Devran Tamer

88.6K 2.3K 54
                                    

Kitabımın tamamı DREAME uygulamasın Münevver KAYHAN adıyla bulabilirsiniz
   Devran Tamer gençti o zamanlar Aşiret ağalığını yeni eline almıştı. 20 yaşlarında toy bir delikanlıydı. Gözü kara, kalbi taş gibiydi. İnsanlar derdi, ağam katıdır, serttir, zulümü pek çoktur ama gerçeği kimse bilmezdi.
Yumuşacıktı devran ağanın kalbi. O yaşta tutulmuştu kara sevdaya. Kara sevdaydı çünkü düşman aşiretin kızını sevmişti bir kızdı.
   Halime dünya güzeli bir kızdı. 18 yaşını daha doldurmamış olmasına rağmen simsiyah gözleri ve açık kumral saçlarıyla dikkat çekiyordu. Güzelliği her aşiretin dilinde olup, hayali tüm aşiret ağalarının aklındaydı. Devran kıskançtı. Sevdiği hakkında böyle düşünülmesine dayanamıyor o küçük kızı karısı yapmak istiyordu ama aşireti buna izin vermiyor ve katiyen olmaz diyordu. Peki devran aşireti dinledimi tabiki hayır.
   Aşiretini ve ailesini karşısına alıp Halime'yi istemeye gitti bir bakışıyla dağları yıkan Devran Ağa. Karahan aşireti ayak diretse de Devran'ın
"Artık kızınız benimdir, namusumdur" sözünden sonra olay başka bir boyut kazanmıştı. Durumu yanlış anlayan Halime'nin babası kimselere layık görmediği kıymetlisini vermek zorunda kalmıştı. Bu durum Devran'ın işine geldiği için sesini çıkarmamış, yanlış anlaşılmayı düzeltmemişti. Düğünden sonra herşey ortaya çıksa da iş işten geçeli çok olmuştu.
   Bir süre sonra her şey yoluna girmiş. Devran ağalığına geri dönmüştü. Devran ağalığını sürdürürken sevdiğinden aldığı müjdeli haberle yedi düveli doyurdu. Sevdiği kadın bir bebek bekliyordu. Bu güzel haber tüm aşirete yayılmıştı. Devranın ağalığı iyice saygı kazanmıştı.
Dokuz ayı El bebek, Gül bebek geçiren Halime sonunda oğluna kavuşmuştu. Devran ağa bir aşiret toplantısından dönerken Konak'ta yankılanan bebek sesleriyle şoka uğradı. Hemen odasına koşup yatağa baktığında sevdiği kadın karşısında kucağında mavilere sarılmış bir bebekle duruyordu. Önce oğluna baktı Aslan gibi bir oğlu olmuştu. Sonra sevdiğine baktı Ne güzel bir kadındı bu ona bir evlad vermişti. Rabbine  şükretti ona böyle bir aile nasip ettiği için.
Mutlu mesut geçen iki senenin sonunda oğlu büyümüş yavaş yavaş yürümeye, konuşmaya başlamıştı. Bu mutlu hayatları maalesef ki çok uzun sürmedi. Bir gün karısının Konak'ta bayıldığını duyan Devran ağa büyük bir telaşla konağa geldi ama duyduklarıyla hayatının gittiğini sandı. Kalbi tekledi, ömrü film şeridi gibi geçti gözünün önünden. Karısının, sevdiğinin sayılı günü kalmıştı. Yıllarını saymaya korkarken Devran Ağa günleri saymaya tahammül edemedi. Tüm çareleri denedi, güzel gözlüsü bir dakika daha fazla baksın gözlerine diye ama maalesef ki başarılı olamadı. Hani derlerdi ya sayılı gün çabuk geçer, çabuk geçmişti Devran Ağa için de. Bir senenin sonunda bir sabah Devran ağa sevdiğinin odasına gitti. Her sabah öpücüklerle uyandırıyordu güzel gözlüsünü ama bu sefer uyandırmaları. Kaybetmişti Sevdiği kadını, dünya güzelini.
    Toprağa kendi elleriyle koymuştu. Bir süre korkmasın diye her gece mezarının yanında beklemişti ama sonunda oğlu için eve dönmüş ona tutunarak zar zor kendini toparlamıştı. Ama artık eski Devran'dan eser kalmamıştı. Sanki taşlaşmıştı kalbini sevgisiz bir adama dönüşmüştü ne oğluna ne de çevresindekilere bir damla sevgi verememişti.
    Miran herşeyden bir haber günlerini geçirirken birden damdan düşer gibi hayatlarına teyzesi girmişti. Hiç tanımadıkları bu kadını ne Devran kabul edebilmişti ne de Miran. Birden kendini baldızla karı koca olarak bulan Devran Ağa iyice sertleşmişti. Bunu beklese de içinde bir umut besleyen adam beklediğinin başına gelmesi ile dünyaya olan öfkesi bir kat daha arttı.
    Hasret ise ablasının yadigarı olan Miran'a hep prensim veya kıymetlim diye hatip etmişti o günden bu güne. Öyledi de cidden Miran o konağın hep en kıymetlisiydi.  Hasret'in bu konağa kabul edilişi ve Hanım Ağa sayılması aylar sonra gerçekleşse de hiç kızmamıştı Devran Ağa'ya. Görmüştü ablasını nasıl sevdiğini belki dedi bir gün beni de öyle sever ama bilemezdi ki karşısında o eski adam yok.  
   Devran Ağa aylarca almadı yanına yeni karısını. O yokmuş gibi davrandı hep.
"Sevdiğimden başkasına elimi sürmem" diyerek hasrete yan gözle bile bakmazken karısının rüyalarına girmesi ile kabullendi zor da olsa yeni karısını. Devran Hasret'e başlarda ılımlı davransa da hiçbir zaman sevmemişti onu. Hasret ona sırasıyla bir erkek bir de kız evlat vermişti.
Şimdiler...
Seneler geçmiş Devran Ağa yaşlanmış Miran büyümüştür. Artık 45 yaşına ayak basan Devran Ağa tüm işlerini en büyük oğlu Miran'a bırakmıştır. Oğlunun öfkesi, hiddeti ve siniri her ne kadar bu kararı vermemesi gerektiğini düşündürse de Miran'ın bu halleri Devran'a kendi gençliğini hatırlatır. En büyük oğlu Miran 24 yaşındadır. Onun bir küçüğü mirza henüz 20 yaşındadır. Ve en küçükleri İclal Devran Ağanın prensesidir ve daha 15 yaşındadır. Miran kardeşine küçük diyerek elinden gelse yemeğini kendi elleriyle yedirecektir.
      Seneleri evlatlarıyla huzur içinde geçen Devran Ağa aşiretin üç sene içinde ne kadar çok değiştiğini gördükçe doğru bir karar verdiğini düşünüp mutlu oluyordur. Oğlunun öfkesi hala aynıdır. Bu üç senede Miran hiç değişmemiştir. 27 yaşına girmesine rağmen bekar olması aşirette hoş karşılanmasa da Devran ağa oğluna laf ettirmiyor edeni pişman ediyordur. Bu üç senede değişen tek şey yaşlarıdır. Tabi bide aile nüfusu. Mirza sevdiği bir kadınla bu yaz evlenmiştir ve altı aydır evlilerdir. Devran ağa her fırsatta Konak'ta çocuk sesi duymak istediğini dile getirip yeni evli çifte baskı yapıyordur.
   Bir gün İstanbul'a giden Devran Ağa şirketteki işlerini hallettikten sonra çalışanlardan Cahit Bey'i görür. Başıyla selam verince Cahit Bey de onu odasına davet eder. İyi bir adam olduğunu bildiği Cahit'in odasına gider. Havadan sudan konuşurlarken birden odaya bir kızın gelmesiyle Devran tutuklu kalır. Geçmişten bir hayal gibi karşısında beliren kıza şokla bakar. Devran gözlerini odaya giren kızdan çekemezken küçük kız odayı terk eder. Cahit Beyin kızı olduğunu öğrendiğinde ise şok Yaşar. Bu denli bir benzerlik gerçekten garip gelir. Bunun üzerine izin isteyip odadan ayrılır. Adamlarını arayıp küçük kızı tekin etmeleri emrini verir ve yavaş yavaş iner merdivenleri. Bu kız ona iyi gelmemiş yıllar önce atmayı bırakan kalbinin tekrar atmasını sağlamıştır. Bu kızı kendinden uzaklaştırmaması gerektiğini onu ilk gördüğü an kalbinin teklemesinden anlayan Devran Ağa. Ne yapayım diye düşünürken birden aklına gelen fikir ile soluğu Urfa'da alır.
    Oğluna fikrini söylediğinde kesinlikle reddetmiştir ama sonunda kabul edeceğini bildiği için Devran Ağa oğlunun cevabını umursamaz ve aşiret ağalarıyla konuşup durumu anlatır. Bunun üzerine Miran'ın üzerinde büyük bir baskı kurulur. Miran pes etmeye niyetli olmasa da bir süre sonra dayanamaz hale gelir ve babasıyla bir anlaşma sonucu kabul eder. Bu durum üzerine devran hemen İstanbul'a giden Devran Ağa soluğu Cahit'in bürosunda alır. Cahit'e kızını çok beğendiğini ve istemeye geleceklerini söyler fakat Cahit katı bir dille reddedince Devran Cahit'i de işiyle tehdit eder. Cahit kesin bir dille tekrar reddederek eşyalarını toplamaya başlar. Bu şekilde ikna olmayacağını anlayan Devran Ağa Cahit'e tamam tamam deyip eşyalarını toplamasını engeller ve hayırlısı deyip odayı terk eder. Tabi ki de pes etmeyen acımasız ağa geçen gördüğü küçük kızı takip eden adamını arar ve kızın yerini öğrenip oraya doğru yola koyulur.
    Masal karşısında gördüğü babasından öğrendiğine göre patronu olan adamı görünce şaşırsa da konuşmak istediğini duyunca çekinerek de olsa kabul eder. Bir köşeye oturduklarında duydukları ile resmen küçük dilini yutar.

"eğer benim oğlumla evlenmezsen babanı hapse tıktırırım. Annenin de iş bulma imkanlarının hepsini kapatırım" der. Masal duyduğu şeylerle şoka uğrar. Biraz düşündükten sonra gözdağı olduğunu düşünüp umursamaz ve ordan uzaklaşır. İki gün sonra eve gelen polislerin babasını götürmesiyle masal şoka uğrar. Karakola gidince o adamı orda görür ve o an anlar herşeyi. Mecburiyetten bir karar verir. Bu karar devranı pek bir hoşnut eder. Devran şikayetini geri alıp herşeyi gizli tutar. Yanlış anlaşılma dedirtir. Cahit çıkınca ondan özür diler ve işe geri alır. Cahit bu duruma şaşırsa da ses çıkarmaz ve özrünü kabul eder. O gün Cahit ve ailesi ve giderken devran masala bir numara verir ve annesigil uyuyunca onu aramasını söyler.

En Güzel Mecburiyetim (Tamamlandı)Where stories live. Discover now