33.BÖLÜM + 34.BÖLÜM

16.9K 729 693
                                    

Aşk-ı Ala | 33.Bölüm


Kahvesini yudumlarken tanıdık bir ses duyan Sidar,kafasını o sese doğru çevirdiğinde,zaten çatık olan kaşları,daha da çatılmıştı!


Bu gördüğünün rüya olmasını diliyordu!Aksi takdirde kardeş katili olabilirdi!


Ömer ağa ve Dicle! Neden yan yana yürüyorlardı!

----


Sidar sinirle doğruldu.Dicle bunu yapmış olamazdı değil mi?! Ömer ağayla... Hayır hayır,Dicle böyle bir şey yapmazdı! Zira kardeşini böyle bir şeye yakıştıramıyordu! Arkadaşlarıyla buluşacağını söyleyip,Ömer ağa ile buluşmazdı!



Derin bir nefes alıp kardeşine doğru yürüdü.Sinirden alnındaki damar seğiriyordu.Ellerini istemsizce sıkıyordu.Sakin olmalı,fevri davranmamalıydı.İşin aslını öğrenmeliydi.Aksi takdirde eğer düşündüğü gibi birşey yoksa kardeşinin güvenini kaybedebilirdi!




Arkaları dönük olan Ömer ve Dicle'ye yaklaştı,Sidar.



"Oo,siz de mi buradaydınız?" diyen Sidar,dişlerini sıkarak konuştuğundan sesi boğuk çıkmıştı.Buna rağmen sinirini belli etmemeye çalışıyordu.




Ağabeyinin sesini arkasında duyan Dicle,korkuyla sıçradı yerinde.Ne işi vardı Sidar ağanın burada? Korkuyla önce Ömer ağaya baktı ardından ağabeyine döndü yavaşça.




"A-ağabey..." diye sesi titrediğinde ne yapacağını şaşırmış bir vaziyetteydi.Ne diyeceğini bilemiyordu.İlk kez başına böyle bir şey gelmişti ve ağabeyinin kendisini yanlış anlamasından oldukça korkuyordu.Fakat kendini savunamayacak,açıklama yapamayacak kadar şoktaydı.




"Biz,yolda karşılaştık.Dicle'nin gideceği yer benim yolumun üstüymüş,birlikte yürüyelim oraya kadar dedim bende." deyip tebessüm etmeye çalıştı Ömer.Sidar'ın kızdığını anlayabiliyordu.Çünkü aynı durumda Neval'i de görse,kendisi de sinirlenebilirdi.Umuyordu bu sinirini Dicle'den çıkartmazdı!



Ömer ağanın,kendi yerine açıklama yaptığını duyan Dicle,durumu izah ettiği için Ömer ağaya içinden sonsuz teşekkürlerini sunarken ağabeyinin dediği şeyle kafası karışmıştı;




"Zaten,Dicle artık senin karşına sadece şans eseri çıkabilir! Aksi mümkün olamaz,Ömer ağa." dedi Sidar,Ömer'e öldürücü bakışlarını atarken.İstemiyordu Dicle'nin Ömer'le dolanmasını! İstemiyordu Ömer'in kardeşine 'sevdiğim kız' gözüyle bakmasını! Kaldıramıyordu kimi zaman! Dicle henüz yirmi yaşına basmıştı.Küçücüktü o! Küçük olan birini sevmemeliydi Ömer!



Sidar ağanın kurduğu söz ile sertçe yutkunan Ömer'in yüreğine bir ağırlık çökmüştü.Daha önce hiç kimse,Dicle'ye olan sevdasının imkansız olduğunu böyle yüzüne vurmamıştı.Çok bir şey istemiyordu ki Ömer Şerefhan.Sadece sevdiği kadın tarafından sevilip mutlu bir ömür geçirmek istiyordu. Konakta kendisini bekleyen bir Dicle olsun istiyordu.Çok mu şey istiyordu Allah aşkına?




Düşüncelerle boğuşan Ömer,bu gergin ortamdan çıkmak istemişti birden.Yüzüne sahte bir tebessüm yerleştirip önce Sidar ağaya ardından Dicle'ye baktı.



"Ben gideyim artık,Yağız beni bekliyor.Hayırlı günler size." deyip arkasını döndü ve koşarcasına yürümeye başladı.




Onu yavaşlatan bir kalbindeki acı yumru vardı.



Giden Ömer ağanın arkasından bakan Dicle,merakla ağabeyine döndü.



AŞK-I ÂLA (TÖRE) #wattys2018 Donde viven las historias. Descúbrelo ahora