5. Bölüm: Dünyanın En Şanssız İnsanı

3.8K 270 33
                                    

"Üstünü neden değiştirmedin?" diye sordu bana bakmadan. Onu dükkandan çeke çeke çıkardığımdan beri yüzüme bakmıyordu. Sadece konuşuyordu. Bir an o anı tekrar hatırladım. Tetsu dayanamamış ve adama bir yumruk sallamıştı. Mutsuz olduğum söylenemezdi ama çok da mutlu değildim.

"Hızlı gidip gelirim diye düşündüm." dedim yalan söyleyerek. Aslında üstümü değiştirmeye üşenmiştim.

"Yalan söylüyorsun." Durdum. Benim durduğumu görünce o da durdu ve ilk defa bana baktı. 

"Beni nasıl bu kadar iyi tanıyorsun?" Ben onu üç-dört yıl boyunca nereye gitse izlemiş, asla dibinden ayrılmamıştım. Oysa sadece bir gündür benimleydi ve beni tamamen çözmüştü. Söylediğim şeylerden hangilerinin yalan, hangilerinin doğru olduğunu anlıyor, yapacağım hareketleri kestirebiliyordu. Ona sormaya korkuyordum ama başıma bela açacağımı bildiği için benimle geldiğine bahse girebilirdim.

"Seni tanıdığımı da nereden çıkardın? Ben sadece sıradan kızların yapacağı hareketleri tahmin ediyordum." Sıradan kız, ha? Belki de haklıydı. Ne de olsa öne çıkan hiçbir tarafım yoktu. Tamamen arka plan olmaya layıktım.

Dalgınca gülümsediğimi hissettim ve yürümeye devam ettik. Yolun devamında ikimiz de konuşmadık.

~~~

Onun odasının önündeydik. Üstümdeki şoku hala atlatamamıştım. Ona sorular sormak istiyordum ama beni başından savacağından ya da tersleyeceğinden ödüm kopuyordu. Ne de olsa bana "Nasılsın?" diye bile sormamıştı. Odun işte.

"Aklında ne varsa sor." sesi emir veriyordu -yine. Bu çocuğun sinirimi bozmada üstüne yok. Hem odun hem de o kadar büyük bir şeyi atlatmışken beni tersliyor.

"Neden oradaydın?" İşte bunu merak ediyordum. Ne de olsa öğrencilerin okul dışına çıkmaları yasaktı. Biz çitlerin arasındaki bir boşluktan yararlanarak girmiştik ama yakalansaydık benim değil, onun başı derde girerdi.

Gözlerimin içine direkt olarak baktı ve sonra üstüme yürüdü. Ben de sırtım duvara çarpana kadar geriledim. Tüm şanssızlıklar beni buluyordu. Bir günde iki kere tehlike atlatıyordum. Daha önce bir kere bile kimseyle çıkmamışken hem de.

"Başının tehlikeye gireceğini biliyordum. Biri orada olup seni işin içinden kurtarmalıydı." Bu mu yani? Sadece "Hizmetçime bir şey olmasın, yoksa işlerimi kim yapar?" mıydı bu?

"Pekala o zaman. Ben geri döneyim." Geçmeye çalıştım ama bedeni tüm yolumu kapatıyordu. Şu durumdaki tek çıkış yolum, kenara çekilmesiydi. Ve kesinlikle çekilecek gibi durmuyordu. "Çekilsene biraz. Ben geçeyim sonra duvarla olan ilişkine devam edersin." dedim ve tüm gücümle onu kenara itmeye çalıştım. Etkilenmedi bile.

"Yine sinirlendin." Her an durumu güncellemesine gerek yoktu. Ne olduğu ortadaydı. Tabi ki sinirlenmiştim. Belki de sinirden köpürüyordum.

"Ne olmuş?" Hayırrr! İnkar etmem gerekiyordu! Hizmetçi el kitabına ne olmuştu?!
Kural On Üç: Efendinin duymak istemeyeceği şeyleri  asla söyleme.

"Öyley..."

"Irinami-san!" bu sert sesi tanıyordum. Offf bir insanın başına bir günde bu kadar çok şey gelir mi? Ben kesinlikle şanssızın tekiyim... "Hemen odama gelin." Nanami-sensei'in sesi anında yumuşadı. "Özür dileriz, Yogami-san. Ama Irinami-san'ı biraz almalıyız." Başım cidden beladaydı.

Bu kahverengi saçını daima topuz yapan, yer cücesi, şişman kadın bizim "Hizmetçi Okulu"muzun müdürü, Nanami-sensei. Her daim herkese bağırır çağırır ve serttir. Dedikleri olmayınca ciddi anlamda sinirlendiğini duymuştum.

"Tamam, Nanami-se--"

"Özür dilerim, ama Sekoki'nin biraz dinlenmesi gerekiyor. Kendisi bu gece benim odamda kalacak. Anlayacağınız meşgul. Şu anda gelemez." Tetsu'ya baktım. Ne? Ne zaman onun odasında kalacağımızı kararlaştırdık? Nanami-sensei eğildi ve uzaklaştı.

"Az önce sen ne--" konuşmama izin vermedi ve beni odasına soktu. Kapıyı kapatıp fikrimi hiç sormadan yatağın üstüne fırlattı. Yatağa direkt olarak yapıştım tabi. Sonra dolabını açtı ve üstüme birkaç tişört fırlattı. Bunlar erkek tişörtüydü ve bana büyük gelirlerdi. Galiba bu yüzden alt vermemişti.

"Giyinmen için iki dakikan var." dedi ve kapıdan dışarı çıktı.

Hafifçe gülümsedim ve tişörtünü yüzüme götürdüm. Onun gibi kokuyordu.

Karanlıktan KurtulmakWhere stories live. Discover now