~Final~

1.6K 98 80
                                    

Yazar

Kapıya doğru düşe kalka, eşyalara vurarak ilerleyen bu genç, kapıyı tam açmaya yeltendiğinde kafasının üzerinden uzanan bir çift elle engellenmişti.

Arkasını dönerken olabildiğince diğer bedenle arasına mesafe koyup; ne olduğunu bilmediği canlıdan kendisini uzak tutmaya çalışıyordu.

Derek, gencin dışarıda deli gibi koşup herhangi bir şey söylemesini riske atamazdı, o yüzden kapıyı kilitlediği gibi sımsıkı tuttuğu kolu içeriye doğru sürükledi. Stiles, bacaklarıyla frenlemeye ya da elleriyle bir şeyler tutarak gitmemeye dirense de çokta evin içine çekilmişti.

Bu iri yarı güçlü bedenin görkemi altında, eli kolu bağlanmış katiline bakan kurban edasıyla soğuk terler döküyordu.

Ellerini silkeleyerek "L-lütfen l-ütfen hiç-bir şey demem... Bırak beni..." dedi.

Evet onunla yakınlaşmıştı.

Lanet olsun onunla öpüşmüş hatta daha ileri gitmiş sabah ağzıyla ona... Kafasını sallayarak yaptığı şeyi aklına getirmemeye çalıştı. Bu zamana kadar tanıdığını sandığı insan ya da her neyse onun ödünü patlatıyordu. Deli gibi atan kalp atışları panik atağa doğru giderken bileğine geçen kelepçeyle bu süreç iyice kısalmıştı.

Ölmek istemiyordu. Hem de doğum gününde.

"Canımı bağışla... Daha önce kurtarmıştın... Şimdi de öldürmek istemezsin."

İçinden: Umarım bu yüzden kurtarmamıştır... Kendi eliyle öldürmek için, diyordu.

"Geçmişimiz iyi değil biliyorum. Cüzdanını çalmış olabilirim ama üstünden baya zaman geçti..."

Derek, tehlike anında dili bu kadar çabuk açılabilen bir insan evladı daha hayatında görmemişti. Unuttuğu bütün detayları aklına getirerek kendisini kurtarmaktan çok, öldürmek için sebepler ortaya koyuyordu.

"Bugün 19 yaşına basmıştım."

Stiles kendi kendine sessizce mırıldandı. Sanki hayal kırıklığını dile getiriyordu. Derek gibi kurt adam olmayan bir kimsenin yakalamayacağı düzeyde.

Kaşları çatık adam, yerde musluk borusuna kelepçeli çocuğa bakışlarını indirdiğinde Stiles başka yere, karo döşeli fayansa bakıyordu. Bakışları yer ve zaman olarak sanki bambaşka bir yerdeydi. Derek'in elleri ona uzanınca Stiles ürkerek kelepçeli o değilmiş gibi kaçmaya çalışmıştı; ama

Derek onu çözünce birkaç saniye şaşkınca kızarmış kelepçe izlerini ovalayıp ortadan toz olmuştu.

***

Aradan bir ay geçmiş ne Derek, Stiles'ı görmüş; ne de Stiles sokaklarda çalışırken huysuz adama rastlamıştı.

Bir gün Derek umudunu kesmiş halde girip çıkmadığı pis ortam kalmamışken karşı kaldırımdaki hareketlenmeyle başını kaldırdı. Kel bir adamın bir çocuğun yani Stiles'ın dirseğinden tutmuş sarsarken gördü.

"Burada duracaksın dedim sana!"

"Burada çalışmak istemiyorum."

"Kimse sana nerede çalışıp çalışamayacağını sormadı, dediğimi yap."

Havaya kaldırdığı diğer eliyle Stiles'ın yüzüne tokat attı. Stiles direnişi bırakıp kıpkırmızı kesilmiş yanağını tutarak göz yaşlarını tutmaya çalışıyordu.

Derek büyük bir öfkeyle ceplerinden çıkardığı ellerini yumruk yapmış, karşı kaldırıma arabaların gelip gelmediğine bile bakmadan geçmişti.

Büyük bir yumruk adamın kulağına indiği zaman Stiles'ı tutan el gevşedi. Adam inlemeler içinde bağırırken ara sokaklardan onun tarafından olanlar da çıkmıştı. Derek bunu sezince aklında en uygun tenha sokağı seçerek Stiles'ın bileğinden tuttuğu gibi o yöne koşmaya başladılar.

İkisi gecenin köründe adamlardan kaçarken uzun mesafeler kat etmiştiler. En sonunda Stiles'ın ayaklarında derman kalmadığında:

"Derek... Dur!" Nefes nefese, bileğini tutan ele vurarak benden bu kadar demeye çalışıyordu.

Derek eline gelen vuruşlarla kendisine gelmiş artık havada düşman kokusu olmadığını anlayınca durmuştu. Park gibi bir yerde çimenlerin üstüne bedenlerini bıraktıklarında Stiles öfkeyle Derek'e bir tokat patlattı. Evet bunu hak etmişti. Onu kurtarmış olsa da tekrardan yine büyük kötü kurt olmayacağı belli olmazdı. Stiles ona ne kadar güvenmek istese de yine hayal kırıklığına uğramak istemiyordu.

Derek ise Stiles'ın dudaklarında gördüğü bozulmuş rujla midesi kötü olmuştu. Bu zamana kadar ne tür aşağılamalara maruz kaldığını düşünmek bile onun kalbini paramparça ediyordu.

Stiles, tokatına karşılık sadece derin yeşil bakışlarla karşılaşınca ortamın havası değişmişti.

Derek büyük bir iştahla bu dudaklara gömüldü. Kendi dudaklarına da rujun bulaştığını hissedebiliyordu; ama kendisini Stiles'ın bacakları arasına yerleştirmekten de geri kalmamıştı. Dudakları arada ince kırılgan boyna inip çenesine çıkıyor sonra tekrardan ruj tadı aldığı dudaklara dönüyordu.

Stiles ise hem korkuya hem zevkle kendini teslim etmişti.

Altında ezildiği bedenin yükü onu yakıp kavururken aklından o haftalar önceki hızlı iyileşen yaralar çıkmıştı. Şimdi sadece sonuca ulaşmak istiyordu.

Derek altındaki bedenden gelen tahrik olma kokusuyla içgüdüsel olarak inlememeye çalıştı. Stiles'ın üstündeki kıyafetleri tek tek çıkartıyordu. Ay ışı altında parlayan porselen cildi görülmeye değerdi. Üstündeki küçük benler gökyüzündeki yıldızlar gibi ona göz kırpıyordu.

Sakallı çenesini bu naif göğüse gömerek sürtündü, bıraktığı kızarıklıktan gelen kokusu içindeki kurtu tatmin etmişti. En sonunda Stiles'ın bacaklarını aralayıp ıslattığı parmaklarını onu açmak için hassas bölgesine götürdü. Stiles'ın vişne çürüğüne kaçan dudak ve çevresi de Derek'in öpüşleri sayesinde parıl parıl parlamıştı.

Stiles da üstündeki adamın dudaklarına bulaşan kırmızılığı yarı aralık göz kapaklarından seçebiliyordu.

Stiles zevkten tamamen gözlerini yumunca Derek parmaklarını çıkartıp ıslak girişe kendisini dayadı. Gece boyunca süren gelgit hareketinin sonunda Derek kendini tutamayarak altındaki bedenin gerilmiş boynunu dişleriyle işaretlemişti.

İkisi birbirinden ayrıldığında Stiles nefesini ayarlayarak:

"Sen gerçekten büyük kötü bir kurtsun değil mi?" dedi.

Ses gelmeyince kafasını yana çevirmişti. Evet anlamında sallanan baştan kendini neyin içine soktuğunu düşünmekten geri kalamadı, ama bu tekrardan Derek'in üstüne çıkıp o müthiş hünerlerini gösterene kadardı.

Poor Stiles -SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin