Yetmiş Yedinci Bölüm

14.5K 438 77
                                    

Aynı saniyede Leyla, başından aşağıya kaynar sular dökülürcesine şaşkındı. Alagül bu konaktaydı. Genç kız ağlamak istiyordu! Serkan'ın arkasında belirlenen uzun siyah saçlı kızı gördüğünde gözlerini yumdu ve bir süre öylece kaldı. Her şey yeni düzelmişken neden hep karşılarına felaket çıkarıyordu Allah? Yeterince sınavdan geçmemişler miydi? Yeterince yıpranmamışlar mıydı? Bunların hepsini fazlasıyla yaşamışlardı, bu yüzden hiç kimsenin aralarındaki huzuru bozmasına izin vermeyecekti Leyla. O Baran'ı seviyordu, Baran da onu... Bundan ötesi var mıydı?

"Serkan, geleceğini tamamen unutmuşum kusura bakma. İstanbul'da önemli bir toplantım vardı..."

"Arkadaşımın oğlunun sünneti için geldik Alagül'le, ee Haşim amcamın elini öpmeden gitmek olmazdı."

Baran, Mardin'den ayrılırken Serkan'ın söylediklerini şimdi hatırlıyordu. Daha önceden sünnet düğünü için bir iki gün onlarda konaklayabileceklerini söylemişti. Bunu unuttukları için Leyla'yla beraber soğuk bir şok yaşadılar. Durumu toparlamak için Serkan'ın yanına gitti ve kuzenine sarıldı. Zamanlama her ne kadar kötü olsa da Serkan'ı seviyordu ve onu gördüğü için mutluydu. "Sami amcamla Afife yengem nasıllar?"

"İyiler iyi, aynı bıraktığın gibiler... Leyla yenge, sen nasılsın?" Serkan, başını hemen Baran'ın yanında duran Leyla'ya çevirdi.

Alagül'den gözlerini alan genç kız Serkan'a zor da olsa gülümsedi. "İyiyim Serkan, sen nasılsın? Hoş geldiniz bu arada..." Son sözü söylerken Alagül'e de bakmıştı.

Baran, zorunlu olarak Alagül'e bakmamaya çalışsa da bir süre sonra bunun saygısızlık olduğunu anladı ve ona gülümseyerek hoş geldin dedi.

Genç kız hala çok güzel ve durgundu. Bakışlarındaki anlamlı ifade yerine farklı şeyler sığdırmıştı sanki. Ona eskisi gibi bakmıyordu. Eskiden nasıl bakıyordu ki? Aşık ve sevgi dolu mu? Peki şimdi neden ifadesizdi? Bu durum genç adamın oldukça hoşuna gitmişti.

"Hadi oğlum, baban yukarıda bekliyor. Yemek hazır sayılır..."

"Tamam anne biz odaya gidip üzerimizi değiştireceğiz siz gidin."

Serkan, Alagül'ü belinden kavradı ve çarpık gülümsemeyle Baran'a imalı imalı baktı. "Yalnız kalmaya doyamıyorlar çifte kumrular..."

"Serkan!" Baran'ın sert sesiyle başını çevirip merdivenden yukarıya çıktı Serkan karısıyla.

Baran, Leyla'yla yalnız kalır kalmaz başını karısına çevirdi ve tepkisini ölçtü. Yeniden Leyla'sının moralinin bozulmasını istemiyordu. Tek isteği karısıyla huzur ve mutluluk dolu bir evlilik yaşamaktı. "Leyla, canım..."

"Ne güzel süpriz değil mi?"

"Çok."

"Sence kaç gün kalırlar?"

"En iyi ihtimal iki gün."

"Buna tahammül edebilirim," dedi ve gülümseyerek Baran'ın dudaklarından bir öpücük çaldı. Genç adam bir öpücükten fazlasını istediğini açıkca belli ederek karısını belinden sardı ve kendi bedenine bastırdı. Elmaçık kemiklerinin üzerinden tutku dolu bir çizgi çizdi ve dudaklarını dudaklarıyla mühürledi.

"Baran! Avlunun ortasındayız!" diye fısıldadı nefes nefese kalırken. Göğsü heyecanla inip kalkıyordu.

"Odaya bir aksilik çıkmadan ulaşacağımızı sanmıyorum. Ondan bütün bu telaş sevgilim." Baran karısının altın saçlarında gezdirdi sağ elini büyük bir arzuyla ve karısının dudağına tekrar ulaştı. Leyla, kocasının sert ve yapılı göğsünden destek almaya çalışarak başını arkaya çekmeye başardı. "Odaya gitmeyi deneyelim biz yine de."

Baran, meleğinin utanan yüzüne hayranlıkla baktı ve gülümsedi bütün çekiciliğiyle. "Peki, sen nasıl istersen."

Baran Leyla'sını en yakınında tutmak için belinden sarmıştı. Kendi bölümlerine giden merdivenlerden çıkarken ara ara karısının saçlarına öpücükler konduruyordu tutkuyla. Dudakları altın ipeksi saçlarında durdu bakışları arkalarından gelen Ayşe'ye takılınca.

"Baran, akşam yemeği soğumadan hemen gelmenizi söyledi Haşim Bey."

Bu sözlerden sonra Baran derince nefes alıp verdi. "Tamam Ayşe, hemen geliyoruz."

Ayşe, gözden kaybolur kaybolmaz Leyla Baran'a döndü. "O kız sana neden Baran diyor Allah aşkına?"

"Çocukluğumuz beraber geçti sayılır, bunca şeyden sonra birde Bey mi desin?"

"Ne bu samimiyet anlamıyorum!"

"Şimdi oturup bunu mu tartışacağız?"

"Yok canım yok, yakında böyle bir tartışmaya gerek kalmayacak zaten..."

"Ne demek şimdi bu?"

"Yok bir şey."

"İyi, madem odaya çıkamıyoruz hadi yemeğe inelim. Sana bir aksilik çıkacağını söylemiştim."

"Senin bu arkadaşım dediğin kızlar olduğu sürece o odayı unut canım."

Baran, karısının kulağına yaklaştı ve nefesiyle beraber Leyla'nın kalp atışlarını hızlandırdı. "İstersen yemeği unutalım meleğim, ne dersin?" diye fısıldadı tutkuyla. Leyla'ya doğru çekiliyordu, nasıl onsuz geceye kadar sabredeceğini bilmiyordu.

"Babamızı bekletmeyelim derim."

Leyla, babamız mı demişti yoksa Baran yanlış mı anlamıştı? Ne zamandır karısı babasına, baba diyordu? Sağ kaşını kaldırırken gülümsemeye başlamıştı çünkü bu durum çok hoşuna gitmişti. "Sen babamız mı dedin?"

"Evet, öyle dedim bir sakıncası mı var?"

"Hayır yok gelinim," dedi ve anın getirdiği mutlulukla karısının dudaklarına tekrar tutkuyla yapıştı. Merdivenlerde olmalarına rağmen sarmaş dolaş birbirlerine sarılıyor ve arzuyla tadlarında kayboluyorlardı. Baran, Leyla'yı daha fazla duygularına hakim olamayarak korkuluklara dayadı ve bedenlerine saran yakıcı ateşin esiri olmaya hazırlandı. Genç adam karısının boynuna uzandı ve eşsiz kokuyu içine çekti doyasıya. Islak dudaklarıyla öpücükler mühürlerken karısının adını fısıldıyordu.

"Baran ağabey! Sizi yemeğe bekliyoru-" Cümlenin sonunu bitiremeden şahit olduğu manzaranın farkına yeni yeni vardı Selin. Hafifçe yutkundu ve zamanlamasından dolayı kendine bir kez daha kızdı.

Sevgili kardeşinin sesiyle beraber irkilen Baran, Leyla'nın boynundaki dudaklarını çekti ve "Bu sefer bittin Selin!" diye fısıldadı tehditkar bir sesle.


*****

Nedir bu Baran'ın Selin ve Zeliş'ten çektiği ?😂🙊

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 14, 2019 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Hırçın Ve Öfkeli Ela GözlerWhere stories live. Discover now