8. Bölüm - Çarpışma

2.3K 23 4
                                    

Jennifer

Sabah erken kalktık ve kahvaltı etmek için mutfağa indik. Aly, Carly ile karşılaşmamak için erkenden kahvaltı etmenin en iyisi olacağını söylemişti. “Bayan Dünya Benim Etrafımda Döner” zorunlu olmadıkça erken kalkmıyormuş. Ondan da bu beklenirdi zaten.

  Anlaşılan bizim gibi düşünen kişiler de vardı. Çünkü mutfak beklediğimden kalabalıktı. Bir grup Demizino—artık kolayca ayırt edebiliyordum—kahvaltılarını alıp ortak salona yürüyorlardı. Mutfakta Nicole ve Linoel yan yana oturmuş, heyecanla bir konudan konuşuyorlardı. O ifadeyi daha önce çok görmüştüm. Gerçi daha çok erkeklerde görmüştüm ama Nicole’ün tavırları pek cici kız tarzında değildi zaten. Bu yüzden ya spordan ya da arabalardan konuştuklarını tahmin ediyordum.

  Tezgaha baktım. Birileri waffle yapmıştı ve kalanlar bir servis tabağında duruyordu.. Yaşasın! Tabağıma iki üçgen dilim waffle aldım ve buzdolabında içecek aramaya başladım. Ah! Bugün şanslı günümde olmalıydım. Bir sürahide taze sıkılmış portakal suyu vardı. Kokusundan gerçekten taze olduğunu anladım. Bir bardağa boşalttım.

  Aly “Bana da koy,” dedi. O da kendine sandviç hazırlıyordu. Hazırladıklarımızı ortadaki ince uzun masaya koyduk ve oturup yiyeceklerimize gömüldük.  Waffle’ım muzluydu. Buzdolabında bulduğum çikolata sosunu üstüne döktüm. Ve işte harika bir kahvaltı!

  Aly’ye “Sandviçin neyli?” diye sordum.

  “Ton balıklı,” dedi.

  Yüzümü buruşturdum. “Ben pek balık yemeyi seven biri değilim. Neyse sen keyfine bak.”

  Güldü ve yemeye devam ettik.

  Kahvaltımızı bitirince ortak salonda biraz televizyon izledik. Aktivite saati yaklaşmaya başlayınca odamıza çıktık.

  Ben gitarımı akort ettim. Aly de kitap okudu.

  Kampüsten çıktığımızda ben Güzel Sanatlar binasına, Aly ise spor binasına yöneldi.

  Binaya girdiğim anda tüm sesler yok oldu. Bu bina diğerlerinden daha iyi yalıtılmıştı. Diğer odalardan gelen seslerin birbirine karışmaması için iyi bir yöntem. Hassas vampir kulaklarının bir olumsuz yönü.

  Koridorda daha fazla takılmadım ve hemen telli çalgılar stüdyosuna girdim. Ve işte sesler…

  Herkes enstrümanıyla deneme yapıyordu. Gitar çalanların olduğu bölümde boş bir sandalye bulup oturdum. Gitarımı dikkatlice kılıfından çıkardım.

  Herkes gibi biraz deneme yaptım. Bir süre sonra sınıfa bir öğretmen girdi.                        Kızıl saçlarının omuzlarına ve sırtına dökülen katları vardı. Kıvırcıktı ve alev gibi parlıyordu. Gözleriyse zümrüt yeşiliydi. Alyson’ınkilere benziyordu ama daha koyuydu.

  Kocaman stüdyoda keman çalanlara, çello çalanlara—sadece iki kişiydi—ve gitar çalanlara baktı. Sesleri dinledi. Gülümsedi ve söze başladı.

“Evet. Hepinize merhaba. Gerçekten harika çalıyorsunuz. Bayıldım doğrusu.” Bu tarafa doğru geldi ve tam karşımda durdu. “Merhaba tatlım,” dedi bana gülümseyerek. “Sanırım yeni katıldın?”

  Ben de gülümsedim ve “Evet,” dedim. “Akademide yeniyim. Adım Jennifer Mead.” İki gündür kendimi birilerine tanıtmaktan bıktım. Bu iş ne zaman bitecek acaba?

  “Tanıştığımıza sevindim, Jennifer. Ben Melody Trace. Telli çalgılar bölümü ve birinci kademenin müzik öğretmeniyim.”

Birinci kademe. Strozinoların temel eğitim kademesi. İlkokul gibi.

Büyük Kanyon VampirleriWhere stories live. Discover now