1. Mahkeme

3.9K 152 41
                                    

"Emin misin?"Diye sordu Remus şüpheli bir edayla. "Bunun yasal olmadığ-" "Biliyoruz Aylak tamam!" James normalde yakın arkadaşlarının  sözünü kesmezdi, tabii konu çapulculardan biri veya Lily ile ilgili değilse. Ve konu tam da bunlarla ilgiliydi. Hem çapulcular hem Lily ile ilgiliydi. Bir de oğlu ile ilgili, yani doğacak olan oğlu.

Olay şöyleydi ki Peter Pettigrew (evet kendisi James'n en yakın arkadaşlarından biri idi) Karanlık Lord ve müritlerine bilgi veriyordu. Bunu Albus Dumbledore fark etmiş ve onlara söylemişti. Ve bu James'in bir oğlu olduğunu öğrenip etrafta deli gibi koşturacağı, Sirius'a ve Remus'a (tabii bir de Peter'a) erkek babası olmak konusunda hava atacağı zmaan dilimini günün içinden çıkarmış, onun yerine en yakın arkadaşının aniden gelen karar ile büyüce şura meclisi ile yapılan mahkemeden çıkmasını beklemekle geçmesini sağlamıştı.

Bundan kimse memnun değildi, özellikle de James, ilk defa çocuğunun  erkek olacağını öğrenmişti ve bunu en yakın arkadaşına bildirmek istediğindeyse Albus Dumbledore'un Peter hakkındaki düşüncelerini ilk Sirius'a söylediğini ve Sirius'un da yetişkin gibi davranmak yerine gidip Peter'ı öldürmeye kalkışışının haberini almıştı. Tabii herkes orada Peter gerçekten öldü sanarken aslında sadece animagus'u olan fareye dönüşüp kaçmıştı. Ve bunu bilenler sadece 3 kişiydi. Onlardan birisi mahkenede diğer ikisi de mahkeme kapısında bekliyorlardı.

Ve evet karar vermişti! Sihir bakanlığına 'gizli bir şekilde animagus olduklarını' söyleyecekti! Çünkü eğer söylemezse Peter'ın animgus olduğu ortaya çıkmaz ve Sirius suçlu bulunup azkaban'a giderdi. James derin bir nefes aldı, Lily'i yanağından öptü ve hızlı adımlarla mahkeme kapısını tıklattı. İçeriden tok bir ses 'gel' dedi ve James hiç bir tavır takınmaksızın odaya girdi. Odayı kısa bir inceledi bir kaç saniyede baktığı kadarıyla ortada bir sandalye vardı, ve kenardı tıpkı anfi-tiyatro'daki gibi bir düzen ve bir dizi insan vardı. Herkesin gözü birden üzerine çevrildi. James buna alışıktı. Kapıyı kapatıp içeriye bir adım attı. O sırada ortadaki sandalyeden bir kafa arkaya doğru baktı. Kafasının etrafını kaplayan uzun siyha saçlarıyla genç Sirius Black arkadaşının gelmesine sevinmiş görünüyordu. Dişlerini göstererek sırttı. Sonra geri arkasını döndü. (Ah! Ne kadar da yakışıklı bir arkadaşım var! Diye geçirdi içinden James.) O sırada kalın sesli biri hafifçe öksürdü. James kafasını o tarafa çevirdi. En yüksekte duran, önünde masa bulunan bir yerdeki adamdı bu, sihir bakanıydı bu! Evet şimdi mazeretimi söylemenin tam sırası diye düşündü James. "Ben pat- Sirius'un savunması için geldim" dedi sakince, sanki derste hocadan söz istemiş edasıyla. Sihir bakanı James'i dikkatlice süzdü ve "Biraz sonra savunmanızı yapabilirsiniz" dedi adam eliyle Sirius'un sandalyesinin arkasındaki sandalye dizisini işaret ederken. O kısım tamamen boştu. James elinden gelen en hızlı adımlarla oraya gitti ve oturdu.

James'e bir saat gibi gelen bir 15 dakikadan sonra James'e söz hakkı verdiler. Ve James tüm hikayege en başndan başladı. "Hogwarts'daki ilk senemizden beri yakın arkadaş olduğumuz bir grup var ve gefçekten kardeşler gibiydik. Ancak aramızdan biri  'adı 'Remus' olur' her ay başı bir yere kaybolup birkaç gün gelmiyordu. Ve biz de bunu araştırmaya karar verdik"

Kürsüdeki herkes masal dinlermiş gibi bi edayla James'in savunmasını dinliyordu. Bir kişi hariç. Büyüce şura cüppesinin altına pembe bir elbise giyinmiş tıknaz bir kadın. Besbelli yüzünde bu hikayeye inanmadığını belirten bir ifade ile gülümsüyordu. James gözünü ondan aldı ve hikayesine devam etti.

...

"Ve şimdi o büyük ihtimal ile fare haliyle bir yerde saklanıyor." Herkes hikayenin sonuna kadar dikkatle dinlemişti. Çoğu inanmış görünüyordu. Biri hariç. O pemeli tıknaz hanım. Birden hiç tebessümünü bozmadan elini kaldırdı ve hafiften bağırarak konuşmaya başladı. "Peki ama bu hikayenin doğru olduğu ne malum?" Dedi. Bir kaç saniye sonra James'den bir cevap gelmeyince dudakları zafer ifadesiyle yukarı kıvrıldı. Ancak James pek gecikmedi. "Dönüşüm geçirebiliriz?" Tıknaz kadın birden suratını buruşturup "burada mı? Şimdi-" "evet! Hemen şimdi! Tabii Pati'yi çözerseniz!" Dedi Sirius'un ellerini işaret ederek. Ama kadın anlamamış gibi bakıp "pati?" Diye takrarladı. James tekrardan eliyle Sirius'u işaret etti. Tıknaz hanım bir kaç kişiyle bakışıp onaylarcasına kafasını salladı. "Pekala! Bay Black'i çözün! İstediğiniz gibi olsun Bay-?" "Potter" "Bay Potter" . Ve bir asa haraketi ile kollarındaki ipler çözülen Sirius ayağa kalktı. Herkes şaşkınca Sirius'a baktı. Daha kimse birşey diyemeden Sirius Siyah, büyük bir köpeğe dönüşmüştü bile. James'e dönüp havladığında herkes Patiyak'ı izlerken James de bir çatal boynuzlu geyik olmuştu. Herkes şaşkınca Geyiği izlerken kapı çalındı. Birkaç saniye sonra içeri Remus girdi. En başta neden herkesin hayrete düşmüş şekilde kendisine baktığını kavrayamasa da az sonra olayı çaktı ve koşarak yanlarına gelip feryat etti. "SIRIUS! JAMES! NEREDE OLDUĞUMUZN FARKINDA MISINIZ? NE GEREK VARDI Kİ. ŞİMDİ BUNA?!" Siyah büyük köpek sanki kendini savunmak istercesine havladı ve Remus'a doğru yürümeye başladı Herkes şaşkınlıkla üç kişiyi izliyordu. Daha doğrusu bir geyik bir köpek ve bir insanı. En sonunda en baş köşede oturan adam bağırdı. "TAMAM! Yeter bu kadar soytarılık! Savunma kabul edilmiştir!Haftaya bugün animagus kayıtlarınız yapılmak üzere buraya geleceksiniz! Şimdi, Çıkın dışarı!"  Siyah büyük köpek mutlu bir şekilde patilerini sallayarak, hafif hafif koşarak kapıya gitti ve tam kapının önünde uzun boylu Siyah karışık saçlı yakışıklı bir erkeğe dönüştü. Aynısını geyik de yaptıktan sonra Remus da yanlarına geldi ve kapıyı açıp çıktılar.

Bir yandan konuşuyorlardı. Sirius "Sihir bakanı yakışıklılığıma dayanamayıp beni serbest bıraktı!" Dedi. Remus arkadan çatlak bir sesle " yaa, ne demezsin!" Kapının önünde Lily onları bekliyordu. Onları görünce gözleri sevinçle parladı ve sorarcasına baktı. Sirius neşeyle "Kurtuldum!" Dedi ve Lily'e  sarıldı. Lily kendisini ittirmeyince Sirius alaylı bir ses tonuyla "Lily artık beni de önemsiyor sanırım?" Dedi. Lily gülümseyip alaycı bir bakış attı ve James'in kolunun altına girdi. James halinden pek memnun bir şekilde havalı havalı "haa bu arada" dedi Sirius'a bakarak "erkek babası oluyorum!" Sirius aniden havlamaya benzer kahkahasıyla bütün bakanlığı inletti. Herkes ona bakıyordu ve Sirius hiç çekinmiş görünmüyordu. Hatta bağırarak "AMCA OLUYORUM!", "SIRIUS POTTER, NE KADAR DA GÜXEL BİR BEBEK İSMİ DEĞİL Mİ?" Gibi cümleler kurmayı da ihmal etmedi sonra tekrardan yanlarına dönüp, "bu akşam bi kutlama yapalım mı?" Dedi. James en başta sevinçle "EVET!" Diye bağırsa da sonradan Lily'i hatırlayıp " ah! Yani Lily-Çiçeğim olur değil mi?" Dedi. Sirius da James gibi konuşarak "ah yani Lily-çiçeği olur mu?" Dedi u yu uzatarak. Lily en başta göz devirdi, sonra da Remus'a baktı o da gülümsüyordu , Lily de gülümseyip kafasını salladı. Ve James kolunun altındaki kızıl saçlardan bir öpücük alıp önden yürümeye başladı. Diğerleri de ardından. Artık herşey bambaşka'ydı...

Evet! Arkadaşlar bu benim ilk Wattpad hikayem olmasa da ilk Çapulcular hikayem. Gerçi tam olarak çapulcular da değil çapulcular-harry potter hikayem. Her neyse umarım beğenmişsinizdir, yeni bölüm en yakın zamanda gelir. Hoşçakalın❤️

bambaşka || marauders  Where stories live. Discover now