Farklıyım Bölüm 23

204 8 1
                                    

Geç gelen bölümlere destek olursanız çok mutlu edersiniz beni. Oy ve yorum lütfen.

Gözyaşı...

Onyedi yaşımın tamamını kapsayan tek kelime. Acı çeken bir ruh, öfke ve ağlamaktan kızaran gözler, solmuş bir ten, feri olmayan gözler, arada bir yukarı kıvrılan sahte gülüşlerin sahibi dudak, titreyen ama gücü hala yerinde olan yumruklar ve onun son durağı odadaki beyaz duvar. Gözlerini mümkünmüş gibi bastıran ve içindeki acının dinmesini bekleyen bir Cemre. Evet kırk yılın başı içten ağlayan Cemre alışkanlık haline gelen bu durumda dişlerini daha da fazla sıktı. Duydukları onu şaşırtırken içindeki öfkeye hakim olması olanaksızdı. O daha lise öğrencisiyken bu kadar şey yaşaması saçmaydı. O kadar olay yaşamıştı evet ama Berk'e sığınmış o limanda soluklanmıştı. Şimdi duydukları ne oluyordu peki? Saçmaydı, ona yalan söyleme gibi bir ihtimal yoktu. İnanmak istemedi Cemre. Yalan söylemezdi Berk ona. Tahammül edemeyeceği tek şeyin bu olduğunu bilirdi çünkü.

***

(ÜÇ HAFTA SONRA/ İZMİR)

"Kalk lan dangalak!" Cenk tepemde kafama motorunun anahtarıyla vururken ayağımı kaldırıp tekme atmaya çalıştım. Evet sadece çalıştım. Bacaklarım Berk'in bacaklarına dolanmıştı ve hareket etmeme olanak vermiyordu. "Sizin yüzünüzden okulda kalacağız, kalkın geç kaldık yine!" diye bağırdığında Berk de uyanmış kafasının altındaki yastığı kafasına fırlatmıştı.

"Lan senin babandır! Siktir git uyuyoruz!" diye bağırdığında Cenk şansını daha da zorlayarak Berk'in bacaklarından tutup çektiği gibi yere düşürmüştü. Aptal! Berk bana sarmaş dolaş olduğu için bende onunla yere yapışmıştım.

"Gel lan buraya piç kurusu!" Berk beni umursamadan yerden kalkıp Cenk'i kovalamaya gidince kısa saçlarımı arkaya itekleyip ayağa kalktım. Odanın içindeki banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odaya dönüp dün çıkarttığım okul formasını giydim.

Evet okula geri gelmiştik ama bilmediğimiz bir şey vardı. Okul yarıyıl tatiline girmişti ve biz, hepimiz bu gidişle sınıfta kalacaktık. Karnelerimiz öyle diyordu. Şimdi de ikinci dönem maratonu başlamıştı ve biz inatla sekizde başlayan derse onda giriyorduk. Okul da almayacaktı bizi.

Söylenmelerimi bir kenara bırakıp saç maşasını fişe taktım. Aynanın önündeki eyeliner'ı alıp ince bir şekilde gözümün üzerine çekerken Berk içeri girdi. Girer girmez, "Fazla süslenme piçler bakıyor sonra." dedi. Gözlerimi deviremeyecektim ona şuan.

Rimeli de sürdükten sonra dudağıma mat açık renk bir ruj sürdüm. Ten renginden biraz daha koyuydu ve cidden çok hoş duruyordu.

"Gel ben yapayım." dedi Berk elimi uzatacağım saç maşasına bakarak. "Emin misin?" dedikten sonra burukça gülümsedi. Bir şey demeden kafasını salladığında maşayı ona uzatıp yapacağı tutamları eline verdim. Beni şaşırtarak saçımı güzel bir şekle soktuğunda gözlerim hayretle açılmıştı. "Bende senin saçını yapacağım." dediğinde banyoya gidip saç kurutma makinasını ve tarağı aldım.

"Bunu bir kez daha yapmıştık." dedi muzipce sırıtırken. Bende ona karşılık vererek aynı şekilde dizlerine oturdum.

"Biz varya, iyiki varız Cemre'm." dediğinde dayanamayıp sarıldım. İkimizde mükemmel görünüyorduk. Kendinden emin, özgüvenli, güçlü ve başı hep dik... Öyle bir uyumlu duruyorduk ki gerçekten hayranlık duyuyordum.

"Saat onbire geliyor, gidelim hadi." dediğinde yerdeki çantamı ve telefonumu alıp peşinden gittim.

"Gelmeseydiniz. Okul dağılacak birazdan." dedi Salim gözlerini devirerek. "Ee siz gitseydiniz ya bizi niye beklediniz?" dedim şaşkınca. Eren bana hak verircesine bakarken Mert'e göz gezdirdim. Hala ayakta uyuyordu. Ağzı yırtılacak gibi esnemesinden sonra kafamı Berk'e çevirip Mert'İ işaret ettim.

Farklıyım (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now