Bölüm3 "Hayaller"

3.7K 169 6
                                    

~*~
Mekanın sakız sardunyalar ve ortancaların süslediği terasına çıktım. Deniz kıyısında bulunduğundan çok şiddetli esen bir rüzgarı olan terasta, sadece yazları oturulabilirdi ama içerisindeyken de büyük pencerelerden manzarayı dışardaymış gibi yaşayabilirdiniz.

Denizi hiçbir engel olmadan tüm yalınlığıyla gören manzarayı, sahil boyunca sıralanmış irili ufaklı sandallar karşılıyordu.

Kahvaltı tabağımı beklerken, sigara yaktım. Çay ve sigara başlangıç için güzel bir kahvaltıydı.

Özel yapım tabağım geldiğinde sandalyemde iyice dikleştim. Eski kaşar-füme dil, manda kaymağı-özel karadeniz yayla balı, cevizli ezme-boyoz, domates sosu(kaşar, maydanoz, domates)- patates kroket. Ağzıma attığım her tada eşlik eden başka bir tat olmalıydı.

Telefonuma gelen mesaja tıkladım, fotoğrafı açtım: siyah çarşafa dolanmış kusursuz bacaklar... İçimdeki bir şeyler çoktan harekete geçmişti, tabağımı hızla yedim. Hesabı halledip arabama atladığımda, hala trafik başlamamıştı.

Kapıyı üzerinde geceliğiyle açtı. Yataktan yeni kalkmış hali bile önümdekini harekete geçirebiliyordu.

Kapı arkamızda kapanırken, çoktan öpüşmeye başlamıştık. Omuzlarıma tutunduğunda, onu bacaklarının altından kavrayıp kucağıma aldım. Bildiğim yolu zorlanmadan bularak yatağa ulaştım. Üzerimdekilerden kurtulup, onu tekrar öpmeye başladım. Gece içtiklerinden dolayı nefesi kötü kokuyordu. Dudaklarının arasından aldığım ekşimsi tat hoşuma gitmese de öpmemin hazzını azaltmıyordu ama tabii ki ferah bir nefesi tercih ederdim. İçkiyi yasaklamalıydım ona.

Saat öğleyi geçerken, apartmandan çıktık. Onu kahvaltıya kendimi de öğle yemeğine götürmek için yola koyulduk.

Yemek yerken, yüzünü karış karış inceledim. Sabah yataktan kalktığı haliyle, şimdiki hali arasında muhteşem bir fark vardı. Onu makyaj yaparken izlemeyi seviyordum ama bir türlü o değişim anını yakalayamıyordum.

"Bu akşam Chirstian Louboutin'in yeni sezon için tasarladığı ayakkabısı satışa sunulacak. İstiyorum onu. İlk sipariş verenlerden olmak istiyorum." cümlenin sonuna doğru sesini iyice inceltmişti ve sadece istiyorum diyordu.

Hafif bir tebessümle ona karşılık verdim. "Sevgilim sakin ol." dedim. Sustu ve burnunu yukarı kaldırıp, dudağını yaladı.

"Dün akşam aynanın karşısında soyundum ve kendime baktım." Konular arasındaki geçişleri ani ve alakasız idi.

Gülümsedim ve "Benim karşımda soyunmanı tercih ederdim sevgilim." dedim.

Kısa bir an için gülüp, ciddileşti ve anlatmaya devam etti.
"Hep en güzel olmak istiyorum. Yaşlanmak istemiyorum."

Kafamı sallayarak onu onayladım, bu genelde söyleyecek söz bulamadığımda verdiğim bir tepkiydi.

"Nedir bunlar yeni yıl dileklerin mi?"
Yalnızca ona has olan tebessümünü dudaklarına yerleştirdi. Belli belirsiz, kadınsı ve yüzünü aydınlatan...

"Hayır aşkım, mesela şöyle anlatayım. Ben altmış yaşında olacağım ama hala yirmilerimin başındaymış gibi göstereceğim. Gazeteler bu ölümsüzlüğü yazacak, herkes gençlik sırlarımı öğrenmek için röportaj sırasına girecek. Efsane olacağım... En büyük hayalim! Bunu yaşamayı öyle çok istiyorum ki..."

O anda William James'in tozlu sesi beynimde yankılandı "Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsan ona hayallerini sor."
**

~~
Bana en zor yolculuğu sorsalar: Satırın başından sonuna giden kalemin seyahatini anlatırdım onlara. Ağır ağır tükeniyorum bu kalemin ucunda, içimdekileri döktükçe nefes alıyor, yazamadıkça hastalanıyorum.

İsimsiz (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now