7. Bölüm

822 41 6
                                    

Çağatay Turan Sezer

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çağatay Turan Sezer

Vatanın bana nasıl emanet edildiğini sorgulayan birisiyle ömrü hayatımda ilk defa karşılaşmıştım. Dik başlıydı ve lafını asla esirgemiyordu. Komutanlığımı sorgulamıştı. Sevgiden saygıdan yetmezmiş gibi bir de ahlaktan, edepten bahsetmişti bana. Bu kadının tam bir erkek düşmanı olduğunu ispatlamak istesem kanıt bolluğundan mahkemeye müracaat etmeye bile gerek kalmaz direkt cezasını keserdim. İlk defa bana karşı birinin gözlerinde saf bir öfke ve tiksinti görmüştüm. Ama ilk defa birinde bu denli bir hayâ duygusuna rastlamıştım. O dört tane paketi gördüğümü fark ettiğinde yanaklarındaki allık ve hayâ duygusu beni yerin dibine sokup sokup çıkarmıştı. Gururumdan özür bile dileyememiştim. Onun bana ettiği laflardan sonraysa özre tövbe etmiştim. Bu kadından özür mözür dilemeyecektim fakat bu kadınla uğraşmaya kararlıydım.

Çağlar Komutan'ım bizi bir güzel kalayladıktan sonra Gece artık durumu kurtarmak adına yere eğdiği başını kaldırdı ve tekdüze bir sesle konuştu.

"Komutanım, Zühre'yi time alın!"

Ben özür dileyeceğini düşünürken Gece'nin kurduğu cümleyle gözlerim iri iri açıldı. Ne demişti o az önce? Tim mi? Bu kadını nasıl time alacaktık biz? Gazeteciydi bu kadın. Bu timde ne işi vardı, üstelik asker olamazdı öylece. Kaşlarımı çatarak hafifçe öksürdüğümde Çağlar Komutan'ım kısa bir an bana göz atıp Gece'ye döndü.

"Niye? Sırf Yağmur onunla diye mi? Hastaneden çıkar çıkmaz Yağmur'u biz devralırız. Bu kadını buraya almamız mümkün mü sence Gece?" diye sorunca yüzüm buruştu sinirle. Zühre'yi burada düşünemiyordum bile. Çok uyumsuz duruyordu. Olmazdı işte. Üstelik daha tehlikeli olurdu her şey.

"Komutanım..." diye mırıldandı Gece yorgun bir sesle. "Zühre çoktan bu dosyanın bir parçası halinde. Başında bir bela var, Yağmur'un da buraya kolay kolay alınamayacağını Zühre'nin aldığı tehdit mesajlarından anlamamız çok kolay. Bir değil, iki sivil tehdit altında ve onları tehlikeye atamayız öylece. İfadesini siz de dinlediniz. İki cepheye ayrıldığımızdan bizim bile haberimiz yok. Bizim Yağmur'dan bile haberimiz yoktu bir saat öncesine kadar," diyerek noktayı koyduğunda ne yapmak istediğini anlamıyordum ama garip bir şekilde İrem de ona destek çıkmıştı.

"Komutanım, özür dilerim ancak Gece'ye hak veriyorum. Ben bunu kendime bile yediremiyorum. Bizim gözümüzden kaçamaz böyle şeyler. Çok büyük bir pot kırmışız biz. Nasıl olur da Yağmur'u öldü olarak bize de yuttururlar? Bu işin içinde bir iş var. Zühre de Gece'nin yakın arkadaşı belli ki. Bize dışarıdan destek atabilir. Ben alınması gerektiğini düşünüyorum," dedi kesin bir sesle. Şafak'ın alay edercesine tısladığını işittiğimde Efecan konuşmaya başladı bu sefer de.

"Komutanım, birkaç saattir bilinmeyen numarayı araştırsam da herhangi bir veri bulamadım. İlk defa böyle bir şeyle burun burunayız ve hemen çözülecek gibi de durmuyor. Size saçma gelebilir ancak bu benim önerim. Eğer istersek gayri resmi şartlar altında Zühre bize yardımcı olabilir, elbette ona da sormamız gerek bunu. Üniversite geçmişine göz attığımda suç profili dalında yazdığı makaleleri bulunuyor. Sosyoloji dalında lisans mezunu aynı zamanda. Uzman psikologlarla kurslara da katılıp sertifika almış eğitim hayatında. Bunlar gereksiz bilgiler fakat İrem ve Gece ile aynı fikirdeyim."

Yavru Vatan Payam: İstiklâl SavaşıWhere stories live. Discover now