13. Bölüm " Seni Asla Bırakmayacağım"

514 68 28
                                    

Bulunduğum ortamdaki gergin sessizlik diğerlerinin aksine benim oldukça hoşuma gidiyordu. Bir salon dolusu insanın yüzüne bakamayacak kadar senden çekinmesi mükemmel bir duyguydu. Tabi istisnalar da vardı zira Akio ve Daichi gözlerini bile kırpmadan yüzüme bakıyorlardı. Onlara aldırmadan arkama yaslanarak derin bir nefes aldım. Giydiğim cübbenin şapkası yüzümün yarısını örttüğünden mimiklerime dikkat etmiyordum. İnsanları rahatça inceleyebiliyordum fakat kimse -birkaç kişi hariç- yüzüme bakamıyordu.

Babam öne çıkarak boğazını temizledi ve yuvarlak masada oturan herkesin yüzüne tek tek baktı. "Burada toplanma amacımız; oğlum Ryuu'nun," gözlerini birkaç saniye yüzümde tutarak tekrar  misafirlerine döndü. "Uzun bir aradan sonra aramıza katılışını kutlamaktır. Aslında fazla konuşarak vakit harcamak istemiyorum. Eminim hepiniz açsınızdır." Masadan onaylayan nidalar yükseldi, babam elini kaldırarak onları susturdu. "Ryuu da birkaç şey söyledikten sonra yemeğe geçebiliriz." Ve babam yerine oturarak konuşma sırasının bana geldiğini açıkça belirtti.

Yavaşça ayağa kalktım ve cübbenin başlığını arkaya atarak yüzümü açığa çıkarttım. Gözümün önüne gelen saçlarımı üfleyerek uzaklaştırdım ve tek tek herkesin yüzünü inceledim. Tam karşımda oturan Gakupo haricinde herkesin ifadesi ciddiydi. Onun sağ tarafında oturan Hotaru benimle pek ilgili değildi açıkçası, sadece önüne bakıyordu. Hotaru'nun yanında oturan Akio ve tanımadığım fakat benzerliklerinden kolayca Akio'nun kardeşi olduğunu anladığım bir kız  ve onun yanında ise Melez oturuyordu. 

Gakupo'nun sol tarafında ise sırasıyla Ebisu, Daisuke, Lucas ve Daichi oturuyordu. Benim sağımda babam, solumda ise ateş kralı olan Hisoka Kasai vardı. Masada bulunan herkes benim bir şey dememi bekliyordu. Belki burada olmadığım zamanlarda ne yaptığım, belki de bundan sonra ne yapacağım hakkında. Fakat benim söylediğim şey bunlardan tamamen farklıydı. 

"Nabersiniz?"

 Herkesin yüzündeki şaşkınlık gülme isteğimi arttırıyordu fakat yüz ifademi sabit tutarak bekledim. Benim aksime Gakupo kendini hiç tutmadan kahkaha atıyordu. Birkaç saniye ona baktıktan sonra tekrar önüme döndüm. Akio'nun açık kalan ağzını kapattı yanında oturan kız. Melez'in kaşları çatıktı ve Daichi... Daichi'ydi işte, yüzünde hiçbir ifade yoktu. 

Ebisu kafasını onaylamaz biçimde iki yana sallarken Daisuke kralın gazabından korkarak Ebisu'yu durdurmaya çalışıyordu.

"Bu çocuğa bayılıyorum!" 

Babam Gakupo'nun yorumunu görmezden gelip, "Oğluma ne yaptın?" diye sordu şaşkınca.

Masumca omzunu silkti Gakupo. "Hiçbir şey yapmadım, sizin aksinize."

Babamın gerildiğini hissedebiliyordum. "Bu da ne demek şimdi?"

Araya girerek, "Yemeğe geçsek mi artık?" diye sordum.

Babam bir şey söylemek için ağzını açsa da ısrarcı bakışlarıma maruz kalınca vazgeçerek oturdu ve yemeğe başladı. Bende sandalyeme çöktüm ve önümdeki etten bir parça koparıp ağzıma attım. Diğerleri de dikkatlerini üzerimden çekerek yemeğe başlamıştı. Bir kişi hariç.

Geldiğimden beri gözlerini bir an bile üzerimden çekmeyen ve bunu hiç de gizleme ihtiyacı duymadan yapan kıza baktım kafamı kaldırıp. Benim ona baktığımı görse de gözlerini hiç kaçırmadı ve kafasını daha da dikleştirip benden korkmadığını belirtti. Gülümseyerek kafamı iki yana salladım. Oldukça cüretkar bir kızdı ama bu halleri bana sökmezdi.

Akio'nun kardeşinden ne beklenirdi ki? Abisinin kopyası olduğundan emindim. Sadece onun dişi versiyonuydu ve içimden bir ses bu kızı daha çok göreceğimi söylüyordu.

Efsaneler Hep İyi Olmazlar (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin