they burn 'cause they are all afraid

7.6K 1K 350
                                    

Jeongguk, masumdu. Şu ana kadar hiçbir canlıya zarar vermemiş, karıncanın yanından geçerken bile ona basmamak için dikkat etmişti. Her zaman gülümserdi, arada sırada kötü düşünse de pozitif biriydi o. İnsanlar tarafından sevilirdi, küçüktü ama her işe koşardı.

Fakat tanrı, onu sevmiyordu.

Jeongguk, bu ufak yaşında lösemi denilen hastalığa yakalanmıştı. Tam beş yıldır bu hastanedeydi ve bu süre zarfında ona çokça tedavi uygulanmıştı. Tedaviler olumlu yönde gitse de doktorların dediğine göre Jeongguk'un bu yerden çıkması fazla bir veya iki yılı bulurdu.

Kullandığı ilaçlar yüzünden saçları dökülmeye, vücudu halsizleşmeye ve çeşitli bölgelerinde yaralar çıkmaya başlamıştı. Jeongguk bazen gülümserken bile zorlanıyordu ama güçlü durmaya çalışıyordu.

Taehyung'la tanışalı tam bir yıl oluyordu. Esmer oğlanın okulunun lösemili çocukları ziyaret etmek ve onlara moral desteği vermek için düzenledikleri geziyle tanışmışlardı. Taehyung hep Jeongguk'la ilgilenmiş, aşılardan korksa da sırf ona sarılabilmek için aşı bile olmuştu.

Taehyung, Jeongguk'u çok fazla önemsiyordu. Bu Jeongguk'a güç veriyordu.

Onun sayesinde yaşadığını hissedebiliyordu. İlaçlarla değil de, duygularla.

Şimdi yattığı hastane yatağında baygın gözlerle tavana bakarken bunu düşünüyordu. Dudaklarında yarım yamalak bir tebessüm, elleriyle güçsüzce yorganını sıkıyordu. Doktorlar dün ona yeniden bir sürü ilaç vermişlerdi ve o nefes alamayacak kadar yorgun hissediyordu kendisini.

Damarlarda kan değil de ilaç akıyormuş gibiydi. Jeongguk'un hayatı ilaçlardan oluşuyordu resmen. Birde ona anlamadığı tıp terimleriyle bir şeyler söyleyen doktorlar.

En azından, diyordu kendi kendine. En azından Taehyung iyi.

Onun başına bir şey gelmedi, sapasağlam. Şuan okulda, arkadaşlarıyla, sıcak bir ortamda. Hastane soğukluğunu ve ilaç kokularını hissetmiyor. Cenneti bahşettiği saçları dökülmüyor.

Bu iyi bir şeydi.

Gözlerini duvarda asılı duran Marvel'lı saate çevirdi. Taehyung'un okuldan çıkmasına sadece birkaç dakika kalmıştı. Sonra saniyeler içinde buraya gelecek, kendisine sarılacak ve Jeongguk'un yanında olduğunu ona iliklerine kadar hissettirecekti.

Sol gözünden teninde yangın çıkartan bir yaş aktı. Ailesi bile bu kadar ilgilenmemişti onunla. Taehyung'a borçluydu, onun için ölebilirdi de.

Diliyle dudaklarını ıslattığı zaman ağzına ilaç tadı gelmiş, dilinin değdiği küçük yaralar sızlamıştı. Gözyaşları teker teker akmaya devam ederken Taehyung'un şuan burada olmasını diledi. Yanında olsun ve ona sımsıkı sarılıp her şeyin güzel olacağını söylesin.

"Jeongguk.." Diyerek içeriye girdi hemşire. Jeongguk'un bakışları ona dönerken alt dudağını ısırıp çocuğun çaresizlik içeren gözyaşlarına baktı. Dalıp gitmişken kendine geldi, elindeki telefonu göstererek konuştu.

"Arkadaşın, seninle konuşmak istiyor."

Jeongguk'un kalbi tekledi. Yavaşça gözyaşlarını sildi. Hemşire küçük adımlarla hastane yatağına ilerledi, telefonu küçük çocuğa uzattı. Jeongguk titreyen elleriyle telefonu tutup kulağına götürdü, derin bir nefes aldı.

"Taehyung?" Bir süre diğer uçtan ses gelmedi, ama hışırtılar duyuluyordu. Hemşire sırtını duvara yaslamış, Jeongguk'u izliyordu.

"Jeongguk, minik tavşanım!" Taehyung'un derin sesi kulaklarını doldurduğunda kalbindeki tüm yük tuzla buz oldu. Rahat bir nefes verip tebessüm etti. Dudaklarını oynattığında küçük yaralar acısa da umursamadı.

"Neden gelmedin?" Diye sorsu sessizce Jeongguk. Taehyung okuldan çıkmıştı, bunu tekrardan duvardaki saate bakarak anlamıştı.

"Bugün gelemeyeceğim."

"Arkadaşımın doğum günü var ve eğer gitmezsem benimle küsecek."

"Üzgünüm, Jeongguk."

Bir şey diyemedi, ne diyebilirdi ki? Taehyung'un arkadaş çevresi vardı, kendisi gibi yalnız değildi. Bir tek onunla ilgilenemezdi, diğer arkadaşlarıyla ola ilgilenmeliydi.

Ama içten içe... kıskanmıştı. Hem de çok fazla.

Gülümsedi.

"Pekala, sorun değil."

"Sana iyi eğlenceler."

Hemşire sohbetin bittiğini düşünüp telefonu almak için uzanırken Jeongguk telefonu sıkı sıkı tutuyor, ağlamamaya çalışıyordu.

"Gerçekten özür dilerim, Jeongguk."

"Seni seviyorum."

Sohbetin bittiğini gösteren o kapanma sesi.

Hemşire telefonu aldı ve Jeongguk'u kontrol edip odadan çıktı.

Taehyung, arkadaşlarıyla eğlendi; Jeongguk, yalnızlığına çekildi.

nothing like us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin