3

4.3K 294 83
                                    

★Catelin Dorcey★

Dün akşamdan bu yana, ablamın bitmek bilmeyen nasihatlarını dinliyordum. Krala saygısızlık yaptığımı düşünüyor, beni sürekli azarlıyor ve bir daha dikkatli olmam konusunda uyarıyordu. Ona her ne kadar, onun kral olduğunu bilmediğimi söylesem de, cevabı aynı oluyordu. Kral veya değil, asillere de saygılı olmalısın. Yoksa tez zaman da kellemiz gider. Ben de sadece başımla onaylayarak, daha dikkatli olacağıma söz veriyordum.

"Bu akşam, Vivienne malikanesinde balo düzenlenecek ve bizde hizmet için oraya gideceğiz. Seni tekrar uyarıyorum Catelin, ne olursa olsun saygılı ol ve kimseyle konuşma, hiç bir asille göz göze bile gelme." Ablam kesin bir dille belirtince, pes ederek başımı salladım ve kulübeden çıktım. Çamurlu yolda ilerlerken, sıkıntıyla iç çektim. Annem ve babam öldükten sonra, ablam daha katı ve kuralcı biri olup çıkmıştı. Bütün yükü omuzladığını biliyorum, ama ben de küçük bir kız çocuğu değildim.

"Catelin, bekle beni" Dorothy bana doğru koşuyordu ve elbisesinin etekleri çamur olmasın diye yukarı kaldırmıştı.

"Bu akşam ki baloyu duydun mu?" Dedi ve elini karnına götürüp soluklanmaya başladı. Ben yavaşça yürümeye devam ederken, oda yanımda bana eşlik etmeye başladı.

"Evet, ablam ve ben hizmetli olarak gideceğiz" Dorothy durdu ve güldü.

"Ben de gideceğim" ellerini çırpınca bende ona eşlik ettim ve birbirimize sarılıp gülüştük. En azından yaşıtım ve tanıdığım birinin olması güzel olacaktı.

"O halde beraber gidelim" Dorothy beni başıyla onayladı ve tekrar elbisesinin etek uçlarından tuttu.

"Şimdi gitmeliyim, annem beni aramadan yanında olmalıyım" onu başımla onaylarken, o arkasını döndü ve geldiği yoldan tekrar koşarak uzaklaştı. Adımları mı hızlandırıp tekrar kulübeye yöneldim. Balo akşam başlayacak olsa da, bizim erken gitmemiz gerekebilirdi.

Kulübeye girdiğim de, ablam ıslak ellerini elbisesine kuruladı ve alnında ki teri kolunun tersiyle sildi. Yirmi sekiz yaşında olmasına rağmen, hayatın yükünü erken omuzlamış ve kendi sıkıntısı yetmez gibi, bir de ben ve küçük kardeşim çıkmıştık. Evlilik çağı çoktan geçmişti, evlenmeyi istememesinin tek nedeni de ben ve kardeşimdi. Eğer evlenseydi, şimdi küçük çocukları olacak ve etrafta koşturacaktı, üzüntü ile başımı öne eğdim ve zorlukla yutkundum.

''Ne oldu, birisi bir şey mi yaptı?" Yanıma geldi ve yüzümü avuçlarının arasına alıp başımı kaldırdı.

''Hayır, iyiyim ben" ondan uzaklaşmak istesem de, buna izin vermedi.

"Söyle, ne oldu" dedi ve yüzüme endişe ile bakıp, soluklandı. ''İyiyim abla, sadece ne giyebileceğimi düşünüyordum ama pek seçeneğim yok gibi'' keyifsizce gülümserken, ablam da iç çekti ve ellerini beline koyup, bana şöyle bir baktı. ''Tatlım, asillerin evinde hizmetçi kıyafetleri var; onlardan birini alır ve giyersin'' dedi ve beni nazikçe kendine çekip ve sarıldı. ''Bugün balo var ve mutlu olmalısın, karnın doyacak aynı şekil de kardeşimiz de bugün tok bir şekil de uyuyacak'' şefkatle sardığı kollarını, daha sıkılaştırdı ve saçlarıma öpücük kondurdu.

''Şimdi git ve hazırlan, biliyorsun erkenden orada olmalıyız'' dedi ve yaptığı işe geri dönerken, ben de parmak uçları yırtılmaya başlamış olan pabuçlarımı giyip, üstüme de annemden kalma şalımı alıp dışarıya çıktım. Ablam peşimden beni takip etti ve küçük kardeşim Enrique'yi elinden tutup dışarı çıkardı. Kardeşim bizim aksimize yüzünde hiç düşmeyen bir gülümsemeyle izliyor ve yerinde durmadan zıplıyordu.

''Ablacım, neden sizinle gelemiyorum?'' Enrique'nin saf ve tatlı sesi biraz kısık çıksa da, bizim duyacağımız şekildeydi. Ablam dizleri üstüne çöktü ve ona şefkatle baktı. ''Biz tüm gece boyunca hizmet edeceğiz tatlım, sen de arkadaşın Nicky ile bol bol vakit geçirebilirsin, ayrıca size güzel kurabiyeler de getireceğim."

Competition/ zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin