Bölüm 2

77 7 3
                                    

Kendine geldiğinde beton duvarlardan oluşan geniş bir yerdeydi. İlk hissettiği şey soğuk olmuştu. Üzerinde tek bir parça bile kıyafet yoktu. Kolları ve ayakları zincirlerle duvarlara bağlanmıştı. Makaralı bir sisteme bağlı olan zincirler gerilerilmiş kızın baygınken bile ayakta durmasını sağlamıştı. Şakağı ile gözü arasına inen dioçik darbesinden dolayı sol gözü kapanmıştı. Sağ tarafında gördüğü şeyler ise onu hiç mutlu etmemişti. Sağında kaldığı yeri bir koridora bağlayan eski tip, küflenmiş, parmaklıklı bir penceresi olan demirden bir kapı vardı. Fakat onu asıl huysuzlaştıran şey koridordan gelen konuşma sesleriydi.

"Kız, bana ait olan bir şeyi çaldı. Yerini öğren! İstediğimi alabilirsen bir milyon hesabında. Ayrıca kızı çok hırpalamadan bilgiyi edinebilirsen onu açık arttırmada satabilirsin, bakire, kazandığın para tamamen senin olur." Bu generalin sesiydi. Piç herif, istediğine asla ulaşamayacaktı.

"Karlı bir anlaşma gibi görünüyor. Ceset yok, sorun yok." Şimdi konuşan adamın kaypak bir sesi vardı. "Peki kızın peşinden gelecek birileri yok mu? Müşterilerimin başına dert açmak şöhretimi zedeler." Sesinde şimdi ufak bir endişe belirmişti.

"Kızın varlığından bile kimsenin haberi yok. İstediğini yapabilirsin. Tam anlamıyla kimliksiz. Sadece istediğim şeyi öğren yeter. Bir kızdan bir kargonun yerini öğrenmek senin için zor olmaz heralde." Adam son cümleye karşılık ufak bir kahkaha atmıştı. Sonra adımların aralık kapıya yaklaştığını duyduğunda Deniz baygın numarasına devam etme kararı aldı.

Deniz gözlerini kapatalı otuz saniye geçmeden buz gibi su vücuduna temas etmişti.

"Uyan bakalım küçük kız senle yapmamız gereken ufak bir konuşma var. Uslu bir kız olursan yanının yanmasına gerek kalmaz. Şimdi kargonun nerede olduğunu söyle bakalım."

Bu tatlı sözler buzlu su ile ilk buluşmasından sonraki zamanlarda küfürler ve tehditlerle yer değiştirmişti. İlk gün duyduğu konuşma için kendini şanslı hissediyordu. O konuşma sayesinde tehditlerini gerçekleştiremeyeceklerini biliyordu. Yapılanlar bedenini çok fazla etkilemese de Deniz zihninin gün geçtikçe daha fazla etkilendiğini hissediyordu. Zaten bu işkence seanslarından önce de pek aklı başında biri sayılmazdı. Elektrik şokları ve tazyikli sular günlük rutinin bir parçası olmuştu. Ona işkence yapanların pek bir düzeni olmadığı için günün ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini bilmiyordu. Fakat bir aydan fazla zaman geçtiğini kestirebiliyordu. Bu sürede birkaç kere hastalanmıştı. O zamanlarda bir doktor yardımıyla bakımı yapılmış yatağa yatıp uyuma ve üzerine bir şey giyebilme şansı olmuştu. İyileltiğinde işkenceler kaldığı yerden devam etmişti.

Zihninin sınıra yaklaştığı günlerden birinde bir haftadır ona işkence etmeye başlamış iki adam vardı karşısında. Adamlardan özellikle biri, aptal olan, konuşmaları sırasında bu iş bittikten sonra Deniz'i nasıl becereceğini detaylarıyla anlatmaktan zevk alıyordu. Her seferinde farklı bir pozisyon üzerine uzun uzun konuşurken ona dokunup okşamayı da ihmal etmiyordu. Onlardan önceki ikilinin verdiği elektroşoklardan dolayı aklını bir türlü toparlayamadığı bir anda adama bir teklifte bulundu.

"Patronun beni iyi bir paraya satacağı için beni beceremeyeceğini ikimiz de biliyoruz." Deniz istemsizce kıkırdadı. Kendi bedeni üzerindeki hükmünü kaybedeli birkaç saatten fazla olmuştu. "Ama seni ağzıma almama ne dersin?" Adamın kaşları duyduğu teklifle yukarı kalkmıştı.

"Senin buz tutmuş bir sürtük olduğunu söylüyorlardı." Adam serseri bir kahkaha atarken Deniz de onunla beraber kıkırdamıştı. Çok düzgün konuşamıyor hatta gülemiyordu bile.

"Onlar senin kadar ateşli hayaller anlatmadılar." Yine gülmeye çalıştı. Konuşurken adamla göz temasını devam ettirmeye çalışıyordu ama başını yukarıda tutmak bile çok zordu. "Hadi ağzıma ver, söz kimseye söylemem." Yine kıkırdadı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 17, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HackedWhere stories live. Discover now