AYRILIK

50 3 0
                                    

~~Yazar~~

Yoongi, Jungkook ile konuştuktan sonra otelin banyosuna girerek kıyafetleriyle küvete oturmuştu ve soğuk suyun altında saatlerce ıslanmıştı.

Amerika, Koreye göre daha sıcaktı ve Yoongi otel odasında çıkmadan sürekli bir şeyler düşünüyordu. Koyu bordo olan kalın perdeleri kapatarak odanın karanlık olmasını sağladı. Tavandaki 3'lü ledleri yakarak üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkardı.

Jungkook'un paylaştığı fotoğrafları görünce sinirlensede, ona sinirlendiği için kendine kızmıştı.

Ağzında sigara olmasına rağmen çok masumdu.

Yoongi ıslak kıyafetleriyle yatağa yattı. Uyumaya çalıştı. Bu pek mümkün olmadı. Jungkook'u düşünmeden yapamıyordu.

Dışarı çıkıp kafa dağıtması gerektiğini düşündü. Saat 3 oluyordu. Belki kocaman oteli gezebilirdi. Muhtemelen bu 1 saatini alırdı. Otel büyük ve fazlasıyla havalıydı. Nerde olduğunu sadece Jin Hyunguna söylemişti. Jin Hyung, onu ne  yapsa desteklerdi. Abi olmak bunu gerektirirdi.

Eline geçen bütün parayı Yoongi'nin hesabına yatırmıştı. Çünkü onun orda kafa dağıtması lazımdı. Bu da para demekti. Jin, Namjoon'a anlattı herşeyi ama Yoongi'nin haberi yoktu. Namjoon ise Jin gibi anlayışla karşılamıştı.

Yoongi, her ne kadar küçüğünü özlesede geri dönüş çok konuşulucak hatta bomba gibi olucaktı. Onu korkutmanın hesabını aynı onlar gibi ufak bir oyunla vericekti. Intikam almak Yoongi'nin işiydi.

Üzerini değiştirip odasından çıktı. Yanına cüzdanını ve telefonunu aldı sadece.

Giydiği yırtık olan buz mavisi pantolon ve beyaz tişört oldukça sıradan olsada bütün kızların ilgisini çekiyordu.

Adımlarını otelin kapısına yönlendirdi ve dışarı çıktı. İşlek olduğunu düşündüğü cadde boyunca yürüdü, kuaför bulma umuduyla.

Yarım saatlik bir arayışın ardından istediğini bulmuş ve dükkana girmişti. Içerdeki Kadın Yoongi'yi görünce uğraştığı işi bırakarak onu selamladı.

Yoongi kadının neden bu kadar abartılı giyindiğini düşünmeyi bırakıp koltuğa oturdu.

Saçlarını koyu bir yosun yeşili yaptırmak istiyordu. Aslında bir yandan gri de yaptırmak istiyodu ama eskisi gibi aynaya baktığında dikkat çeken yeşil saçlarını özlemişti.

Bir saat sonra aynada yeşil ve fönlü saçlarına baktı,Yoongi. Memnun olmuşçasına gülümsedi ve kasada kadına parasını ödeyip kuaförü terk etti.

Ellerini pantolonunun ceplerine sokarak yürümeye başladı.

Bilmediğin bir yerde, tek başına ne yapabilirsin ki?

Diye geçirdi içinden. Haklıydıda. Burda ne bir arkadaşı vardı ne de tanıdığı.

Birileriyle tanışmayı pek sevmezdi. Insanların ne bok olduğunu bilmeden onlarla arkadaş olur, daha sonra kazıklarını yer ve üzülürsün. Yoongi bunu çok yaşamıştı ama kendini toparlaması uzun sürmedi. Büyüdükçe sert bir karaktere büründü.

Ama Jungkook...

Onunla tanıştığı günden beri Yoongi, Yoongi değildi. Umursamaz olmaktan çok uzaktı. Öfkesi kısa sürüyor ve ağlayabiliyordu.

Jungkook bir nevi tanışma zamanlarında oynadıkları şişe çevirmece oyununda verdiği sözü tutmuştu.

Yoongi, geldiği parka baktı. Burası 'Central Park'tı. Içeri girdi ve çimlerin üzerine oturdu. Jungkook'u kıskandırmak iyi olurdu. Telefonunu çıkardı ve Bir selca çekindi. Fotoğrafta sadece dudakları ve giyindikleri görünüyordu. Yoongi yeni saçını şimdi görmesini istemiyordu.

BETTER TOGETHER // Yoonkook // TaeMin // Namjin //Where stories live. Discover now