2. bölüm

135 27 165
                                    

ŞARKIYI BELİRTİLEN YERDE AÇINIZ.

ADRİAN JENT ( MULTİ)

Babamın paraya olan sevdasından en güzel varlığımı kaybettim. Annemi. Bunun üzerine hayatın zorluğu beni sıkıntıya düşüyordu. Maddi zorluğun ardından gelen ruhsal sıkıntı insanın hayatta kalmasını engelliyordu. Hiçbir şey yolunda gitmiyor, üstüne felaketler çöküyordu. İyice düştükten sonra anladım ki insan toparlanmayı isteyince başarabilirmiş. Zor da olsa kalkabilirmiş. Miş gibi yapar içten içe güçlenebilirmiş sırf yeniden düşürmesinler diye. Mutsuzmuş gibi, üzgünmüş gibi. Çünkü eğer yapmazsan insanlar seni ayağa kaldırmaya çalışır yeniden düşürmek için.

Güçlendim derken yeniden düşürdü hayat beni. Bu sefer üzülmedim, öfkelendim. İçimde biriken bir tutam öfke, nefret ve intikam duygusu beni günden güne güçlendirdi ve şimdi ben, ben Adrian size hayat öykümü anlatacağım.

Babamın olmayan çocuğunun bi mucizesiyim. Bi erkek evlat isteyen babam annem Clay'in bana hamile olduğunu duyunca babam olacak insan çok sevinmiş. 8 yaşında bana imza attırdığı kağıtlar şuanki üzerimde olan şirket ve oyun salonunun üzerime geçirdiği kağıtlarmış. El bebek gün bebek büyütülürken sırf babamın istediği işi yapmadığım için evde kavgalar sonucu evi terk ettim.  Kapıyı kapatırken söylediği son cümle " senin gibi çocuk olmaz olsun" du.

17 yaşında beni zorluklara mahkum eden paragöz insanı babam olarak kabul edemezdim. Çünkü ben böyle istemiyordum hayatımda. Kendi doğru kurallarım vardı ve en önemlisi yaşadığım hayat benim hayatımdı. Kim olursa olsun karışamazdı.

2 yıl boyunca üzerimde olan şirketlerden kazandığım para ile hem okudum hem ev aldım. Ve 19. Yaşımda ilk aşkımla karşılaştım.

Hayatta olan tek ve en güzel melekti. Ona bakınca yok oluyordu dertler. Kumral teni, ela iri gözleri, ince özenle yaratılmış elleri, dudakları... her bir yaratılışına aşık olmuştum.

2 ay takiplerim sonunda ona açılma şansı yakalamıştım. O kadar sevimli ve güvenilirdi ki. Her geçen gün eriyor ve kayboluyordum.

Onu hep yanımda tutmak istiyordum. Kıskanıyordum, kafamda kuruyordum. Ve sonra biz olduk. Hayatım mükemmelleşmişti sayesinde.

1 buçuk yıl devam eden güzel ilişkimizde bi gece onu evden almaya giderken nefes kesen iğrenç  kan kokusu tüm evi sarmıştı. Çıkan inilti sesleri beni şüpheye düşürürken erkek sesinin tatmin sesleri yükseliyordu evde. O bana hiç ait olmamıştı o zaman. Cesaretimi toplayıp sessizce içeri baktığımda dehşet verici manzara ile karşılaştım. Adamın yavaş yavaş solan teni ve boynundaki ısırık, diş izleri kabuslara neden olacak türdendi. Dudağımdan küfür mırıldandığımda beni duyan o, üzerime atladı ve... ve sonrası karanlık.

Vücudumu sıcağın yaktığını düşünürken, yüzümün üzerine düşen bir yaprak tenimi ateş misali yaktığında yerimden fırladım. Ormandaydım ve neden olduğum hakkında bi fikrim yoktu. Midem bulanıyor ve karnım çok acıkmıştı.  Koşarak meydana indim ve yoldan geçen birisine günün ne olduğunu sormuştum.

Aklıma dank eden anılar beni içten içe yemeye başlamıştı. İlk gün gayet normaldi. Baş ağrısından eve gidip uyumuştum. Ertesi gün kabusların spoileriydi. Sabah gözlerim ve çevresi kıpkırmızı olmuştu. Yüzümü yıkayıp sevdiğim kadının evine gittim. Evde yoktu ve içeride ne var ne yok bakmaya başlamıştım. 29 kep töreni hatırası, vampirli kitaplar... lazım olan birkaç şey alarak eve geçtim.  Araştırmalar tek bir cevap veriyordu. Dönüşüyordum.

Bunu nasıl kabulleneceğimi bilmiyordum. Ama elimden bişey gelmiyordu. Üzerimde etki bırakan her şey, beni buna inandırıyordu. 

Bir sonraki evrenin kan istemek olduğunu belirtti. Anladım ki ne kadar yemek yersem yiyim doymama sebebim buymuş. Ufak bi tavşan kestim ve iğrenmeden çok isteme sonucu kanı içtim. Çok çok garip bişeydi. Sonra yine baş ağrısı ve uyku.

Cadılar ve Vampirler #WATTYS2017Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz