21.DAVASI BÜYÜK OLANIN SEVDASI

30.5K 1.9K 3.1K
                                    

Yeminler edersiniz,yeminler bozarsınız, sözler verirsiniz, sözünüzden cayarsınız, birinin sevdasıyla kavrulursunuz, birilerini aşkınızdan kül edersiniz, ümit edersiniz, umutsuzluk kuyusunda en dibi tattırırsınız... Hayat kısaca buydu,çelişkiler yumağı.

Emre de şu an kendisiyle çelişmesinin bir kanıtı olarak dersin hocasının ardından sınıftan çıkıyordu. Tüm yeminlerine rağmen, Alp'i unutmadan dönmem dediği halde annesiyle yaptığı konuşmadan sonra durup kendini sorgulamıştı. Annesinin dediği gibi Emre hiçbir zaman pes etmezdi. Şimdi niye bir adamı severken ondan vazgeçecekti ki? Hem de mantıklı bir sebebi yokken. Tamam,Alp'e karşı asla ama asla sevgisini belli etmeyecekti ama kendisi de sevdasından vazgeçmeyecekti. Böylece artık okula dönme kararı almıştı ve dün yola çıkmıştı.Dün gece buraya geldiği halde sabahına da derse girmişti. Eehhh inek olmak bunu gerektirirdi.

Öğle arasına kadar hiç sınıftan çıkmadığı için kimseyi görmemişti. Sezer'in dediğine göre Yavuz kendisini sormuştu. Zaten kumral gencin nasıl merak ettiğini telefonunda mesaj olarak bildirilen 200 küsür aramadan anlamıştı. Onun, bu kadar endişeleneceğini bilse haber verirdi. Neyse iş işten geçmişti,ilk fırsatta özür dilerdi.

Yavuz'un merakı ne kadar değerli hissettirdiyse Alp'in bir kez bile aramamış olması o denli yalnız hissettirmişti. İnsan istediği kişiden değer görmedikten sonra tüm dünya tarafından sevilse bile boş geliyordu.

Alp'in kendisini umursamadığını biliyordu ama buna şahit olmak Emre'nin canını acıtmaya yetmişti. Yine de kendinden taviz vermemeye kararlıydı. Madem Alp onu umursamıyordu,o da Alp'i görmezden gelebilirdi.

Dalgın dalgın yürürken önüne çıkan engelle duraksadı. Kafasını yerden kaldırıp şefkatli bir gülümsemeyle karşılaşınca kendi yüzünde de buruk bir tebessüm oluştu.

"Gardaşım,nerelerdeydin yaa? Özlettin kendini."

Yavuz'un içten sesi ve bir kardeş gibi Emre'yi kucaklaması genç adamın boğazının düğüm düğüm olmasına neden olurken kollarını sardığı omuza kafasını gömdü. Bu hayatta kardeşini seçme şansı olsaydı seçeceği 3 isim olurdu. Arslan, Sezer ve Yavuz. Son zamanlarda en çok da Yavuz. İyi ki vardı,iyi ki...

"Memleketteydim Yavuz,kusura bakma kardeşim sana haber veremedim," kucaklaşmayı sonlandırıp yüzüne bakmıştı. Bal rengi gözlerde şefkatin bin bir tonunu görürken bir daha sarılmamak için zor tuttu kendini.

"Estağfurullah kardeşim,iyice dinlendiysen bize yeter."

Emre başını ağır ağır sallarken dinlenmenin kıyısından bile geçmediğini düşündü. Aklı doluyken bedeni dinlenmiş olmuyordu maalesef.

"Çok iyi geldi ciğerim. Zaten Diyarbekir'in derman olmayacağı tek bir dert yoktur bu dünyada."

Yüzüne maskesini takıp hınzırca gülümserken Yavuz'un gözlerindeki tereddüt inanmak istediği halde inanamadığının kanıtıydı. Ama Emre kararlıydı. Her zamanki Emre olacak,tavizsiz devam edecekti yoluna. Sonunda Alp ister yanında olurdu,ister hayatının dışında.

"Ee sen neler yaptın ben yokken?"

Yavuz,kolunu Emre'nin omzuna atıp çıkışa yönlendirdi genç adamı. Muhtemelen Batak'a gideceklerdi ve orda göreceği kişi şimdiden elinin ayağının birbirine dolanmasına neden olmuştu.

"Biliyorsun bu haftasonu etkinliğimiz var. Bizim için çok önemli. O yüzden senin yokluğunda sadece onunla ilgilendik. Anlayacağın pek bir aksiyon yok bende de."

Emre usul usul başını sallarken Yavuz da kolunu çekmişti omzundan. İkisi de konuşmak istiyor ancak kelimeler boğazlarına diziliyordu. Emre konuşursa Alp'i soracak olmaktan korkuyordu,Yavuz ise öyle bir durumda reisinin umursamazlığını bu yaralı adama nasıl anlatacağını bilemiyordu.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin