17 | Byul

4.1K 343 85
                                    

"Yine mi sabahladın Byul?" Biricik annemin hafif sitem içeren kızgın sesine karşılık yeni uyanıyormuş gibi gözlerimi kısıp sol elimi sol gözüme götürdüm.

"Manyak mıyım ben? Tuvalete gitmek için uyandım sadece." Dedim uykulu çıkarmaya çalıştığım sesimle. Esnediğim sırada ellerini beline koyarak sol ayağını bir adım öne attı.

"Kimin kızını kime anlatıyorsun sen? Yeni uyanmışmış? Manyak mıymış? Yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu anlatamadım mı ben sana? Üniversiteye başlayınca bu huyunu bırakırsın diye düşünmüştüm ama huylu huyundan vazgeçer mi? Hiç!" Mahçup bir şekilde gülümsediğimde arkasını dönüp elini havada salladı.

"Derhal yatağa!"

Mutfağa gidip bir bardak su doldurdum. Kalçamı tezgaha yasladığım sırada karşımdaki duvar saatine baktım. 06.20. Jimin sunbae ile dört gün önce sahilde duygusal bir an yaşamış olmamıza rağmen diğer gün hiç konuşmamış, görüşmemiştik. Dördüncü günün sabah saatlerindeydik ve ben bu günün getireceği şeyleri merakla bekliyordum. Düşünce havuzuna atlamadan bardağı tezgâha bıraktım ve ayaklarımı sürüyerek yatağıma geçtim. Yaz tatilinde yapmam gereken bir ödev vardı ve bunu erkenden tamamlamak, sonrasında tatilin keyfini çıkarmak istediğim için uyandığımda başlasam iyi ederdim.

•••

"Nerede bu lanet USB?" Masamın üzerine bakarken söylendim. Sunbaelerin fotoğraflarını, videolarını bir USB de saklıyordum ve açtığım sitede bu gün paylaşım yapmalıydım. Şansa bakın ki hiçbir yerde yoktu.

Çantalarımın içine tekrar baktıktan sonra telefonumu alıp Jungkook'u aradım. Birkaç kez çaldıktan sonra telefon telesekterede düştüğünde kapatıp Ji Hyun'u aradım.

"Efendim arkadaşların birtanesi." Ji Hyun'un mutlu sesini duyduğumda acele ile konuşmaya başladım.

"Ah Ji Hyun! Fan sitesi için çektiğimiz şeyleri sakladığım USB'yi gördün mü? Her yere baktım ama bulamıyorum. Yanıma aldığıma eminim. Düşürmüş o-"

"Deli kız! Sakin ol biraz. USB'n bende. Videoları editleyip sana vermem için bana vermiştin hani?"

Rahat bir nefes verip yatağımın üzerine oturdum.

"Neredesin peki?"  Birkaç tabak sesi duyuldu arkadan.

"Anneme yardım ediyorum. Bellek yanımda değil, evde çalışma masamın üzerinde. Acil mi?"

"Bu gün paylaşım yapmam gerekiyordu. Sen yapamaz mısın?" Bir ümitle sordum.

"Kafeden erken çıkabileceğimi sanmıyorum. Evde kimse yok, istersen gidip alabilirsin. Anahtarın nerede olduğunu biliyorsun değil mi?" Biri seslendiğinde geliyorum dediğini duydum. İtiraz edecektim fakat birkaç şey söyledikten sonra telefonu suratıma kapattı. Kafe de fazla müşteri olmalıydı. Saate bakıp elimi saçlarıma attım.

"Çıldıracağım cidden!"

Hızlıca üzerimi değiştirip saçlarımı topladım. Bir an evvel gidip eve dönmek istiyordum. Jimin sunbaeyi görme düşüncesi kalbimi hızlandırırken, moralimi de bozuyordu.

Anahtarlarımı alıp evden çıktım. 20 dakikalık bir yürüme mesafem vardı. Bu sırada düşünmeye adadım kendimi. Sahilde ki anımızın üzerinden dört gün geçmişti. Hiçbir arama almamıştım. Beklemiyorum demek yalan olurdu. Jimin sunbae aramayınca ben aramıştım fakat çağrılarım cevap bulmamıştı.

Evin önünde durduğumda bahçe kapısından içeri girip kapının zilini çaldım her ihtimale karşı. Geri dönüş alamayınca kapının yanındaki beyaz renkli saksılardan üçüncüsünün altına elimi sokup, anahtarları aldım. Yerleri hiç değişmemişti. Gülümseyip kapıyı açtım. Birkaç kere geldiğim bu evde hiç yabancılık çekmeden Ji Hyun'un odasını bulduğumda sevinçle gülümsedim ve mavi-gri ağırlıklı odanın ortasında, pencerenin önünde ki masaya ilerledim. Dizüstü bilgisayarın üzerinde aynı USB'den iki tane vardı.

My Byul ● pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin