Bölüm 7

1.3K 92 115
                                    

Yazar

"Kolyeyi geri ver."

"Ne kolyesi?"

Derek karşısındaki hırsızın pişkinliğine kızarak yerde duran vücudu yakalarından kaldırıp duvara fırlattı. Stiles ise olayın şokunda, hiçbir şey yapamadan atıldığı yerde kalakalmıştı; fakat o an istediği tek şey, biraz önce özenle seçtiği yiyecekleri saçıldıkları yerlerden onlara uzanıp toplamaktı.

Kargaşanın arasında ezilmelerini istemezdi.

Derek hıncını alamamış bir şekilde tekrardan düşen bedeni kaldırıp yüzüne yumruk attı. Stiles da elmacık kemiğinin üstüne gelen darbeyle afallayınca elleri havada kendini savunmaya çalıştı.

"Ben- ben hiçbir şey almadım..."

Derek dinlediği kalp atışlarından aslında yalan söylemediğini anlasada kaybolan kolyenin acısını bu bedenden çıkarmaktan da geri kalamıyordu. Dakikalar boyunca süren sorgunun ardından gencin acılar içinde yerde hareketsiz şekilde yatmasına neden olmuştu. Stiles yerde uzanırken Derek beta formunda kanepeye yığılmış derin soluklar alıp veriyordu.

Evin içinde savaş çıkmış gibi dağınık, her yer kırık dönük içindeydi. Ezilen sebzeler, ortamdan yayılan üzüntünün kokusuyla birleşip ağır bir hava oluşturuyordu.

Aniden çalan telefonla Derek avuçları içindeki kafasını kaldırıp cebinden telefonunu çıkarmıştı. Arayan Laura idi. Sessiz halde diyeceklerini dinledi. Karşısındaki ses neşeliydi, bir şeyler anlatıyordu ama Derek sadece belli noktaları yakalamıştı. Gittikçe pişmanlığı artıyordu. Laura'nın kolyesini bulmuş olması normal koşullarda onu sevindirebilecek bir şeyken şimdi sadece vicdan acısını hissettirmişti.

Kitaplığın yanında, dökülen kitaplar altında kalan vücudun uğradığı haksız şiddet yüzünden çürük ve şişkinlikler oluşturmuştu. Hala kirpiklerinde bir damla göz yaşı asılıydı. Derek'in içindeki kurtun kaç saattir süren acı çığlıkları şimdi daha da artmıştı. Ona engel olmak istediği belliydi ama kulak asmamıştı. Vicdan azabının ağırlığıyla oturduğu koltuktan kalkıp çocuğun yanına gitti. Kitapların arasından baygın vücudunu çıkartarak kolları arasında yatağa götürdü. Hazırladığı su dolu leğene batırıp çıkardığı temiz bezle dudaklarının kenarından ve bunun gibi pek çok yerinden hala sızan kanı sildi.

Yeşil gözleri hala gözleri kapalı olan çocuğun yüzüne kayıp duruyordu. Bu zamana kadar hep bir ifade olan bu yüzde şimdi tamamen durgun ve sessiz olması onu üzmüştü.

Temizleme işlemi devam ederken Stiles'ın avuçlarının içinde sıkılı bozuk paraları gördü. Büyük ihtimal yaptığı alışverişinden kalan paralardı. Onları alıp yatağın yanında duran komodine koydu. Aşağı indiğinde yarattığı pisliği toplayarak kafasını düşüncelerinden uzaklaştırmaya çalıştı. Kitaplar kitaplığa, ezilen sebzeler çöpe, etrafa saçılmış nesneler masanın üstünde topladı.

Hava karardığı halde ışıkları açmamıştı.

Yukarıdan gelen ayak sesleriyle ayağa kalktı. Stiles'ın yüzünde onu görünce renk kalmamıştı. Birkaç adım atmıştı ama karşılık olarak diğer taraf gerilemişti.

"Stiles lütfen" Stiles kafasını deli gibi sağ sola sallarken, geri geri gidiyordu.

"Özür dilerim sana zarar vermek istemezdim. Beni dinle lütfen."

Stiles biraz duraksa da rengi atmış yüzünde hala korku ve güvensizlik emareleri vardı.

"Bana inanmadın. Bana söz hakkı bile vermedin. Beni buraya getirmeni istemedim, beni hiçbir pisliğin içinden çekip alman senin görevin değildi. Sensiz bu zamana kadar nasıl yaşadıysam bundan sonrada tek başıma yaşayabilirdim."

Avucunun içinde biraz önce aldığı bozuk paraları fırlatarak: "Al bu yerde ezdiğin yiyeceklerin parasının üstüydü."

Şangırtılar ve yerde dönen bozuk para sesi arka planda devam ederken Derek elleri havada Stiles'a doğru ürkütmeden yanaşmaya çalışıyordu. Bir köşeye sırtını dayadıktan sonra yere doğru çöken Stiles elleri arasına aldığı saçları çekerek hıçkırıklara boğulmuştu. Belki de bu zamana kadar biriken bütün üzüntüyü mü atıyordu bilinemez ama, içler acısı feryadı ve kalp kırıklığı duyanların kalbini parçalardı. Dakikalar süren ağlamasında bir kez olsun bu kurt adamın yanına yanaşmasına izin vermemişti. Yerde duran veya en yakındaki şeyi ona fırlatarak köşeye sıkışmış bir hayvan gibi saldırgan davranıyordu.

En sonunda yorgun düşen bedenine inen ağırlıkla ısrarcı kurt adama kendini teslim etmişti.

Derek yanındakinin güçsüzlüğünden yararlanıp kucakladığı bedeni en yakın koltuğa yatırdı. Kanepenin üstündeki çarşafla bedeni örttüğünde kızarmış kulaklarını görünce ateşine bakmak amacıyla eliyle alnını kontrol etti. Tahmin ettiği gibi ateşi vardı. Derek, alnına ıslatıp koyduğu bezden sonra kendisinden tarafa dönük olan suratı incelemişti. Hemen elmacık kemiğinin üstünde olan yara koyu bir mor leke halinde yanağı boyunca devam ediyordu.

Hava almak için Derek dışarı çıktı.

Sevgilisinden ayrılalı bir ay bile olmamasına rağmen şuan aklında en ufak bir yer etmiyorken bir sokak fahişesinin aklını bu şekilde kurcalamasını tehlikeli bulmuştu.

Aynı zaman da o gün Stiles'ın doğum günüydü. Belki baygın olmasaydı kendi imkanları dahilinde sokaklarda bir şeyler yapardı.

Göz kapaklarını kırpıştırırken Derek de içeri tam girmek üzereydi. Kanepede doğrulan vücudu görünce yanına gitti.

"Stiles..."

Uyku sersemliğiyle yaşanan olaylar bir an aklına gelmese de vücudunun ağrıları ona direk hatırlatmıştı. İrileşen kehribar rengi gözleriyle bütün hırsıyla karşısında duran kirli sakallı yüze büyük bir tokat attı. Fakat Derek'in çenesinde dahi en ufak bir hareketlenme olmayınca Stiles daha da sinirlenmişti. Sıktığı yumruğu havada sallarken bir adet güçlü el tarafından durduruldu. Şimdi bir eli işe yaramazken diğer elini tekrardan karşısındaki zarar veremediği yüze salladı. İkisinin elleri havada bağlanmış, yakınlaşan yüzleri birbirinin göz bebeklerinin derinliklerini okumak ister gibi gidip geliyordu.

Gerilimli anda Derek'in gözleri Stiles'ın dudaklarını yalayan diline kaymıştı.

Tekrar gözlerine döndüğünde öfke yerine daha acı bir ifadeyle karşı karşıya kaldı.

Uzun zamandır yaşayamadığı aşk hayatı kalbini yakmaya başlayınca dudaklarını bir sokak fahişesiyle birleştirmişti. Stiles tımar edilmesi zor bir kedi gibi Derek'in boynunu ve omzunu tırnaklarıyla çiziyordu. Derek hiçbir acı duymadan içine atıldığı durumun ateşiyle avucunu Stiles'ın saçları arasına geçirerek kafasını iyice kendi dudaklarına bastırdı.

İkisi de birbirlerinden ayrıldıklarında şaşkın ve soluk soluğaydılar...

Stiles hızlı iyileşen yaraları görünce

"Bu ne lan!" dedi. Eliyle diğer bedeni ittirirken.

Poor Stiles -SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin