49.BÖLÜM:CENAZE

16.7K 449 167
                                    

Merhaba! Yeni bölüme hoş geldiniz. Beğenirseniz oylayıp yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum.

*****

"Duyduğu ürkütücü ses, korkmasına sebep oluyor. Yerinden kalkıyor.

Ağaçların arasında durduğunu fark ediyor. Ama burası orman değil.

Bir mezarlıkta bekliyor. Üzerindeki simsiyah kıyafetlere bakıyor. Neden burada olduğunu düşünmeye başladığında, nefesi daralıyor.

Birisi öldü.

Duyduğu seslere yaklaşıyor, ağlama sesleri artıyor. Yaklaştıkça dostlarını görüyor.

O eksik.

Çığlık atarak yere yıkılıyor.

O öldü."

Terler içinde uyanıyorum. Gözlerim ıslak. Gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmak için kalkıp banyoya yürüyorum. Yüzüme biraz su çarptıktan sonra pencereye yürüyorum. Rüyamdaki müzik kulaklarımda çınlıyor. Cenaze müziği, iyi düşünmemi engelliyor.

Alt kattaki onlarca avcının arasında bile, kendimi güvende hissedemiyorum. Geliyor. Arkasında, gelmiş geçmiş en güçlü vampir ordusuyla birlikte, gördüğüm tüm rüyalara sahip olmak için geliyor.

Herkese zarar verecek, sadece bana ve diğerlerine değil. Dünyadaki her canlıya zarar verecek. Dehşeti tattırmak için geliyor. Canımı yakmak için. Çünkü onlara asla sahip olamayacağını biliyor.

Düşüncelerim, tekrar rüyaya kayıyor. Artık, geleceği görebildiğimi kabul ettim. Rüyaların korkutuculuğu, benim hayatım. Bunları kabul ediyorum.

Yutkundum. Şimdiye kadar gördüklerim arasında belki de en kötüsü buydu. Evet, kesinlikle en kötüsü buydu. Loş mezarlık, titrek nefesler eşliğindeki ağlamalar... Ve mezar taşı. Üzerindeki isim, gözlerimin önünden tekrar geçerken kafamı iki yana sallayıp odamdan çıktım. Mutfağa gidip kendime bir kahve yapacaktım. Zaten güneş doğmak üzereydi. İçeri girdiğimde, Alkim ile karşılaştım. Bu sıralar, birbirimize yakın durmamız daha güvenliydi.

"Sen de mi uyuyamadın?"

"Rüyalar."

"Neler gördün?"

"Güzel değildi."

Kafasını salladı. Sessizce kahvelerimizi içtikten sonra ev hareketlenmeye başlamıştı. Avcılar her zaman erkenciydi. Bugün, uzun bir konuşma yapmamız gerekecekti.

Çoğunun görevini durdurmuştum. En büyük görevlerine yakında başlayacaklardı. Onlara, diğerleriyle ortak bir karar verene kadar bekleyeceğimizi söyledim. Ses çıkmadı.

Elimi telefona götürdüğüm her an, Pars'ın numarasına geliyordum. Bir türlü, onu arayamıyordum. Vampirler hızla gelirken, kimseyi boş yere oyalamam iyi değildi.

Panonun üzerini, sonraki hamleler için boşaltırken, bugüne kadar yapmış olduğum tüm avlar, duygusal hissetmeme sebep oldu. Onları dolabın bir köşesine kaldırıp, kulaklığımı taktım. Uzun süredir, kendimi rahatlatma fırsatı bulamıyordum. Gözlerimi kapatıp, ışık dolu bir hayale daldım.

"İnsanın hayallerinde ancak görebileceği güzellikte bir bahçedeydim. Pars'ı ilk öptüğümde geldiğimiz bahçeye benziyordu. Cennet gibi bir yerdi ama bu sefer yanımda başkası vardı.

"Anne?" Bana gülümseyerek bakıyordu. Elleri saçımı okşamaya başladığında, kucağına yattım.

"Ne yapacağım?"

BALIN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now