XIV

1.4K 100 10
                                    

*5 Yıl Sonra*

Sehun ve Jong In'in, Amerika'ya taşınmasının üstünden üç yıla yakın bir süre geçmişti. Bu sürede kendilerine bir ev alıp döşemişlerdi. Jong In planladıkları gibi arkadaşının şirketinde çalışıyordu. Sehun ise oturdukları yerdeki en iyi hastanelerden birinde çalışıyordu. İngilizce konusunda Jong In ona oldukça yardımcı olmuştu. Taşınmalarının birinci yılında Sehun oldukça iyi İngilizce konuşmaya başlamıştı. 

"Ben geldim." Sehun evin kapısını arkasından kapatırken bağırdı evin içine doğru. Klasik villa tipli güzel bir evleri vardı. Arka bahçeleri normal bir büyüklükteydi. Çoğu yerinde Vivi'nin rahat edebilmesi için oyuncak tarzında şeyler vardı. İlk katta salon ve ona bitişik mutfak vardı. Garaja açılan bir kapı vardı. Ayrıca çamaşır odası vardı. Üst katta ise bir tane çalışma odası, yatak odaları ve bir tane de misafir odası vardı. Eski evlerine oranla oldukça küçüktü. Eski mobilyalarını buradaki evlerine yerleştirmişlerdi. Eksik kalan şeylerini tamamlamaları da anca üç yılı bulmuştu. 

Şimdi ise küçük kendilerine ait bir evleri, onlarla birlikte yaşayan bir köpekleri ve ikisinin de çalıştığı işleri vardı. "Hoş geldin." Jong In, koşarak Sehun'a sarıldı. Hastalığı eskiye göre daha iyi durumdaydı Jong In'in. Geceleri gördüğü halüsinasyonlar neredeyse ayda bir kere falan oluyordu. Onun haricinde tetikleyici bir durum olmadığı sürece oldukça rahatlardı. "Seni özledim." Sehun dudaklarını Jong In'in dudaklarına kapamadan önce söyledi. Kore'deki yaşantılarına göre değişen birçok şeyden biri de artık Jong In'i sevdiğinden emindi. Ve bunu Jong In'e de söylemişti. 

Dudakları özlemle birbiriyle dans etmeye başladığı sırada Sehun geri çekildi. "Yemek yemek istiyorum karnım aç." Söyleyip mutfağa yöneldi. "Yemek yapmıştım. Onları ısıtıp yiyebilirsin." Jong In sevdiği adamın peşinden ilerlerken söyledi. Vücudu birçok kez Sehun'u arzuladığını belirtmişti fakat henüz yaklaşamamıştı Sehun'a. Bebeğini incitmekten korkuyordu. Sehun onun dediklerini dikkate alıp ocağın üstünde duran yemeği ısıtmak için ocağı açtı. Arkasındaki masaya oturan eşine döndü Sehun. "İşte neler yaptın bugün? Erken çıkmışsın." Sordu Sehun. Genelde Jong In, Sehun'dan sonra eve gelirdi. 

"Bugün önemli bir şey yoktu. Yi Fan eve gitmemi söyledi. Ben de geldim." Kısaca özetledi Jong In. Sonrasında ayağa kalkıp Sehun'a ilerledi. Tezgahla arasında sıkıştırıp dudaklarına eğildi. Sıcak nefesini Sehun'un dudaklarına üflediğinde Sehun ürperdi. Gözleri arzuyla kapandığında Vivi'nin sesi ikisinin arasındaki çekimi bölmek zorunda kaldı. 

"Beni mi özledin Vivi?" Sehun neşeyle Jong In'i itti. Vivi'yi kucağına alıp yüzünü yalamasına izin verdi. Beyaz yumuşak tüylerini yavaş yavaş okşamaya başladı Sehun. Jong In, Vivi'ye kızsa da sesini çıkartamadı. Bir şey demeye kalktığında Sehun onu tehdit ederek susturuyordu. Isınan yemeğin altını kapatıp Vivi'yi yere bıraktı Sehun. "Sen şimdilik yerde durmak zorundasın. Yemek yiyeceğim." Sehun söyleyip aldığı tabağa yemekten koyarak masaya, Jong In'in karşısına geçti. 

"Bugün yorucuydu hastane." Söyledi. Yüzünden belli oluyordu oldukça. Amerika'nın California şehrinde yaşıyorlardı. Sehun seçmişti burayı. Diğer yerlere göre daha çok beğenmişti. "Yemekten sonra dinlenirsin biraz." Önerdi Jong In. Artık Sehun ile yakınlaşmak istiyordu. Sehun cevap verecekken çalan telefonu buna engel oldu. Cebinden çıkıp kimin aradığına baktı. Kyungsoo ismini görmesiyle tüm enerjisini toplamış gibi hissetti Sehun. Hızla aramayı yanıtlayıp telefonu kulağına götürdü. 

"Efendim Kyungsoo?" Sordu. Sesi neşeli çıkmıştı. "Yorgunum biraz. Sen nasılsın?" Sordu Sehun. Jong In sıkılacağını bildiği için telefonunu çıkarmış onunla ilgileniyordu. Sehun ve Kyungsoo yarım saatten fazla telefonla konuştuktan sonra konuşmaları bittiğinde Jong In, tanrıya dua etmeyi aklının bir köşesine yazdı. Birlikte koltuklara geçtiklerinde Jong In yanına oturan Sehun'u kucağına çekti. Sehun hislerini itiraf ettikten sonra ikisi de oldukça rahat davranmaya başlamıştı. 

ŞizofrenWhere stories live. Discover now