DEJAVU

2.9K 80 0
                                    

Evet dejavu. Yaşadığın şeyleri sanki daha önce yaşamışsın hissi. Teyzemi de kaybetmek. Ben bunu annemi kaybederken de yaşadım. Sanki dünyada beni yaşatan bir şarkı vardı. Huzurlu ve mutlu bir şarkı. Ruhuma dokunan bir şey. İşte ben şimdi bu şarkının birkaç notasını kaybetmiştim. Ve şarkının tüm güzelliği kaçmıştı. Hayatımın artık notaları bozuk bir şarkıdan farkı yoktu. Tutunabileceğim bir şey.. Saplandığım acıdan beni kurtarabilecek bir el arıyorum. İnat eder gibi, tutunmak ve sıyrılmak istiyorum. Aslında ben inançlı biriyim. Günahın ve sevabın ne demek olduğunu biliyorum. İçki yok, sevişmek yok, dedikodu, yalan yok. İsyan? İsyan var. Allah'ım üzgünüm. Bu yaşadıklarımı " vardır bi hayır" diyerek geçiştiremeyecek kadar isyan ediyorum. Boktan bir hayatım olduğu için üzgünüm. Annemi ve teyzemi kaybettiğim için üzgünüm. Babamın beni koruyarak, kollayarak başımda duramadığı için üzgünüm. Şuan bu yokluğun beni bu hale getirdiği için üzgünüm! Affet. Bana bunları yaşatan da sensin, beni kurtaracak olan da. Beni kurtaracak mısın? Beni koyduğun şu acı çukurundan çekip çıkarabilecek misin? Sana her zamandan çok ihtiyacım var. Ne olur, bana nefes ver. Güç, sabır.. İhtiyacım olan tek şeyler. Ne para ne mülk. Bana vereceğin birazcık huzura muhtacım..

Gözlerimi belirli belirsiz bir şekilde açtığımda, teyzem karşımda annemin gözleriyle bana bakıyordu.

- " Teyze? Teyze seni kaybettim sandım. Beni sakın bırakma. Sakın. Beni tek bi başıma bırakma teyze. İzin verme buna. Nolursun. O toprağa sen de girme."

- " Nur, kızım. Neden yanında olmadığımı düşünüyosun? Biz seni yalnız bırakmayacağız."

Kafamda şimşekler çaktı. Teyzem yoktu. Yapayalnızdım. Kafayı yiyorum galiba? Hayal mi, gerçek mi? Teyzem yanımda mıydı gerçekten?

"Allah kahretsin! Öldürün beni! Kurtarın şu acıdan! Nefes alamıyorum.. Nefes alamıyorum!"

Odaya koşturmacalar, iğneler, sakinleştiriciler.. Duygusuz bir insanı daha ne kadar yorabilirsin ki sen dünya! Savaş açmıyorum sana, tek istediğim yer kaplayabileceğim kadar toprak. Beni çürütsün ve yok etsin, nolur..

Saatler geçti, dakikalar, saniyeler. Açmıyorum gözlerimi. Açmıyorum. Acımak, sızlamak istemiyorum. Bırakın beni, ben artık bir kurban bile değilim. Ben artık acıdan başka bir şey değilim..

Ne bir duygum var, ne tek kelimem. Ne bir insanlığım kaldı, ne kadınlığım, ne kızlığım, ne cinsiyetim. Ne mutluluğum kaldı, ne üzüntüm. Ben hepsini sanki yitirdim. Ölüp gidenlere ağlayıp sakinleşebilecek, daha sonra da üzülüp, unutabilecek kadar güçlü değilim. Yapamıyorum.

Öylece çıktım bu odadan. Her odadan çıkışlarım, farklı acılara kapı açmama benziyordu. Ben bu odadan yine çıkıyordum, teyzemi toprağa vermek için.

Kimimiz kalmıştı ki! Kimimiz vardı, acımızdan başka? Gözlerinde annemin acısından kalma kurutamadığı yaşlarla toprağa girecekti. Olan tek şey, acıydı. Yanımızda kim vardı? Acı. Mutsuzluk. Yorgunluk. Dayanılmazlık vardı. Bizim kimsemiz yoktu ki. Bunlardan başka.

Açılmış bir mezar, beyaz bir kefen. Mezar başında imam, tanımadığım bikaç adam, teyzemi toprağa gömdüler. Kefenden sallanan, belli olan kafası, kendini bırakmış gibi sallanıyordu. Öylece yerleştirdiler. Tahtalar üzerini kapattı, toprak bedenini örttü. Teyzemi toprağa verdim. Annemin yanına. Önümde iki mezar taşı. Kalbimin tümü. Yığıldım yere. Sadece sessizce ağlayarak çöktüm.

- " Kalk kızım, Allah sabır versin. Onlar senin refakatçin olacaklar cennet için, başın sağolsun."

Yürüdüm, yürüdüm. Kilometrelerce yürüdüm. Geçmediğim ara sokaklardan geçtim, görmediğim evlerin önünden. Saatlerce sadece yürüdüm. Sadece düşünmeden, ağlamadan, hissetmeden yürüdüm. Yüzüm, vücudum, kıyafetlerim sırılsıklam olana kadar yürüdüm. Güneş rengini çekene kadar.. Sahil kenarına, bir banka oturdum. Nerdeyim bilmiyorum bile. Umrumda mı?

Nereye gidebilirim ki? Peki bu umrumda mı? Ayaklarımın beni nereye götüreceği varsa götürsün artık.

Hava kararmaya başladı, kalktım. Koşmaya başladım, hızlı adımlarla yürüdüm, dinlenince tekrar koştum, tekrar, durmadan. Damağım ve dilim birbirine yapıştı, aldırmadan koştum. Nefesim mi kesilecek? Kesilsin!

Mezarlığa geri döndüm. Korkmuyorum artık. Karanlık ta ürkütmüyo beni, mezarlar da. Annemin ve teyzemin tam ortasına uzandım. İşte bu kadar basit. En ufak bir ses yoktu. Çıt bile. Sadece kendi nefes seslerim, solumda teyzemin taze kapanmış mezarı, sağımda annemin kurumuş toprağı. Öylece yattım. Ağlıyorum! Hem de hıçkırarak. İçimde susturmaya çalıştıkları ne varsa akıttım. Hıçkırarak ağladım. Tükenene kadar. Yorgunluktan gözlerimi bile açamıyordum, kalbim? Kalbim yorulmak bilmiyodu ki. Gözlerim? Ağlamaktan sıkılmıyordu. Keşke tükense, bitse bu acı. Bitse tüm kanamalarım. Bitse benim imtihanlarım, dursa şu kalbim. Al canımı Rabbim! Al..

SUS VE ÖP!Where stories live. Discover now