İşe Giriş

467 52 13
                                    

Uzun bir süre ondan gözlerimi alamasam da bir an kendime gelip kafamı salladım hızlıca. Kalbimin atışları duyulacak diye ödüm kopuyor şu an. Kafamı tekrar babasına çevirdim, ama o hala bana bakıyordu.

"Demir, hoşgeldin oğlum. Saatini eski odana koydum, camın hemen yanındaki sehpanın üzerinde."
Dedi Hakan Bey.
Demir onun adı demek? Oldukça güzel isim.

Demir bana bakıp sakin duruşuyla babasına cevap verdi.

"Tamam baba. Bana ihtiyacın olursa burdayım ben, biraz at binmek istorum."
"Nerden çıktı bu? Sen fazla takılmazsın iş saatlerinde." Dedi babası.

Aslında bu benden hoşlandığını belli ediyor, yoksa neden durup dururken iş saatinde burda takılsın? Umarım hislerimin karşılığı vardır! Yoksa çok yıpratır bu beni, şu an hissettiğim şey gerçekten inanılmaz.

"Biraz sıkıldım baba, işler yordu beni ve hava almak iyi gelir diye düşündüm. Neyse ben atların yanındayım," deyip odadan çıktı, gözleri yine bendeyken. Keşke hiç gitmese, hep öyle gözlerimin içine baksa! Neyse kendimi fazla kaptırdım galiba. Hakan Bey'e dönüp ciddi bir hal almaya çalıştım.

"Tamam o zaman ben yarın başlıyorum, eğer sizin için de bir mahsur yoksa ben hazırım," deyip ayağa kalktım.
Hakan Bey de ayağa kalkarak elini uzattı hoş bir tavırla.

"Seni burda görmek güzel olacak Devin. Aramıza hoşgeldin, bir ihtiyacın olursa lütfen çekinme söyle. Güle güle," deyip beni kapıya kadar geçirdi.


Yürümeye başladım ve bir anda kendimi onun yanında buldum. Arkası bana dönük, atları izlerken oldukça dalmıştı, büyük bir sıkıntısı varmış gibi.
Adım adım yaklaştım ne yaptığımı bilmeden.

Sol tarafına geldiğimde birden irkilip bana baktı. Hem sevinç, hem şaşkınlık ama en önemlisi de tutku akıyordu bakışlarından.
Bir kaç saniye baktıktan sonra tekrar atlara dönüp gülümsedi.

Bende onun gibi ellerini çitin üzerine koyarak utancımı yıkmaya çalıştım.
"Bu üzerindeki kıyafet burası için fazla bence. Hemde böyle sıcak bir havada." Dedim titreyen ses tonumla.

Kollarını kavusturup bana döndü.
"Evet fazla. Ama heryerde çekici olmak isterim. Özellikle bu kıyafeti seçtim." Dedi kahkaha atarak.
"Senin bu kıyafetle ofisinde klimaya dönük kağıtları falan imzalaman gerek," dediğimde bende gülmeye başladım.

"Bu komik bir karşılaşma oldu. Adım Demir ve tabiki bu kıyafet konusunda haklısın."
"Bende Devin, Hakan Bey'in oğlusun ve benimde yarı patronum. Memmun oldum."

Bunu söylediğimde büyük bir hasretle baktı bana.
"Patronun falan olmak istemiyorum. Bunu duymak istemiyorum bir daha. Sadece seni istiyorum. Yani demek istediğim......."

Buna inanamıyorum bu oldukça hızlı ve güzel oldu.
Gözlerimin içine bakarken alev alev yanıyordu sanki baştan sona.

"Ne? Ne demek istiyorsun?" Diye sordum sadece o ânı ağırdan almak için. Ama bunu hiç istemiyorum. Tek isteğim dudaklarına yapışıp şu an için herşeyi unutmak.

"Anlamadın mı gerçekten? Oysa ben gayet açıktım. Uzatmayı sevmem, senden çok hoşlandım ve birlikte olmak istiyorum." Deyip elimi tuttu gözleri gözlerimde tutuklu kalmışken.
Bu bir rüya mıydı? Her şey çok çabuk oldu ve bu beni korkutuyordu da, ama onunla olmak istediğimden çok eminim ve kimseye karşı böyle bir şey hissetmedim bu kadar kısa zamanda.
Eline dokunmak onu hissetmek bambaşka.
Başka hiçbir şey söylemedim...
Öylece kendimi bıraktım, ruhum kilitli kalmıştı sanki onda..






Aradan bir ay geçti ve geçen bir ayda sırılsıklam aşık olduk birbirimize.
Ilişkimizden herkesin haberi vardı ve harika bir rüyanın içindeydim sanki.

Bir gece yine yemeğe çıktık hoş bir restoranda.

Karşılıklı oturup şarabımızı yudumlarken birden ayağa kalkıp elindeki yüzük kutusunu açtı.
Bana uzatıp tutkuyla parmağımı yakaladı. Yüzüğü nişan parmağıma takıp gözlerime bakarken oldukça heyecanlıydı.

"Benimle yaşlanır mısın sevgilim? Bir ömür boyu benimle kalır mısın?" Diye sordu.
Buna inanamıyorum, bu an gerçek miydi? Kalbim hızla çarpmaya başlamıştı.
"Tabiki evet! Seni çok seviyorum aşkım." Dedim heyecanla.

Bu beni çok etkilemişti ve o kadar mutluyum ki gözyaşlarımı saklayamadım, ona sıkıca sarılıp kokusunu iyice içime çektim.
Gece bittikten sonra eve bıraktı beni ve kapıdan aşk sarhoşu olarak girdim içeri.
Tülin beni böyle gördüğünde çok şaşırmıştı, salona girip kendimi koltuğa bıraktığımda gülümseyip bakmaya devam etti.
"Tülin çok mutluyum, sana bu içimdeki hisleri nasıl anlatabilirim bilmiyorum!"
"Bak şimdi merak ettim, arkadaşımın bu kadar mutlu olmasına sebep olan şey ne acaba?"

İç çekerek devam ettim.
"Bu gece evlenme teklifi aldım, sevdiğim adam benimle evlenmek istiyor. Bende kabul ettim tabiki."
Tülin hem çok sevinmiş hem de bir taraftan şaşırmıştı.
"Canım tebrik ederim, mutluysan eğer bu beni de çok mutlu eder. Umarım bu daim olur." Dedikten sonra bana doğru yaklaşıp yanıma yatarak sarıldı.
"Umarım canım, sende hep yanımda ol. Evlensem bile bu bir şey değiştirmesin olur mu? Beni sakın bırakma!"

Bunu söylediğimde Tülin kızgınlıkla ayağa fırladı.
"Tabiki bırakmam, sen benim canımsın ve böyle düşünmen bile beni kızdırır!"
Bunu duyunca gülmeye başladım.
"Saçmalama, neden böyle düşüneyim? Sakin ol, duygusalım şu an ve sevdiklerimi yanımda istiyorum. Hadi gel sarıl tekrar!"
Bunları duyunca yüzündeki kızgınlık ifadesi yerini tebessüme bıraktı.




İki ay geçtikten sonra düğün hazırlıklarına başladık. Biraz yorulmuştum tüm işlerin peşinden koşmaktan, ama bu çok tatlı bir yorgunluk.

Demir'den

O gün yine çiftlikteydim Devin ile beraber.
At binmiş ve terli bir durumdayım. Babamın banyosunu kullanmak üzere evine girdim ve kendimi duşa attım.

Tam bitmek üzereyken kapı açıldı.
Sanırım sevgilim beni böyle görmek istiyor.
Duş kabininden dışarı baktığımda yarı çıplak bana bakan bir sürtük gördüm.

Bu olamaz! Sevtap artık iyice kafayı yedi. Ne planlıyor bu gerizekalı?
"Ne işin var senin burda? Hemen çık dışarı. Lanet olası sürtük! Sen delirdin mi?" Diye bağırdım.

"Kızma bana, seni ne kadar çok istediğimi biliyorsun. Hep senin olmak istedim ve amacım buydu uzun zamandır.
O Devin denen kızda ne buluyorsun? Hadi bana dokunmayı dene ve inan bu senin de hoşuna gidecek.
Bak burda kimse yok şu an," deyip üstüme atlayarak beni öpmeye başladı.
Ona direnip geri itmeye çalışırken kapı açıldı birden.........



Devin'den

Demiri ortalıkta göremeyince babasına sordum. Duş almaya gitmiş, bende ona bir sürpriz yapmak üzere eve doğru yürüdüm.

Banyoyu bulup kapısını açınca, beni utandıran, mahveden bir görüntüyle karşılaştım.

Sevtap denen kadın sanki bunu istiyor gibiydi.

Gözlerime inanamıyorum. Bana bunu nasıl yapar?
Hemde babasının eşiyle, benim artık bu dünyada değer verdiğim hiçbir şey yok. Kendimi kenara atılmış lanet olası bir çöp yığını gibi hissediyorum..........

Devin (kitap oldu)Where stories live. Discover now