John Legend - All Of Me
Seyyan Hanım - Hasret
ღ
Hayatımızı dışarıdan yöneten mutlak bir güç durdur tuşuna basar bazen. Donar kalırız. Kımıldayamayız. Beynimiz inanılmaz bir hızla çalışır, bir bilgisayarın sonuç çıkarma hızını bile sollayıp geçer, ama vücudumuza hareket etmesi için uygun kodlamayı iletemez bir türlü.
Tepedibi'nde Ebru'yu gördüğümde bana olan buydu.
Bağırıp çağırmayı düşündüm ilk önce. Neredeyse refleks gibi. Boğazıma dizilen kelimeleri kusarak onun tehlikeli biri olduğunu ve beni tehdit ettiğini etrafımdaki herkese duyurmayı. Yapmadım.
Sükunetimi koruyup hiç kimseye çaktırmadan polisi arama fikri doğdu sonra. Eğer onu beş on dakika oyalayabilirsem polis varana kadar burada tutabilirdim. Yapmadım.
Karar vermenin getirdiği yükümlülükten kurtulmak için Şafak'a, evimize bir psikopatın girip beni tehdit ettiğini bilen iki kişiden birine kaş göz yaparak durumu anlatmayı düşündüm. Yapmadım.
Bunlar saniyenin binde biri kadar bir sürede göz ardı ettiğim ihtimallerdi. Sonra bir de harekete geçmemek için nedenlerim vardı. İşin o kısmı daha karmaşıktı. 1. Kız hasta olduğumu biliyordu ve onu açık edeceğim herhangi bir hamle Eymen'in de hastalığımı öğrenmesiyle sonuçlanabilirdi. 2. Evimden sonra ikinci kez şahsi alanıma girerek bana açıkça meydan okuyordu. 3. Eymen'in üzerinde hak iddia edip bu uğurda tüm riskleri göze alan birinin karşısında korkakça davranamazdım. 4. Bana saldırdığına dair kanıtım yoktu. Onu eve kendim almıştım. Eğer polise haber versem bile kızı gözaltı süresinden daha uzun süre içeride tutamazlardı.
O yüzden durdum, kımıldamadım.
Ebru bana meydan okuyan bir tavırla birkaç saniye boyunca baktıktan sonra yeniden Eliz'e döndü. Aralarındaki samimiyetin boyutunu açıkça görebiliyordum. Herhangi bir duygu kırıntısı görmek için yüzünde adeta sondaj çalışması yapmanız gereken Eliz, onunla konuşup gülüyordu. İçimde bir sızı hissettim. İhanete uğramanın acı, hayal kırıklığı ve öfkeyle karışan sızısını. Ebru'ya hakkımdaki bilgileri veren kişi Eliz olmalıydı.
Kızın kim olduğunu ve niyetini biliyor muydu? Onunla gözümün önünde rahatça sohbet edebildiğine göre bilmiyordu. Ama bu yine de üzücü bir sahneydi. Meydan okumasını haklı kılan türden, sanki senden 1-0 öndeyim diyordu bana, her zaman senden önde olacağım.
Ben yerimden bir santim bile kımıldayamazken Ebru tabureden kalktı. Yüzündeki gülümseme neşeden yoksundu, donuk, ölü, bir köpekbalığı gibi. "Artık gitmem gerekiyor tatlım. Akşam görüşeceğiz nasılsa."
Eliz bu beyanı buruk bir ifadeyle karşıladı. "Tamam. Görüşürüz."
Ebru döndüğünde adeta burun buruna geldik. Boyu benden epey uzun olduğundan karşısında daha da çaresiz görünmüştüm. Fakat omuzlarım dik, ifadem tavizsizdi. Beni ikinci kez gafil avladığını ona belli etmemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KUŞ
Teen FictionBirkaç ay ömrün kaldığını öğrendikten sonra bir yapılacaklar listesi hazırlasan, o listede neler yer alırdı? On beş metreden denize atlamak? Kuzey ışıklarını görmek? Jensen Ackles'a sarılmak? Ya da kim yer alırdı? Hep uzaktan izlediğin, konuşmaya ce...