29. Bölüm

1.3K 132 37
                                    

Kadebostany- Crazy In Love 

Ay, göğe yükselip Güneş'in yerini aldığında yaşam yeniden başlar. Bunu yalnızca ruhlarında karanlığı hissedenler bilirler ve yalnızca onlar yaşarlar. Çünkü karanlığı içlerinde taşıyanlar dışarıdaki karanlıktan korkmazlar.

Bu yüzden Alex'in uyanık olduğunu biliyordum. Odasına girerken kapıyı çalmaya gerek duymadım. Yaptığım doğru sayılmazdı ancak beni geri çevireceğinden korkmuştum. Bu gece bir şekilde onunla konuşmalıydım, bu yüzden kapıyı açmadan önce derin bir nefes aldım. Yine de, içeri girerken görmek istemeyeceğim türden bir görüntüyle karşılaşmamak adına gözlerimi kıstım. Fakat her şey gayet normaldi. Alex, yatağının hemen yanındaki deri kaplı koltukta oturuyor, elindeki bardağı çevirip duruyordu. Kapının açıldığını fark ettiğinde bakışlarını çok kısa bir anlığına bana çevirsede hemen sonrasında işine devam etti. Beni anında kovmamasından da cesaret alarak kapıyı kapattım ve ufak adımlarla ona doğru yaklaştım. Birkaç adım önünde durduğumda çarpık bir gülümseme takındı.

"Gerçekten orada duracak mısın? Göz zevkimi bozuyorsun."

Son cümleyi bana bakarak kurmuştu fakat yüzündeki alaycı tavır ciddi olmadığını gösteriyordu. Ona tuhaf bir gülüş attım. Sabah ya da gece, Alex'in sizinle alay etmesi için saat fark etmiyordu. Fakat yine de bu alaycı tavrının altında aslında endişeli olduğunu görebiliyordum. Vera konusunda endişelendiği barizdi. Her ne kadar ondan korkmadığını söylesede korktuğunu gözlerimle görmüştüm. Koltuğa doğru ilerleyip diğer uca oturduğumda bakışlarını bana çevirmedi. Bu sırada elindeki bardağı tok bir ses çıkaracak şekilde masaya bırakmıştı. Daha sonra soru soran gözlerle bana bakınca yerimde rahatsızca kıpırdandım. Buz gibi bakışlarını üzerimde hissederken konuşmak zor olacaktı.

"Vera'ya karşı bir planım var." diye mırıldandım uzun bir sürenin sonunda. Alex aynı ciddiyetiyle bana bakıyordu.

"Fakat bana izin vermelisin." diye ekleyip bakışlarımı yatağına doğru çevirdim. Gözlerimi ondan kaçırmak rahat bir nefes alabilmemi sağlamıştı. Siyah yatak örtüsü öylesine düzgün serilmişti ki bir an için Alex'in hiçbir zaman burada uyumadığını düşündüm. Yatağın hemen yanında ufak bir komodin vardı. Komodinin üzerinde kırmızı ciltli ve eski olduğunu sararan yapraklarından anladığım oldukça kalın bir kitap göze çarpıyordu. Alex'in öldürmek dışında bir şeylerle meşgul olduğunu görmek tuhaftı. Giyimine olduğu gibi kültürüne de önem veren bir katil olmalıydı. Bir katilin olması gerektiğinden bile daha zeki olabilirdi, üzerindeki bilgece tavrı ise okuduğu kitaplara borçluydu anlaşılan.

Bakışlarımı yeniden ona doğru çevirdim. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Söylediklerimden çok bu saatte odasına gelip saçmaladığımı düşünüyor olmalıydı. Birkaç kez, dudaklarını konuşmak için araladıysada bir şey söylemedi. O konuşmadıkça ben de sessizliğimi koruyordum. Sonu gelmez bir kısır döngüye girmiştik. Bir süre sonra derin bir nefes alıp bakışlarımı ellerime çevirdim. Kalbimin atışları kulaklarımda yankılanıyordu.

"Kabul etmeyeceğim planın neymiş, doğrusu merak ettim." dedi Alex sonsuzluk gibi gelen bir sürenin sonunda. Bakışlarımı ellerimden çekmeden hafifçe gülümsedim. Tahmin ettiğim gibi ne diyeceğimi umursamıyordu. Benim dediğim hiçbir şeyi kabul etmemeye odaklanmış gibiydi. Onu ikna etmenin zor, hatta imkansız olduğunu biliyordum. Fakat denemeye kararlıydım. Anastasia'yı kurtarmama yardım etmişti ve ben bir şekilde borcumu ödemeliydim.

"Hayatını benimkine bağlayacağız. Anastasia olabileceğini söyledi." dedim çok normal bir şey söylüyormuş gibi. Bozulduğumu sesime yansıtmamaya çalışmıştım. Ancak karşımda zihin okumakta usta bir Alex varken ne kadar başarılı olduğum tartışmaya açıktı. Alex'in çatılan kaşları hafifçe yukarı kalktı ve yüzüne alaycı bir ifade yayıldı.

İçgüdüWhere stories live. Discover now