22. Bölüm •Haberler

2.5K 319 86
                                    

YAZARDAN NOT: Merhabalar SAD Takımı üyelerim, yeni bölüme hoş geldiniz! Geri dönüşüm bir miktar geç olsa da işte buradayım. Unutulmuş Türkiye'nin kitabını tamamlamak için uzun bir zaman ayırmam gerekti, sonrasında da sınavlarım başladı.

Tatile girdikten sonra ise Rakunlar'la ilgilenip biraz dinlendikten sonra vakit kaybetmeden buraya geldim.

Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen, sizleri seviyorum. Keyifli okumalar ^-^ 


Alex beni en çok etkileyen videolardan birini açarken bilgisayardan gözlerimi ayırarak televizyona baktım.

Yaşları on bir ile on yedi arasında değişen yirmi üç kız çocuğu bir odada birbirlerine sokulmuş korku içinde bir adama bakıyorlardı. 

"Eğer tek bir kelime dahi duyarsam hepinizin kellesini uçururum! Sizlerin organlarını alıp arta kalanlarınızı çöpe atmadığım için şanslısınız! Fikrimi değiştirmemem için sessiz kalın!" dedi.

Zaten odada olan tek ses korkudan ağlayan kızların iç çekme sesiyken o ses bile kesildi.

Sessizlik içerisinde geçen birkaç saniyeden sonra odanın kapısı aniden açıldı ve içeriye Ernie Spackler girdi. Kızlardan birkaçı onu tanıyor olacak ki umutla ayağa kalktılar ve içlerinden birisi

"Tanrım! Şükürler olsun! Senatör, bizim için geldi!" dedi.

Spackler on dört- on beş yaşlarındaki kıza küçümseyici bir bakış attıktan sonra başlarında duran adamın yanına giderek

"Neden her başın sıkıştığında benimle görüşmek istiyorsun? Sana gereken gizlenme imkanını verdim, her seferinde benimle buluşmak istersen ikimiz de hapsi boylarız!" dedi Spackler.

Kızlardan Spackler'ın yanına gideni şok içerisinde iki adım geri atıp

"Senatör Spackler! Siz, siz bizi kurtarmaya geldiniz değil mi?" dedi umutsuzluk dolu bir ses tonuyla.

Spackler kızın yüzüne şöyle bir bakıp

"Hayır, sizi artık kimse kurtaramaz." dedi gülerek.

Kız hayal kırıklığı içerisinde olduğu yere çökerken 

"Ailem sizin bu ülkeyi adam edeceğinizi söylemişti, oylarını size vereceklerini söylemişti!" dedi ağlamaya başlayarak.

"Ailenin iki oyu olmasa da seçilirim ben! Eğer bir kez daha benimle konuşursan, hayır sesini bile çıkarırsan çeneni kırarım! Sonrasında yaşamını sürdürmek pahasına bile kimseyi bulamazsın!" dedi Spackler kıza, ardından adama dönüp

"Sana ailesi olanları toplamamanı söylemiştim! Kaçının adam akıllı ailesi var?!" diye bağırdı.

"Üç tanesinin. O üç tanesini almasaydım sayıyı tamamlayamayacaktım, eksik sayıda kız almıyorlar!" dedi adam da altta kalmayarak.

"Eğer bu üçü yüzünden başımız ağrırsa sen o zaman görürsün olacakları." dedi Spackler dişlerini sıkarak.

Adam alaycı bir şekilde gülerek

"Ne yapacaksın Spackler? Bizim patron sen olmasan da kızları satmanın bir yolunu bulur. Parayı veren biziz, ayağını denk al!" dedi adam ve ardından devam etti.

"Kızları konuştuğumuz biçimde Çin'e ve Tayvan'a gönderebilmemiz için güzergahın temiz olduğundan emin ol. Bu üçünün soruşturmasının düşmesi için de elinden geleni yap. Şimdi gidebilirsin." 

Spackler bir şey söylemek için ağzını açıp kapattıktan sonra tekrar açtı ve

"Beni kendi altında görme Harry. Birçok kirli işim var, buraya gelmek için feda ettiklerimin yanında siz kimsiniz? Patronuna da söyle ben onun varlığını bilirken benden başkasıyla iş yaparsa soluğu darağacında alır! Benim arkamda olan adamlar gece yatağında seni öldürsün istemiyorsan benimle konuşurken iki kez düşün. Bundan sonra ailesi olan tek bir kız dahi kaçırırsan iş biter! Kızların yaşı küçük de değil. Gittikleri yerde bir telefonu ele geçirdikleri anda ne olacağını sen de en az benim kadar iyi biliyorsun. Sorun çıkmadan onları yok et, çoktan beni gördüler." dedi ve arkasını dönerek odadan çıktı.

Apollon'un TuşuWhere stories live. Discover now