14. Bölüm

14.1K 718 21
                                    

Melis Orbay Taşçı

"Boynum tutuldu ya!" diye söylenen yeni kocamı umursamadan mutfağa gittim. Çayları nereye koymuştum ben ya? Hah, buldum!

"Ben sana misafir odasında yat demiştim. Yanımda yatamayacağını düşünmek bu kadar zor olmaması gerek." Dedim yüksek sesle. Mutfağa gelip dolaptan yumurtaları çıkardı.

"Yumurta ister misin?" diye sordu. Gözümün önünde yumurtalar oynaştı. Ah, kokusunu şimdiden duyuyordum. Çok istiyordum. Gökmen usulca güldü. "Anlaşılan kızımızın canı yumurta çekmiş." Dedi. Kızımız? Kız mı istiyordu?

"Kız mı istiyorsun?" diye sordum. Bana dönüp gülümsedi. Bu kadar güzel gülümsemek yasaklanmalıydı. Hele de hamilelerin yanında! İradeli ol, Melis!

"Önemli olan sağlıklı olması tabi ama ben kız istiyorum doğrusu." Masayı hazırlamaya devam ederken sordum.

"Neden?" Farkında olmadan güzel bir iş birliği yapmıştık. Kız istiyormuş ama ne yazıkki oğlum olacak Gökmen Orbay.

"Kızlar babalarına daha bağlı olurmuş. Hem annesine benzeyen bir kız hiç fena olmaz." Dedi. Yalakalığı bırak diye bağırasım geldi o an.

"O zaman kızın da sana yüz vermez Gökmen Bey." Güldü. Kendinize çok güveniyorsunuz bay ukala! Oğlum biraz büyüsün dövüş sporlarına yazdırıp antreman olarak seni dövdürmezsem...

"Kızlar baba aşığıdırlar." Alayla güldüm.

"O zaman çok beklersin Gökmen Orbay. Erkek olacak." Dedim. Bir anda kesilen çırpma sesi hayra alamet olamazdı. Daha ne yapabilecekti ki? Hayatımı cehenneme çevirmişti zaten.

"Anlamadım." Sesi öfkeden çatlamıştı. Gerçek yüzünü göstermene sevindim. Sahtelikten hiç hoşlanmam.

"Erkek olacak." Dedim ve dilimlenmiş tam yağlı peyniri ağzıma attım.

"Bensiz mi baktırdın cinsiyetine?" diye bağırdığında irkildim. Onu öfkeli halini görmüştüm. Şok olmuş halini de görmüştüm. Ama gözü dönmüş halini şimdi görüyordum. "Ben burada neyim Melis?" Ve o benim sinirli halimi ilk defa görecekti.

"Bostan korkuluğu olabilir." Öfkeyle üstüme yürüdü. Ne yapacaksın canım? Dövecek misin? O kadar adamlıktan yoksun musun?

"Benimle düzgün konuş!" Kollarımı göğsümde bağlayıp alayla ona baktım.

"Yoksa?"

"Ben senin kocanım Melis Orbay! Daha ilk günlerden üstünlüğümü kurdurtma bana!" Güldüm.

"Sen nasıl bir gerizekalısın acaba?" Birbirine bağladığım kollarımı çözdüm. Onu göğsünden ittirdim. Birkaç adım uzaklaştı. "Sen beni o yatakta tek başıma bıraktığın gün tüm o vasıflarını terk ettin. Sana evet dememin tek sebebi lanet olası toplum görüleri! Senin onu yüzünü görebilecek olmanın sebebi sadece zorunda olduğumdan. Çocuğumu düşündüğümden. Annesini önemsemediğin bebeğin kendisini mi önemseyeceksin? Aptal bir hikayede yaşamıyoruz biz. Ya da bir filmde oynamıyoruz. Sen bizi o gece kazandın ve o gece kaybettin. Onun hakkında hiçbir şey hak etmiyorsun."

"Buna sen karar veremezsin!"

"Veririm! Sen yokken gözyaşları içinde onunla ben konuştum. Sahip olduğum tek varlık o! Ona veremeyeceğin sevgi oldukça yaklaşmana izin vermem. Ben onun annesiyim!"

Öfkeyle soludu. Gözleri açık maviden laciverte dönüşmüştü. Belki biraz korkmaya başlamış olabilirdim. Çok az. Çok çok az.

"Sana tecavüz etmişim muamelesi yapma!" diye kükredi. "Bana devam et diyen sendin. Sana hiçbir vaatte bulunmadım. Masum ayaklarını oynama. Beni eve alan da sendin, devam et diyen de. Nasıl biri olduğumu biliyordun. Neden benimle seviştin?"

İKİ YABANCI |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now