9.İSTİHBARAT SAĞLAM

23.3K 1.7K 2.2K
                                    

Fizik kurallarına göre füzyon iki atomun birleşip büyük bir enerji açığa çıkarmasıdır kısaca. Peki fizik kuralları iki anlaşılmaz adamın çarpışmasını nasıl açıklıyor? Biz bulamadık açıkçası. İsviçreli bilim adamlarına sesleniyoruz;eğer bunun açıklamasını bulamazsanız bilim gelişti demeyin bize.

Biz niye bunu anlatıyoruz? Çünkü bu iki adamın çarpışması Ahmet Hoca'nın odasından çıkar çıkmaz başlamıştı. Odadan çıkan ilk kişi Alp olurken yavaş yavaş ilerlemişti. Alp,Emre kapıyı kapattıktan sonra kendisine yaklaşan gencin önüne aniden ayaklarını uzattı. Emre sinirli olduğundan dolayı hiçbir şeyi görmediğinden önündeki ayağı da fark etmemişti. Zaten 2 haftalık yaralarından dolayı düşmüş olan direncine dikkatsizliği de eklenince yüzüstü yere kapaklandı.

Kaburgalarından hayali kırılma sesleri yükselirken nefesi kesildi. Yüzünü dayanamadığı acının etkisiyle yere yaslarken vücudundaki tüm yaralar varlıklarını hatırlatmak ister gibi sızladı. Bu da yetmezmiş gibi böbreğinin olduğu bölgeyi hedefleyen tekme amacına ulaşırken bulunduğu yerde kıvrandı.

"Şerefsiz,senin yüzünden düştüğümüz durumlara bak!"

Durumunu da düşüşünü de sikerlerdi! Şu an acıdan öleceğini bile bilse yerden bitmeye haddini bildirirdi. Hemen elinin yanında bulunan ayağı bileklerinden tutup sahibinin dengesini kaybetmesini sağladı. Yanına düşen bedeni,daha Alp ne olduğunu anlayamadan altına aldı.

Bu basit hareketle bile her yanı sızım sızım sızlarken derince nefes almaya çalıştı. Ama aldığı nefes bile ağrılarını beşe katlarken iki yanına bacaklarını dayayıp boynunu kolunun altında sıkıştırdığı bedenin üzerinde kısa bir süre bekledi. Altındaki adam da şaşkın olduğundan dinlenmeye zamanı oldu neyse ki. Yoksa ufacık bir hareketle tekrar yere yığılması işten bile değildi.

Kendine geldiğini hissederken gövdesine dayadığı başını kaldırıp kapalı gözlerini açtı. Şaşkınlıktan göz bebekleri büyümüş,ağzı hafif açık kalmış adamla gözgöze gelince kaşlarını çattı. Tipsiz,yakından daha tipsiz görünüyordu.

"Benim yüzümden mi yoksa senin aptal reislik gururun yüzünden mi bu haldeyiz?"

Tane tane konuşması tamamen acıdandı ama Alp bunu anlamamıştı. Çünkü sanki az önce yerde kıvranan kendisi değilmiş gibi bir ifadeye sahipti Emre. Yıkılmaz duvarları olan bu adam fazla dirayetliydi.

"Aptallığı sana monte ederim oğlum,kalk üstümden!"

Serbest haldeki ellerini Emre'nin gövdesini itmek için kullanırken boynuna dayanmış kol baskısını artırdı. Nefesi soluk borusunda tıkanırken elleri üstündeki bedeni serbest bırakıp kaslı kola dolandı. Güçsüz düşmüş hali bile çoğu kişiden daha güçlüydü Emre'nin. Ve ne yazık ki Alp de bunu ilk elden öğrenmiş bulunuyordu.

"Bak yerden bitme! Zaten canım burnumda,birilerine sarmak için bahane arıyorum. Bana o bahaneyi verme,sikerim."

Yüzü kızaran beden söylenenleri zorlukla algılarken gücünü toplamaya çalıştı. Hem elinden geleni yaptığından hem de Emre daha fazla efor sarf edemediğinden kolu da bedeniyle birlikte üstünden uzaklaştırabildi. Emre geriye doğru kıç üstü düşerken Alp güçlükle doğrulup sağ elini boğazına sardı. Çok fazla nefessiz kalmadığından eski haline çabuk dönerken yakıcı bakışlarını hemen dibindeki adama dikti.

Uzun genç yerde bağdaş kurmuşken Alp ayaklarını uzatmış bir şekilde yerde kalmıştı. Delici bakışlar birbirini yakarken ikisi de nefretlerini gözleriyle anlatmaya çalıştılar. Nefretini görmezden gelip konuşan Emre oldu. Zaten onun nefreti tamamen Alp'in nefretinden kaynaklıydı. Yoksa şahsi bir meselesi yoktu cüce adamla.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now