Kesit

7K 603 49
                                    

Şimdi bu kesit nerden çıktı diyeceksiniz, henüz duyuru yazdım çünkü.
Durum şu ki, fazla zorlandığım dönemde sadece bu kadar yazabilmiştim ve devamını getiremedim. Burada beklemesi içime sinmedi. En azından tadımlık paylaşıyorum.

...

Sırtı göğsüne dokunduğu an taş yutmuş gibi uyanıyor ve dikiliyordu. Ona temas etmek ruhunu kirletecekmiş gibi, bir vebalıyla yolculuk ediyormuş gibi sımsıkı oturuyordu. Duruşu ve asaletli omuzları gören herkesi korkuturdu. Ama Ejder sadece içinde bir kıpırtı hissediyordu. Bu güzel kıza yeniden dokunmak ona kime ait olduğunu hatırlatmak istiyordu.

"Boynun yakında bedeninden ayrılacak." diye takıldı kıza. "Böyle yolculuk boyunca dik durmaya devam edersen."

Kız sinirli bir soluk bıraktı. O küçük ama işlevsel çenesini nasıl kapalı tutuyordu? Normalde şimdiye Ejder'i bilmediği annesinden doğduğuna pişman etmesi gerekirdi. 

Öne doğru eğildi genç adam. Menekşeleri kıskandıran kokusunu ciğerlerine solurken, bununu örtüsüne değdirdi. Aniden fikrine yatan düşünceyle, "Bence ilerde konaklamalıyız." dedi.

Dilruba kafasını kaldırarak bir şahinin ilgisiyle önünde ki yolu gözledi. Belli ki boşluktan başka bir şey olmayan ağaçlı arazide nerede konaklıyacaklarını düşünüyordu.

"Bildiğim yerler buralar Türkmen kızı. Gençliğimin çoğu bu ormanlarda geçti." diye bilgilendirdi kızı.

Kız duraksadı. Sonra bir iç çekişin ardından kendine teslim oluyormuş gibi mırıldandı.

"Gençliğinde neden bu kadar gezdin? Hani o adayı bulduktan sonra diyorum..."

Ejder omuz silkti. Bu çok basitmiş gibi," Kendimi ve kardeşlerimi her zaman doyuramazdım." diye kendini savundu. "Bazen keyfim keşif isterdi, bazen bir av, bazen de yeni kumaşlar ve daha kullanışlı kaplar... Agah sık sık dırdır eder. İlerde onu daha iyi tanırsın. Boş durmak kafasındakileri doldurup taşırıyor."

"Onu daha iyi tanımayacağım." diye homurdandı aniden aksi ruh haline bürünen güzellik.

"Tanıyacaksın." diye sırıttı Ejder. "Hepsinin yengesi ve Ejder'in eşi olarak onların üzerinde söz hakkına sahip olacaksın."

Kız hakarete uğramış gibi o güzel menekşe rengi gözlerini büyütecek Ejder'e baktı. "Ya istemiyorsam?"

Ejder uzun uzun, hatta haddinden fazla uzun baktı ona. İçinde, derinlerde bir şey kırılgan yanını dile getirmiş olmalıydı ki sordu; "İstemiyor musun?"

Kızın gözlerinde kısacık bir acı geçer gibi oldu. Canı neden yanıyordu? Ejder'in sorusu ona nasıl bir etki bırakıyordu? Genç adam sorulardan usanmıştı. Karar vermişti. Açık olacak ve kızın da kendine açık olmasını umacaktı. Bu yolculuk son bulduğunda, kendi topraklarında, kendi kadınıyla bir hayat sürecekti.

Hiç inanmamıştı. Evleneceğine, aile kuracağına veyahut birine gerçek anlamda bağlanacağına... Hatta bu fikir onu korkuturdu. Kaybedeceğini bile bile nasıl sevebilirdi?

Ama işte kucağındaydı sevgisi. Ellerinin arasındaydı güzel beli. Belki biraz soğuk, belki biraz gururlu ama tamamen onundu... Bu yolun sonunda da, onu mümkün olduğu kadar kendine bağlamayı umuyordu. Bunu da asla dalga geçerek veyahut üstü kapalı konuşarak yapamazdı.

Kız gözlerini kaçırınca çenesini tuttu ve kendine bakmasını sağladı. "Dilediğin zaman sorumu cevaplayabilirsin ama ben, beni istemeni isterdim Dilruba."

Kızın kirpikleri gözbebeğini gölgeledi. Ne düşündüğünü bilmek imkansızdı. Ama Ejder asla vazgeçmeyecekti.

Konaklama yerine geldiklerinde atından atladı. Garip bir uysallıkla kollarını uzatan karısına şaşkınlıkla karışık bir heyecanla baktı. Bu da bir başlangıç, diye düşündü. Belki de bu gece ay gökyüzünü terk etmeden onu kollarına kendi isteğiyle alabilirdi.
...

***

Bebeğinin zarar görmemesi için uzanmıştı aslında bu adama. Bu koca attan atlamak zararlı olabilirdi. Ama adamın gözlerine ki o çocuksu heyecan ve kollarını kavradığında verdiği güven duygusu, genç kızı sersemletti. Saldırgan ya da buyurgan olmaktan çok, ona hizmet eden bir erkek gibi davranıyordu. Rahatını gözetiyor, sürekli ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyordu. 

YAĞMACI; Ejder BeyazıWo Geschichten leben. Entdecke jetzt