1. Bölüm

109 6 6
                                    

Soğuk bir havada üstündeki şeyler inceyken ve hastayken dışarda olmaktan kötüsü soğuk bir havada üstünde ince şeyler varken birde buz gibi soğuk olan havuzun pis suyundan kurtulmaya çalışmaktı.

Hayvan abicim beni tuttuğu gibi havuza fırlatmıştı. Hayvan işte ne olcak ki. Herkes kahkalarla gülerken (ben ve abim hariç) en sonunda havuzdan çıkmayı başardım. Dik dik abime baktığımda yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı. Sanırsam o hala dökülen saçlarının ve kopan derisinin acısını yaşıyor olmalıydı.

Bende eğer burda biraz daha durursam geberip gidecektim zaten. Parmaklarım yavaş yavaş uyuşmaya bile başlamıştı. Odaya çıkmasına çıkacaktım amma ve lakin resmen buz tutmuştum. Bir ümit abime baktım. Ve ununda bana bakıyor olduğunu gördüm. İçten içe sinsice sırıttım. Salak şey ya. Kıyamıyordu benim gibi mükemmel ötesi bir insana. Yanıma ağır adımlarla gelip kucağına aldı. Uyuzluk olsun diye islak bedenimi ona biraz daha sardım. Aslında ellerimi sırtına da sokardım da ne de olsa kucağında ben vardım. Bu salak beni falan fırlatırdı. Kendime tehlikeye atamazdım. Odama çıkana kadar sessizce durdum. Abim banyoya girip LAPS! diye küvetin içine fırlattı. "Hha-hayvvan"diye titreyerek bağırdım. Biliyorum mükemmelim. Titreyerek bağırabiliyorum. O ise ne yaptı. Beni takmadı bile. Banyodan tehditvari bakışlarıyla çıktı. Ben bunun hesabını size sormaz mıyım? Tabikide sorarım. Ama şimdilik sadece kendime gelmem lazım.

*********

Son olarak saçımıda kurulayıp banyodan çıktım. Aklıma neden kavga ettiğimiz gelince sırıtmadan edemedim. Ben dün canım biricik abimin telefonunu ele geçirdim. Ondan sonra odamda tüm gün onun telefonunu karıştırdım. Ondan sonra gittim tüm rehbere "DÜNYANIN EN BÜYÜK MALI BEN VE KUYRUKLARIM. BIZ GERIZEKALIYIZ. BUNDAN SONRA OYLE DEMEYENI DÖVERİM."diye kısacık bir mesaj attım. Çok ergence biliyorum ama yapıcak bir şey yok. İçimde ki ergeni öldüremiyordumTabi  bu sırada abim kuyruklarıyla birlikte olduğu içinde fark etmedi. Kuyruklarınıda kısaca tanıtayım.

Şimdi ilk olarak abim malı Bartu. Ondan sonra sevgilisi Rüya. Rüya'nın kankası Damla, Damla'nın manitası Ertu sonra abimin diğer kankaları Barış ve Hüsnü.

Ama Allah için grubun içinde tipsiz yoktu. Hele Hüsnü! çocuk taş ya. Neyse konumuza geri dönelim. Evet en son attığım mesajda kaldım. Bu mesajı attıktan sonra abimin telefonu susmak bilmedi. Abim sonra ne olduğunu anlayınca da beni ilk bir güzel hırpaladı. Ardından tuttuğu gibi kış olduğu için dibi görünmeyen havuza fırlattı. Saçmalamayın Tabikide beni havuza fırlatmasının sebebi kollarını cimcikleyerek derisini kaldirmam ve saçını çekerken yarısının elimde kalması değil. Bunun yanında da hasta olmam cabası. Kapıyı yavaşça açıp aşağıdan ses geliyor mu diye baktım ve ta tat ta tam. Geliyor. Ama yapcak birşey yok. Çok açım ve yemek yemem gerekiyor.

Onların karşısına hayla çıkmaya korkuyorum. Çünkü gördükleri gibi üzerime atlayacaklar. Sonuçta onları da rezil etmiştim. Derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

O

nlara görünmeden direk mutfağa gitmem lazımdı. Lakin nerde bende şans. Gerizekalı Bartu'nun (abim) böğürmesiyle ona döndüm. Yalnız şöyle bir bakınca ayılar geldi aklıma. Ağzını kocaman açmış bir ayı hemde. Bu düşünceme içimden sırıtırken birkez daha abim bağırınca onlara doğru ilerlemeye başladım. Ölcekle olcağa çare yoktu. L koltukta abim ve manitası karşısındaki koltukta Ertu ve Damla çaprazındaki tekli koltukta ise Barış oturuyordu. Hüsnü ise ayakta camın orda dikiliyordu. Hepsinin yüzünde de kötü bir ifade vardı. Bu demek oluyo ki yandın Yankı. Hepsini tek tek incedikten sonra bakışlarımı tekara abime çevirdim. Ya salağa bak. Kollarına hep yara bandı yapıştırmış. İçimden kos kocaman bir ohh olsun çektikten sonra şirince sırıtmaya başladım. Yalaklıkta bir numarayımdırda.

"Hiç öyle bakma Yankı. Bu yaptığının cezasız kalıcağınımı düşünüyorsun." diyen abima orta parmak çekmemek için zor tuttum kendimi. "Lan!! yani abicim daha ne cezası. Bence ben cezamı çektim." Herkes onaylamazca bakışlar atarken ben tekrar konuşmaya başlayan abime döndüm. "Seni benim hırpalamam benim sana cezamdı. Havuz ise ellerime ve kollarıma yaptığın işkencenin cezasıydı. Ama sana sadece cezanı benim vereceğimi düşünmüyorsundur umarım. Herkesten ayrı ayrı çekeceklerin var." İşte şimdi kesin yandım.

**************

En son bulaşıkları da yıkayıp tekrar oturma odasına yöneldim. Resmen pertimi çıkarmışlardı. Ilk önce tehditlerle Damla ve Rüya salağının emriyle onlara yemek hazırlayıp, kaldırıp, bulaşıkları yıkamıştım. Şimdide erkelerin cezasına geçmek üzereydim. Oturma odasına girdim ama girmez olaydım. Çünkü daha demin ordu gibi bulaşık yıkamıştım ama şimdide bir orduluk bulaşık çıkmıştı. Her yer cips paketleri, abur cubur paketleriyle doluydu. Birde yirmiye yakın bardaklar vardı.

Derin derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Birazcık işe yaradıda. Onlara "söyleyinde bitsin"bakışı attım. Yine çok mükemmelim! Biliyorum. Hüsnü'nün söze girmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Yankı bence yarın tüm gün bize hizmetçilik yapsın " Bu muydu yani? Oo bundan kolay ne var ki. Sırıtıp herkes kabul ederken bende başınla onayladım. Çok kolay olmuştu ya bu.

Misafir Evladı Where stories live. Discover now