«19»

3.9K 258 90
                                    

Heyecandan titreyen ellerimle şifreyi birkaç denemeden sonra girdim. Ve galeriye tıkladım. "Siz beni salak mı sanıyorsunuz?"

Duyduğum sesle korkarak telefonu masaya bıraktım. Bakışlarım karşımda sinirle bakan Nan Hee'ye ve arkasında özür dileyen Jung Hwa'ya kaydı.

Sesimin titremesine engel olamayarak oyunculuk yeteneklerimi sergilemeye başladım. "J-Jung Hwa, deminden beri seni arıyorum. Burada olduğunu söylemişlerdi." Jung Hwa endişeyle kafasını kaşıdı.

"Buradaydık, sonra Soo Min çağırdı. Yani Nan Hee'yi." Nan Hee gözlerini devirdi. "Oyunculuk yeteneğiniz gerçekten berbat. Telefonumu neden karıştırıyorsun?"

"Şimdi, şey oldu...Şeyden dolayı..." Pes ederek telefonu ona uzattım. Neden karıştırdığımı çok iyi biliyordu. "Sadece gerçekten fotoğraf çektin mi söylesen olmaz mı?" Dudaklarını büzdü. "Öyle eğlenceli olmaz."

"Yok, değil mi?" diye üsteledim. Olsaydı gösterirdi. "Kendi içinizde çelişmenizi izlemek çok eğlenceli, Jonginnie'nin ve senin. Fotoğrafı çekmediğimi düşünüyorsunuz ama hala beni engellemeye çalışıyorsunuz."

"Ona Jonginnie deme," dedim sakinliğimi koruyarak. Onunla kavga etmek artık yormaya başlamıştı. "Sevgilime nasıl hitap edeceğimi sana mı sormam gerekiyordu?" Bakışları arkamda bir yere kayınca güldü. "Ah, yoksa küçük Jongin'imizle tekrar sevgili mi oldunuz?"

Nereye baktığı için arkama dönecektim ki omuzumun üstünden konuşan Jongin sorularımın yanıtı oldu. "Ben de bunu merak ediyorum." Kafasını bana doğru çevirince aramızdaki mesafe oldukça azaldı. "Tekrar sevgili mi olduk?"

Cevap vermemi beklemeden gülümsedi ve yan tarafıma geçerek nefes alışverişimin düzelmesini sağladı. Sevdiğiniz adamın aniden arkanızda olduğunu fark etmeniz kalp krizi geçirmek için oldukça iyi bir sebepti, nefes bile alamıyordunuz.

"Bu sorunun cevabını sonra alırım," diyerek Nan Hee'ye biraz yaklaştı. "Telefonunu ver." Nan Hee korumak istermiş gibi telefonunu iki avucu arasına aldı. "O nedenmiş?"

Jongin tek eli cebinde oldukça rahat bir tavırla konuştu. "Ben kıskanç bir sevgiliyim. Mesajlarını, galerini falan kontrol etmem gerekiyor yani." Jongin'in bu kadar baskıcı bir sevgili olmadığını bildiğimden gülümsedim. Telefonu almak için her şeyi deniyordu.

"Biz gerçek sevgili bile değiliz," diye kısık sesle bağırdı Nan Hee. Biraz şaşırmış görünüyordu. "Az önce bana 'Jonginnie' derken sevgili olduğumuzu söylemiştin. Duygularımla mı oynuyorsun yoksa Nan Hee? Ayrılsam mı senden?"

Yüzündeki korkuya rağmen alayla güldü. "Benden ayrılırsan şirketin seni kovabilir. Onların istediği şeyi yapmalısın." Bir kez daha oldukça rahat bir cevapla karşılaştı. "Beni kovamazlar, onlara çok para kazandırıyorum."

"O halde ceza almanı sağlarım!" Bu kız asla pes etmiyordu. "Ben de senin ceza almanı sağlarım o zaman. O fotoğrafı medyaya gizlice sızdırırsan çekenin sen olduğunu ve beni tehdit ettiğini söylerim. Benden daha ağır bir ceza alırsın."

Gülümsememe engel olamadım, Jongin çok zekiydi. Nan Hee sinirle ofladı. "Ben gidiyorum!" Ve hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaştı.

Jung Hwa ve az önce yanımıza gelen Soo Min'in hayranlıkla Jongin'e baktığını fark ettim, benim de farkım olmadığına emindim. Nan Hee'yi korkutmak için uğraşmamıştı bile. "Nasıl bu kadar havalı olabiliyor?" diye mırıldanan Jung Hwa'ya Jongin dayanamayarak kahkaha attı.

"Havalıydım, değil mi?" Ardından bana döndü. "Gördün mü? Havalıydım." Dün ona 'Havalı değildin' dememin intikamıydı bu. "Bu sefer gerçekten havalıydın."

Stajyer Kampı || KaiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt