Yırtık bir haritanın üstüne yönünü kaybetmiş bir pusula bıraktı. Kaybolduk.
***
"Korkuyorum," dedim hislerimi dile getirip duvara yanaşırken. Azrail benliğimi benden çalacakmış gibi, ellerimi önümde çapraz yapmış ona inanmamam gerektiğini kendime sö...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Altıncı Bölüm; "Kana Karışan Kitap"
Onu tanımadan önce takvim yaprakları hayatımda değişiklik gösteren tek şeydi. Cihat'la tanışınca takvim yapraklarını koparmayı unutmuştum. Tekrarı olmayan yeni hayatımın rotası kaybettiğim hislerimi kazanmaktan geçiyordu.
"Sedef," dedi naif bir seslenmeyle. "Hazır mısın?"
"Geliyorum." deyip dağınık saç örgümü küçük tokayla tutturup siyah kazağımın eteklerini düzelttim. Çantamın içerisine boş bir defter atıp kilidi açtım ve dışarı çıktım. Merdivenlerde duruyordu. Kafasını kaldırıp bakışlarını yüzüme çevirdi. "Gidelim."
Gözlerindeki mağmum ifadeyi gizlemiyordu. Ne olduğunu, canının neden sıkkın olduğunu sormadım. Merdivenlerden inip peşimden gelmesini bekledim. Temkinsiz adımlarla merdivenlerden indi. Sokağa çıktığımızda rotanın neresi olduğunu ikimizde biliyorduk. İki gündür olduğu gibi bugünde parka gidiyorduk çünkü Cihat hikâyesinin parkta başlamasını istiyordu. Karakterin özelliklerini iyice kavrayayım ve hiçbir detayı gözden kaçırmayayım diye. Yol boyunca benimle konuşmadı. Parkta biraz yürüdükten sonra banklardan birine oturmayı teklif etti. Boş banklardan birine oturduk. Saati sordu, cevapladığımda samimi bir şekilde gülümsedi. Güneşli bir gündeymişiz gibi...
"Parasını çaldırsa bundan etkilenmeyecek ve bunu kafasına takmayacak birini seçer misin?" Cihat soluk sarı benizli saçlarını düzeltip parmaklarını birleştirdi. Ne söylediğini anlamaz bir şekilde suratına baktım. Sözlü bir onaylama beklerken onu istediğinden mahrum bırakıp hızlı bir devinimle yerimden kalktım.
"Birini neden seçeceğim?" Ayağa kalktığımı anlayıp kafasını bana doğru çevirdi ama yerinden kalkmayıp oturmaya devam etti.
"Çünkü," dedi hayret verecek kadar berrak bir gülüşle. "Kitap için yeni bir şey denememiz gerekiyor."
"Pekâlâ," Etrafımda bakınmaya başladım. Herhangi birini kitaba dâhil etmemek için özel birini arıyordum. Leopar desenli kabanı olan bir kadın göz hizama girdiğinde kafamdaki bisikletin pedalları dönmeye başladı. Yaş almış bir kadındı ve parasını çaldırsa bile asla üzülecek biri gibi görünmüyordu. Kabanı ve dizinin üstüne kadar çektiği kahverengi deri çizmeleri zengin olduğunu düşünmeme sebep oluyordu. "Buldum."
Cihat'ın yüzündeki tebessüm umuda temessül ederken yerime oturdum. "Onun fiziksel özelliklerini yazmamı ister misin?" diye sorarken bir taraftan da çantamın fermuarını açmış, içerisinden defteri çıkarmıştım.
"Defteri çantana koy, Sedef," dedi şakaklarındaki damarlar gözler önüne serilirken. "Bugün seni zorlayacak bir şey yapacağız."
Sesinde korkutucu bir tezahür oluşurken boğumuma tespih tanesi misali çöken ağırlığı gırtlağımdan itemedim. "Beni zorlayacak, ne yapacağız?" diye sordum karadeliğe düşüp nereye gideceğini bilmeyen biri gibi.
