Okuduğu kitabın sayfasını çevirirken aklında Wonho vardı Hyungwon'un. Dün onu evine kadar takip etmişti ve o içeriye girer girmez de geri dönmüştü. Kapısının önünden bir çiçek koparmayı ihmal etmemişti tabiki de.
Aslında evine dönerken biraz korkmuştu Hyungwon. Çünkü düşündüğünden daha ıssızdı Wonho'nun yaşadığı yer. Orman gibi bir yerde yaşıyordu. Tamam tam orman sayılmazdı ama etrafta bir çok ağaç hayvan sesleri geliyordu. Ormana girmeden hemen önce karşımıza çıkan kulübe gibi bir yerdi.
Kitabın arasına koyduğu çiçeği alıp bir defa daha kokusunu içine çekti. Wonho gibi kokuyordu. Aslında Wonho'nun nasıl koktuğunu bilmiyordu sadece Wonho'nun kapısının önünden kopardığı için onun kokusu sinmiş olabilir diye düşünüyordu. Son birkez daha kokladıktan sonra kitabın arasına koydu ve okuduğu kitaba yoğunlaşmaya çalıştı.
Aklından Wonho'yu çıkartamayacağını anlayınca kitabı kapadı ve arkasına yaslandı Hyungwon. Dikkatini dünkü dağınık ilk sıra çekti. Yine dağınıktı ve yine telefon masanın üzerindeydi. Etrafa bakıp masadakilerin kime ait olduğunu aradı ama zaten kütüphanede az kişi vardı onlar da kendi hallerinde test çözüp kitap okuyorlardı.
Hyungwon oturduğu en arka sıradan kalkıp ilk sıraya yöneldi. Wonho'nun resmini değiştirmiş mi çok merak ediyordu.
İlk sıranın önüne gelince etrafına bakındı. Dikkat çekici hiçbir şeyin olmadığını görünce telefona yaklaştı ve orta tuştan ekranı açtı.
Değiştirmişti. Bir yazı yazıyordu ve sayılar vardı. Hyungwon ne olduğu anlamak için biraz yaklaşıp dışından okudu.
"Wonho'yu benden iyi tanıdığını sanmıyorum. Senden iyi tanıyorum diyorsan aşağıdaki numaradan bana ulaşabilirsin. Bana onu ne kadar az tanıdığını anlatırsın ;)"
Hyungwon sinirlenmişti. Bu kimdi de ona Wonho'yu tanımadığını söyledi. Hyungwon Wonho'yu bu dünyadaki herkesten daha iyi tanıyordu. Bu aptal kızdan bile iyi tanıyordu.
Numaraya bakıp kendi telefonuna kaydetti. En arka sıradaki çantasını ve kitabını alıp Minhyuk'u beklemeden okulun çıkışına yöneldi.
***
Koltuğa uzanıp tavanı izlerken açık olan televizyondan gelen sesi dinliyordu Hyungwon. Televizyon izlemek sıkıcı geliyordu. Belki de seneye gireceği büyük sınava hazırlanması gerekiyordu. Ama test çözmek şu anda çok sıkıcı geliyordu.
'Wonho gibi fotoğrafçı mı olsam?' Diye düşündü Hyungwon. Seneye sınava girecekken hala ne meslek seçeceğine karar verememişti. Wonho kendine çok güzel bir meslek seçmişti. İstediği puanı da alıp başarısını tamamlamıştı. Bu senenin sonunda mezun olacaktı. Hemde daha Hyungwon ona hiçbir şeyden bahsetmemişken Wonho gidecekti. Okulun kapanmasına çok az bir süre kalmıştı zaten. En yakın zamanda Wonho'ya açılması gerektiğinin o da farkındaydı. Çünkü biraz daha beklerse çok geç olacağını biliyordu.
Elini masaya uzatıp telefonunu eline aldı ve boş boş gezinmeye başladı. Wonho'nun hesabına girip yeni bir gönderi var mı diye baktı ama bir şey paylaşmamıştı.
Karşısına aniden sabahki eklediği numara çıkınca ona mesaj atmayı unuttuğunu hatırladı. Hemen uygulamaya girip gereksiz kızın profiline baktı. Wonho'yu koymuştu gerizekalı. Bu kadar belli etmeseydi bari sevdiğini. Hyungwon gibi içinden sevseydi.
Uygulamanın mesajlaşma yerine girip ne mesaj yazacağını düşündü Hyungwon. Kısa bir süre düşündükten sonra yazmaya karar verdi.
Turtle: Kütüphanedeki gereksiz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turtle // 2Won
FanfictionKaplumbağa Prens'e dönüşecek olan kişiydi. Küçükken annesinin anlattığı bir masalı hatırladı Hyungwon. Baş kahramanları Kurbağa, Prenses ve Prens olan bir masaldı. Nasıl bir Prenses kurbağayı öpünce Prens'e dönüştüyse, Tavşan da Kaplumbağa'yı öpünce...