey yok olmuştu onun için. Duyduğu, algıladığı tek şey, sadece boynunda hissettiği Baran'ın dudaklarıydı.








---

Kısa bölüm evet ama yarın devamı var merak etmeyin ☺️
Gelecek bölümler size sürprizlerim var,
Bu yazar hiç rahat durur mu 😁
Oylarınızı ve yorumlarınızı lütfen bekliyorum

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now