Davetçi Part 1

14.9K 764 142
                                    

Bu, bir davetçinin hikayesi. O gözlerini hayata bir yetimhanede açtı. Anne-Babasını hiç tanımadan ve bilmeden. Özlem ve hasret dolu minicik bir kalp ve vaktinin çoğunu geçirmiş olduğu yatakhanenin penceresinden dışarıda ki yetimhane kapısına bakıp birgün onu almaya geleceğini umduğu ailesini görebilmeyi ümit eden hüzünlü gözler. Hakkında bilinen tek şey ise soğuk bir kış akşamı, kirli ve kana bulanmış kefene benzeyen ince bir örtüye sarılı, donmuş ve titreyen iki küçük el, bir yetimhanenin önüne küçük bir sepet içinde terkedilmiş ağlayan minik bir bebek olmasıydı. Yapılan hiçbir arama sonuç vermemiş, kim olduğu anlaşılamamış ve ailesi bulunamamıştı. Böylece o, yetimhanede devlet koruması altına alındı. Daha çocukluğundan beri yalnızlığı tercih eden, sürekli düşünceli ve kendi haline bir çocuktu. Bahçede oynayan arkadaşlarına katılmak yerine, bir köşeden izlemeyi tercih ederdi. Kalabalıklara karışmayı sevmez, yüksek sesle konuşmazdı. Kahkaha attığını duyan olmadıysa da tebessüm ettiği çokça şahit olunuyordu. Bunun yanında o, oldukça zeki, uslu ve herkese karşı saygılı 10 yaşlarında bir çocuktu artık. Herkes tarafından sevilmesine karşın karakterinden yansıyan karamsar halleri ve sorulara verdiği hayret edici ve bazende insanın kanını dondurup ürküten cevapları, yetimhane çalışanları tarafından ona Erdem adı verilmesine neden olmuştu. Fakat Erdem ile ilgili bazı rivayetler, neden onun hiç kendi yaşıtı bir arkadaşı olmadığını ve sevilen bir çocuk olmasına karşın yetimhane arkadaşları ve hatta çalışanları tarafından neden yalnız olduğunu açıklıyordu. Evet bir çocuktu ancak kimse onu daha önce oyun parkında oynarken görmemişti. Bazı geceler dışında! Doğrusu diğer çocuklarda ondan uzak durmanın daha iyi olacağı kanısında idiler. Geceleri sürekli sayıkladığını, uyanık olduğunda ve herkesin uykuya daldığı zamanlarda kalkarak yetimhane koridorlarında yürüdüğü, fısıldayarak konuştuğu, koşuşarak adeta biriyle oyun oynadığı ve geceleri bahçede ki boş salıncağı salladığını görürlerdi. İstisnasız herkes, en az bir defa onu kendi kendine sohbet ederken görmüştü. Yetimhanede danışmanlık görevi yapan Psikolog Emel Hanım bu içe dönük olan ruh hali ve anlam veremedikleri davranışlarını Erdem'in anne karnında geçirmiş olabileceği tramvalara bağlıyor, onu sosyal hayata hazırlamak için çaba gösteriyor ancak hiçbir sonuç alamıyordu. Erdem'de anlaşılması güç olduğunu düşündüğü bir hayal dünyası vardı. Doktor Emel Hanıma göre, Erdem'in hayal dünyasında yaşayan arkadaşı hakkında sorduğu sorulara vermiş olduğu cevaplar, derinlerde barınan bir probleme işaret etmekteydi. Diğer yandan, yetimhanedeki arkadaşlarının aksine onun hayallerinde bir aile tarafından evlat edinilmek değil, Anne ve Babasının onu oradan alacakları gün vardı. Ne zaman evlat edinmek isteyen ve bunun için çocukların arasına karışan birilerini görse, kendisini aramadıklarını farkedince kaçarak saklanır ve eğer onlarla giderse ailesinin geldiğinde onu orada bulamayacağından korkardı. Şüphesiz Erdem sadece Psikolog Emel hanım için değil, onu tanıyan herkes için tam bir sır küpüydü.

Erdem, sıklıkla kendine bazı sorular sorar ancak yetimhanede bu sorularına cevap verebilecek kimsenin olmadığını düşündüğü içinde orayı sevmezdi. O büyüdükçe, Anne ve Babasının geleceği umudu küçülüyor fakat dışarıda onu bekleyen bir hayatın olduğunu daha iyi anlayan Erdem, sabırla, büyüyerek oradan ayrılıp özgür bir birey olacağı günü iple çekiyordu. Liseye başladığında servis ile okula gidip geliyor ancak alışkın olunmayan bu karakteri arkadaşları tarafından ona ucube gibi davranılmasına neden oluyordu. Varlığı ile yokluğu arasında çokta bir fark bulunmuyor ve yapılan aktiviteler onu sıktığı için mümkün olduğunca uzak duruyordu. Yalnızken yapılabilecek en iyi şey kitap okumak olduğunu düşünen Erdem'in ders notları ise ortalamanın üzerindeydi. Öğretmenleri ise sevilmeme nedeninin diğer arkadaşları tarafından kıskanıldığını düşünmesine bağlıyorlardı. Ancak maruz kaldığı bu kötü muamelelerden yorulan Erdem liseyi dışarıdan okumaya başlayarak kendisini rahatsız eden bu ortamdan uzaklaştı. Böylece seneler akıp geçmiş ve nihayet Erdem onsekiz yaşına basmıştı. Reşit olmasıyla birlikte ise yetimhane personeli için sürpriz sayılacak bir karar vererek yetimhaneden ayrılacağını söyledi. Ona her ne kadar gitmek zorunda olmadığını, tahsiline devam etmesi şartıyla istediği kadar orada kalmasının sağlanabileceğini söyleselerde kararı kesindi. Psikolog Emel hanım onun için çok endişeleniyordu fakat kalması için sarfettiği tüm çabaları neticesiz kalmıştı. Birlikte yetimhane müdürünün odasına giderek çıkış işlemlerinin yapılması talebinde bulundu. Bu işlemler akşama kadar sürmüş ve Emel hanım ise o gününü hep Erdem'e ayırmıştı. Ona bir çok tavsiye ve öğütlerde bulunuyor, karşılaşabileceği ve başetmesi gereken konular hakkında onu uyararak dikkatli olmasını tembih ediyordu. Birlikte akşam yemeğini yedikten sonra ona yetimhanenin bahçesine kadar eşlik etti. Bahçede elini Erdem'in yanağına koydu ve "Ne zaman ihtiyacın olursa buraya gelip beni görebilirsin" dedikten sonra üzüntülü gözlerle ona baktı ve vedalaştılar. Erdem kendisine ait kimlik kartını ilkkez yetimhanenin kapısından dönmemek üzere çıkarken gördü. Ad: Erdem Soyad: DAVETÇİ. Soy adı, uykuda olduğu geceler sıklıklı sayıkladığı kelimelerden biri olduğu için tercih edilmiş ve nüfusa bu şekilde kaydedilmişti. Fakat almaya gelen bir ailesi olmadığına göre çokta önemli olmadığını düşünerek nedenini sorgulamadı.

DAVETÇİWhere stories live. Discover now