XLVIII.

41.1K 2.2K 588
                                    

Kaşlarımı çatarak Selim'e baktım. Onun ne işi vardı burada?

Gülümseyen yüzü beni iyice sinir ederken Semih'e döndüm.

"Bize izin verir misin?" Semih onaylar bir biçimde iki adım ilerledikten sonra bana bakınca gözlerimi devirdim.

"Ne işin var burada?" küçümseyerek Semih'e bakarken çenesini tuttum.

"Bana bak bana." Semih bize yaklaşarak elimi çenesinden tutup indirdi.

Semih sinirliydi. Aşırı reaksiyonlar veriyordu. Herzaman gülen yüzü, bu sefer ciddiydi.

"1 ay olmadı. Bulmuşsun birilerini İlsu hanım." gülerek ona baktığımda bu sefer de o kaşlarını çattı.

"Sanane, ilgilendirir mi?" sözüm net bir şekilde çıkarken geriye ilerledim.

Selim gözlerime bakarak sağ elini uzattı.

Bunu gören Semih'te aynı şeyi yaparken şaşırarak ellerine baktım.

"Ne yapıyorsunuz?" hâlâ şaşkınca onlara bakarken Selim konuşmaya başladı.

"Şuan ya benimle gelirsin..." gözlerini küçümser bir şekilde Semih'e kaydırırken kaşlarımı çattım.

"Ya da onunla gider birdaha yüzümü göremezsin." gülümseyerek ellerine baktım.

Selim'e dönerek ona yaklaşmaya başladım. Gülümsemeye başlamıştı bile. Güldüm.

"O eli tutacak bir İlsu yok artık."

* * * * * *

Eve gelir gelmez montumu asarak annemlerin yanına gittim. Her zaman ki gibi Göktuğ'la uğraşırlarken gözlerimi devirdim.

"Kızınız eve gelirken katil biriyle karşılaşmadı, kesip biçilip çöpe atılmadı, öldürülmedi. Ölmedim yani." annem hâlâ bana dönmezken babam bana dönerek kaşlarını çattı.

"Ne diyorsun öyle kızım sen?" babama bir şey demeyerek odama ilerledim.

Semih: Eve gittin mi?

İlsu: Evet en son merdivenlere kadar bırakmıştın. Eve geldim yani.

Semih: Şöspdkzkckzkc

Semih: Çok mutluyum lan.

İlsu: Neden?

Semih: Selim şerefsizine iyi laf koydun. İçimin yağları eridi.

İlsu:

Semih: İlsu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Semih: İlsu. Çok seviyorum lan seni.

Semih: Edebiyat yapma diyeceksin ama

Semih: Çok güzelsin. Gökyüzü kadar güzelsin. Deniz kadar safsın. Sen neden böylesin amk?

Semih: Utan lan bu kadar mükemmel olunur mu?

Semih: En çok koyanda ne biliyor musun?

Semih: Bizim gibi çirkinler, sizi hak etmeyecek.

Semih çevrimdışı olurken telefona gelen mesaja tekrar tekrar baktım.

'Bizim gibi çirkinler...'

Yatağa uzanarak tekrardan yazmaya başladım.

İlsu: Tekrar söylüyorum ve tekrar söylüyorum.

İlsu: İnsanları tipiyle yargılayacak kadar düşmedim, böyle bir insan olmadım hiçbir zaman.

İlsu: Bir insana aşık olacaksam eğer önce kalbine bakarım.

İlsu: O güzelse zaten iş bitmiştir.

İlsu: Ve

İlsu: Senin kalbin çok güzel.

Telefonumu kenara koyarak kafamı yastığa gömüp, ısırmaya başladım.

Sinirlenerek bir kere daha kafamı yastığa vurdum. Utanırken böyle şeyler yapmam normaldi. Ben hep böyle yapardım.

Sinirlenirken, gülerken, utanırken.

Hele ki eski zamanlarda ki bir olayım aklıma gelsin. Anında yaptığım saçmalık aklıma gelir, kafamı gömerdim.

Telefondan mesaj sesi gelirken hızla alarak çubuğu aşağı indirdim.

Semih: Seninde kalbin çok güzel, hemde fazlasıyla.

Küçük bir utanan emoji gözlerimde oluşurken gülümsedim.

Ben bu çocuğun yanında hep gülüyordum zaten.

Telefonuma tekrar mesaj gelirken hızla mesaja baktım.

Selim: Sen beni bugün rezil ettin :)

Selim: Sıra sende. Rezil edeceğim seni.

Bu neydi şimdi?

********************

Çok kızgınım.

O kadar şehit sizin gibiler yüzünden ölüyor ya.

Hepinizden nefret ediyorum.

İNSANLARI KINAYAN BİR İNSAN DEĞİLİM

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İNSANLARI KINAYAN BİR İNSAN DEĞİLİM. AMA SENİ KINIYORUM.

O şehitlere kurban ol sen. Ailelerinin gözyaşlarına bir bir kurban ol.

Allah sizin gibileri bu ülkeden ıslah etsin.

Diyecek söz bulamıyorum.

--İyi geceler Arkadaşlar--

ANONİM (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now