Silah sesi

180 18 0
                                    

''Olduğunuz yerde kalın!''

Sesini duyunca zaten istemsiz olarak olduğumuz yerde kalıyorduk.Kafamı arkaya çevirip baktığımda elindeki silahı bize doğrultmuş şekilde salonun ortasında dikiliyordu.

yüzündeki gergin ifadenin yerine pis bir sırıtış gelmişti.

''Ooo yeni misafirimiz var.''

Yardım ettiğim adam bana üzgün gözlerle bakarken ona zoraki bir gülümseme gönderip karşıdaki adama bakmaya devam ettim.Bize doğru yaklaşıp bağırmaya başladı.

''Seni küçük sıçan canına mı susadın?''

''Onun bir suçu yok bırak gitsin''

Yardım ettiğim adamın sözlerinden sonra adam kahkaha atmaya başlamıştı.

''Sen beni salak mı sanıyorsun?''

Bizi tekrar az önce kaçtığımız odaya doğru sürükleyerek götürdü.Yardım ettiğim adamla beraber ellerimizi ve ayaklarımızı bağladı.Cebimdeki telefonumu fark edince de onu da aldı.

''Uslu durun!''

Uyarısını da yaptıktan sonra kapıyı çarparak çıktı odadan.Yardım ettiğim adam bana mahcup gözlerle bakarken ona gülümsedim.Ortamın gerginliğini dağıtmak için sorular sormaya başladım.

''Adın ne?''

''Emir,senin?''

''Bahar''

''Güzel isimmiş''

''Teşekkür ederim''

Bunun gibi anlamsız şeyler konuştuktan bir süre sonra sessizliğin hakim kaldığı odada neler olabileceğini düşünüyordum.Oldukça endişeli olsam bile belli etmemeye çalışıyordum.

Kapının gıcırdayan sesi ile bakışlarımız kapıya çevrildi.Elinde yemek tepsisi ile içeriye Aref girdi.Evet az önce Emir ile konuşurken adını öğrenmiştim.Tepsiyi önümüze koyup tek ellerimizi çözdü.Kendine sandalye çekip oturdu.

''Ne bekliyorsunuz yesenize!''

Kendisi de yemek yemeye başlamıştı.Ne yapıyor diye ona bakarken kafasını kaldırıp yeşil gözlerini,gözlerime dikti.Gözlerimi kaçırıp yere bakmaya başladım.

''Davetiye mi bekliyorsun?''

''Ne?''

''Yemek, yemek için davetiye mi bekliyorsun?''

''Hayır,Sol elimi çözdün,ben sağ elimle yiyorum yemeği.''

Oflayarak elindeki kaşığı tepsiye bırakarak ayağa kalktı.Arkama geçip sağ elimi çözüp,sol elimi bağladı.Kafasını öne doğru getirip ''Oldu mu?''diye sordu.Yanağı boynuma değiyordu.Dilim tutulmuştu sanki,sadece başımla onayladım.

Hiç konuşmadan yemeği yedik.Aref de tepsiyi alarak odadan çıkıp gitti.O gittikten sonra Emir'e dönüp şaşkınca konuştum.

''Neden bizimle yemek yedi ki?''

''Bilmiyorum,burada tutulduğum günden beri hep aynısını yapıyor''

''Bu nasıl kötü adam be!Filmlerde hiç böyle olmuyor.Adam geldi bizimle yemek yedi''

Emir kıkırdarken Aref'in sesi ile kapıya döndüm.Kapıya kolunu yaslayıp konuşuyordu.

''Yalnız yemek yemekten nefret ederim.Ayrıca kötü adam da değilim ve biz film çekmiyoruz.''

''Kötü adam olmadığın için mi biz burada elimiz,kolumuz bağlı oturuyoruz.''

Kahkaha atarak cevap verdi.

''Her işe burnunu sokarsan bu hallere çok düşersin sen''

Birden karşımdakinin nasıl bir adam olduğunu unutum bağırmaya başladım.

''Buna resmen adam kaçırma denir.Rahat bırak da gidelim''

Aref'in gülen yüzü sinirle gerilmişti.Kendime küfür edip yerime sindim.

''Bana sakın sesini yükseltme'Keserim o dilini.''

Bir şey söylemeyip sessiz kaldığımda gülen yüzü tekrar gelmişti.

''Aferin böyle olacaksın.''

Sessizliğin hakim olduğu odada bakışlarım yerde güzel şeyler düşünmeye çalışıyordum.Deniz burada olduğumuzu biliyordu,bizi kurtarabilecek tek kişi de Deniz'di zaten.

''Benim yüzümden bu halde olmanı istemezdim gerçekten çok özür dilerim''

Emir'in söylediklerinden sonra samimi bir gülümseme kondurdum dudaklarıma.

''Buraya arkadaşımla gelmiştim.O burada olduğumuzu biliyor.Merak etme kurtulacağız buradan''

Emir şaşkınlıkla bana baktı.

''Arkadaşın neden gelmedi peki?''

''Köpeğim çok ses çıkartınca onu götürmesini istedim.İyi ki de gitmiş''

''Kurtulur muyuz dersin?''

''Elbette''

Konuşmamız sona ermişti ve ben kendimi güzel şeyler düşünerek kandırmaya devam ediyordum.Dışarıdan gelen gürültülere kulak kabarttım.Çok ses olduğu için ayırt edilmiyordu.Uğultu sesini bastıran Polis siren sesiyle için ferahlamıştı.

''Kurtuluyoruz''

Kapının gıcırtılı sesinden sonra içeriye hızla Aref girdi.Ayaklarımı çözüp belinden silahı çıkarttı.

''Yürü çabuk beynini dağıtırım!''

Dediğini yapıp onun beni yönlendirdiği yere doğru yürümeye başladım.Dış kapıyı açıp dışarıya çıkarttı.

Evin önünde toplanmış polisler ve onun arkasında ailem,Deniz'in ailesi,Zeynep ve ağabeyi,Atakan ve ailesi ve tanımadığım bir kaç insan daha vardı.Aref başıma silahı dayayıp bağırdı.

''Gitmemize izin verin yoksa kızın beynini dağıtırım!''

Annem fenalaşıp bayılınca babam annemi uyandırmaya çalıştı.Kızlar çığlık atıp daha çok ağlamaya başladı.Aref silahı kafama daha çok bastırınca canım acımıştı.Gözlerim birden Atakan'ı bulunca gözlerindeki ifade içimi ısıtmıştı.

Gözlerinde korku vardı.

Kaybetme korkusu vardı.

O an her şeyi unutmuştum.Sadece Atakan'ın gözlerine bakıyordum.

Kafama daha çok bastırılan silah ile acıyla inledim.Bir ortamın içine etmeseniz olmaz zaten.Annem ayılmış iç çekerek ağlıyordu.İnsanların bana değer verdiğini çok iyi anlamıştım.İlk defa bu kadar sevildiğimi,gerçekten sevildiğimi hissetmiştim.İçim sımsıcak olurken neredeyse bu hale düştüğüm için sevinecektim.

Aref beni öldürürse buradan çıkamayacağını bildiği için bana bir şey yapamazdı.Yani ben bu bilgiye güvenerek sülalem rahat havasındaydım yoksa şimdiye Yusuf Yusuf çekiyordum.

Polisler Aref'i sakinleştirmeye çalışıyorlardı.Aref her defasında uzaklaşmalarını söylüyordu.Kafama dayalı olan silah birden çekilince ne olduğunu anlamadan çılgına dönmemi sağlayan bir ses duydum.

Silah sesi...


En güzel yerinde bitirdim değil mi? :D

Kavanoz KapağıWhere stories live. Discover now