1-

37.4K 590 305
                                    

"Eslem?! Allah'a şükür telefonu açtın.Nereye kayboldun sen!?"

"Beni bulmaya kalkışmayın çünkü kayboldum..."

Telefonum kulağımdan teması kesince yeri boyladı.
Kirlenmiş gelinliğimin henüz daha ayaklarmın ucuna dolanmadığına şükür ederek eteklerini tutup havalandırdım.

Yüreğim kadar bu üstüme ağır gelen gelinlikten,terk edilmiş kadar ağır bir  yük daha taşıyordum.

Beni bırakıp gitmişti.
Beyazlar içinde ilk önce temizken,beni kirletmişti.

Başıma iğne görevinde kullanılmış tonlarca tel tokayı çıkarıp saçlarımı özgürlüğüne bırakarak yürümeye devam ettim.

Artık üzerimdeki bu ağır yükü kaldıramayacak kadar  yorgun ve bitkindim. Neredeyse gelinliği çıkartıp çıplak yürüyeceğimi kurgulamıştım kafamda. 

En sonunda dayanamayan ayaklarım dizlerimle birlikte yere çöktü. 

Tıpkı umutlarım ve ona olan aşkımın çöktüğü gibi. 

En güzel günümün en kirli bir şekilde bitmesi gibi.

Ve son olarak,beni haince terk etmesi gibi..

Suratımda bulunan makyajın göz yaşlarımla birlikte dağılıp yüzümün tamamını  kirletmesine izin vererek ilk defa haykırırcasına ağladım.

Hayat,bana gerçekten götüyle mi gülüyorsun?

Kaldırımda öylece çaresiz otururken az ötede bıraktığım telefonum yeniden kendisini belli etti.Kalkıp almaya gittim.Yoldan geçen tek tük araba benim filmlerde çıkan samaraya  veya korkunçlu karı olarak anımsayabilirledi.

Tipim öyleydi çünkü.

Aldırmadan yere yeniden oturdum.Telefondaki kişi yine Selin çıkınca gülümsedim.

Üzgünüm arkadaşım.
Şu an ne çeneni çekecek kadar vaktim var nede sana laf anlatabilecek halim.
Belki sonra..

Gözlerimi kapattım yorgunluktan,bir süre sonra yanıma yaklaşmış olan bir arabanın sesini duydum ve bir gözümün tekini açtım önce.

O siyah BMW'den yine siyah  takım elbiseli bir adam çıktı.

Ayh içim daraldı.

Siyah siyah,benim  içim de siyah ve karanlığa bürünmüştü zaten,tam olmuştu.

Uzun boylu yapılı adam bana doğru eğildi ve elinin tersini ciddi bir şekilde alnıma koydu.
" neyiniz var böyle? iyi misiniz?"

Bir yüzüme bir de elimdeki telefona bakınca iç geçirdim.

Konuşmalıydım.

"Düğün günümde terk edildim? Bu yeterli mi sizce?"

Adamın karanlıkta rengini ayırt edemediğim gözleri devrildi ve üstüme şöyle bir göz attı.

Şu an kendimi saklayıp da bir yere kaçmak için zor tutuyordum.
Böyle tertipli temiz ve oldukça yakışıklı bir adamın karşısında böylesine pamuk prensese elma veren cadı kadar çirkin olmak,.

Onu tanımasam  bile kendimi bu kadar aşağlayıcı hissediyordum işte.

"Yeterli sanırım.Her neyse gelin gideceğiniz yere kadar bırakayım."

"İstemez!" kolumu elinden çekip bulunduğum alanı parmağımla göstererek "Artık burası benim habitatım anladın?"

"Habitat?"

YASAK Where stories live. Discover now