11.BÖLÜM: KARŞILAŞMA

70 24 10
                                    

Selen'in anlatımıyla...

"Ne yapıyorsun burada!" diye bağırdı, beni odasında eşyalarını karıştırırken yakalayan Perçin Hanım.
"Perçin anne, yanlış anladın beni!" kendimi savunmaya çalışırken az önce bulduğum fotoğrafı hemen cebime koydum. Bu, ona karşı kullanabileceğim bir şeydi. Sonunda bir zaafını bulmuştum.
"Demek benim takılarım ilgini çekti ve onları almak istedin!" deyince elimde duran Perçin Hanım'ın gerdanlığını yeni farkettim. Şimdi hırsız damgası yiyecektim.
"İnan, Perçin anne beni yanlış anladın!" deyince odaya Güral da geldi. Güral'ın gelmesi demek, olayın büyümesi ve her şeyin aleyhime olması demektir.

"Anne yine ne oldu?" diye kükredi Güral. Bu çocuğu değil de Dorel'i sevmem gerçekten çok saçma. Güral, bana gerçekten çok değer veriyordu; ama insan duygularına yenik düşüyor. Her zaman şöyle bir ikilem vardır: Sevmek mi, sevilmek mi? Sevmek, sevdiğin kişiyi başkasıyla aşk yaşarken, başkasını düşünürken görüp acı çekmektir. Sevilmek ise yine acı çekmektir, acıyla kıvranırken mutluluğa tutulmaktır. Bir yandan iyi, diğer yandan ise... Cümleyi tamamlamaya bile mecalinizin kalmamasıdır...

"Karını hırsızlık yaparken yakaladım!" deyince yüzüm kızardı. Bu kadına haddini bildirmem gerekti. Ama eğer ki şimdi bunu yaparsam, Güral'ın bana olan güvenini boşa çıkarmış olurum. Bunu başka bir zamana ertelemeliydim şimdilik...

"İnanın, anne beni yanlış anladınız. Bir saniye, müsaade edin ki anlatayım!" dedim; ama karşımdaki zat-ı muhterem pes etmeyecek gibi görünüyordu. Hemen kendimi sağ çıkarmam lazımdı bu meseleden, diye geçirdim içimden. Düşündüm ve yine düşündüm... En sonunda, Güral aramıza girdi.
"Anneciğim, teessüf ederim! Sen gelinini nasıl böyle suçlarsın! Bir soralım, kızcağıza, niçin buradaymış?" diyerek annesini sakinleştirmeye çalıştı, bunu başarmıştı da; fakat şu an yaşananlar bir yana, bu kadın neden her defasında bir zayıflığımı kolluyor? Benimki gıcıklıktan ve kendisini sevmediğimden; ama bu kadının bana karşı olan sinsiliği boşuna değildi, adım gibi eminim...
"Dorel'in bazı ilaçları kayıp, ben de onları arıyordum. Belki buradadır, diye düşündüm ve buralara bakındım. Maalesef burada da bulamadım. Ararken annemin gerdanlığı gözüme çarptı. Müthiş bir tasarımdı. Biliyorsun, Güral sana her zaman demişimdir altın tasarımlarına karşı meraklı olduğumu. " diyerek bu işten sıyrılmak için inandırıcı bir şey söyledim
"Bak anne, kızı yanlış anlamışsın. Hem Selen gerçekten de altın ve tasarımına oldukça meraklıdır. Bu yüzden, gerdanlığını elindeyken yanlış anlamışsın. Benim karım hırsız değil, dünyanın en iyi insanıdır." deyince biraz vicdan azabı çekmeye başladım. Bu adam, gerçekten benden bin kat daha iyilerine layıktı.

"Peki tamam. Ama bir daha benden izinsiz odama girmeye cüret edersen, seni bu evden atarım. Bunlar sözümde kalmayacak gelin hanım!" diyerek azarladı beni. Sonrasında Güral ile odadan çıktık. Güral... Neden senin gibi iyi huylu bir insanla evlendim ki? Bir keresinde "Sen benim için Allahın büyük bir lütfusun." demişti. Keşke aynı şeyi senin için söyleyebilmem için, içimde bir gram sevgi olsaydı...
"Bak canım, sen anneme aldanma. O her zaman böyle asabi bir insandır. Biz alıştık, senin de alışman gerekiyor. Sırf annem için benden boşanmazsın herhalde, değil mi?" diyerek alnıma bir öpücük bıraktı.

Jennifer'ın anlatımıyla...

"Kızım, kahvaltı hazır!.." diye uyandırdı beni annem. Aslında yarı uyanık, yarı uyur haldeydim. Bu halim ile tıp literatürüne yeni bir terim kazandırabilirdim herhalde, ki kazandırırsam da alırdım bir "Helal olsun!"...

Hemen kalktım ve pencereden dışarıya baktım. İlk defa İstanbul'dan nefret ettiğimi düşünüyordum. Bu kalabalık şehirde, her metrekarelik alana kaç kişi düşüyor, çok merak ediyordum doğrusu. Buna karşın, bu şehrin güzel özellikleri de var. Bu şehrin en güzel özelliği: Huzur. Bu şehrin her bir yanında huzur saklı. Kız Kulesi, Galata Kulesi... Ayrıca yağmur yağınca muhteşem manzaralara şahit olabilirsiniz. Muhteşem manzaraları içerisindeki karanlığa da... Dışarıdan bakınca muhteşem gördüğünüz bir çardağa, yakından bakınca içerisinde uyumuş veya çaresizce oturmuş, toplumumuzda yoksul diye nitelendirilen, bir kişi görebilirsiniz. Maalesef bu dünyada hiç kimse eşit haklara sahip olup, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayamıyor. Benim gibi...

DELİ AŞIKLAR: DOREL VE JENNIFER 1(ASKIYA ALINDI)Where stories live. Discover now