OVA: Senden Önce Ben

2.1K 103 73
                                    

Eveeet, bu OVA'yı kısaca özetlersek, Tetsu'nun hayatını, Sekoki'nin nasıl değiştirdiği konu alıyor. Hazırr... başla! İyi okumalar, minna-san!

"Ee, hazır mısın, hayatım?" Annem, at kuyruğu yaptığı siyah saçlarını, savura savura, papyonumu bağladı. Bana 'Hayatım' dememesini belki de bin kere tembihlemiştim.

"Hazırım, anne." dedim iç çekerek. Ne kadar anlatırsam anlatayım, kadın anlamıyordu işte. Bana kızgınca baksa da, artık böyle tepki vermeme alıştığı için, cevap vermedi. Bu, sadece tartışmayı uzatırdı.

Bu aptal partiye neden gittiğimizi bilmiyordum. Daha yedi yaşındaydım ve sosyetede (Japonya'da, İngiliz sosyetesi. O da biraz ilginçti) tanışmadığım kişi kalmamıştı. Hayır, anlamıyorum, neden herkes yanıma gelip, "Ayy ne şirin şey~! Bizim kızımızla çok iyi anlaşırlar!" "Tetsu-chan, bak, kızımız da çok güzel!" diyorlardı? Hayır, nedenini anlıyordum ama yedi yaşında evlenmemizi falan beklemiyorlardı herhalde.

Ama ben, büyüyünce ne yapacağıma karar vermiştim. Ailem için en iyi olacak kişiyle, en zengin şirketin kızıyla evlenecektim. Ne de olsa, aşık olmam imkansızdı ve olmak da istemiyordum. Çünkü bu durumda iki seçenek kalıyordu; ya karşındaki kız da sana sırılsıklam aşık olur -bu sadece filmlerde vardı ama eğer olsaydı, kesinlikle berbat olurdu. Sürekli "Tetsu! Bana değer vermiyorsun!" veya "Tetsu! Kimdi o kız?!" diye soran birini istemezdim- ya da bana karşılık vermeyecekti. İkincisi, birincisinden de korkunçtu.

Evden çıkıp arabamıza gittik. Katsu, sürekli konuşup durdu. Herkesin ilgisini çekmeye çalışıyordu, işte soytarı. 

Balo salonuna girdim ve etrafıma bakındım. İlk işim annemden ve Katsu'dan ayrılmak oldu, ikisi de başbelasıydı. Babamla da, eğer sadece para düşünmeseydi, aynı kafadan sayılırdık.

O an, onu gördüm. Tüm düşünce sistemimi alt üst edeceğinden henüz haberim dahi yoktu. Güzel yüzüyle, salona girdiği anda, herkesin ilgi odağı oldu. Ben bile baktım; o kadar güzeldi. Gerçi, güzelliği pek ilgimi çekmemişti, güzellik herkeste vardı ve artık beni sıkmıştı. İlgimi çeken şey; zeka dolu masmavi gözleriydi. Gözleri, benimkilerden milyonlarca ton açıktı. Çok hoşlardı. O kadar zeki bakıyorlardı ki...

Bana baktığını fark edince, kafamı başka tarafa çevirdi. Benimle konuşacağını anlamam uzun sürmemişti, demek ki her kızdan bir farkı yoktu.

"Merhaba, ben Sekoki." Gülümseyişi, en az güneş kadar güzeldi. Sarı saçları da zaten bir ışık kaynaği gibi parıldıyordu. Adı çok saçmaydı, hadi ama, kim kızına Google'a yazdığında sadece abuk subuk ve iğrenç sonuçlar çıkacak bir ad verir ki?

Ona bakmadan, "Tetsu," dedim.

"Adın çok güzelmiş." dedi yine gülümseyerek. Bana bakamıyordu ve bu açıktı, gözleri yerle iletişim kuruyordu. 

Ona dik dik baktım bu sefer. "Senin adını daha önce hiç duymamıştım."

"Sekoki, uydurma bir kelimeymiş. Fakat anneme göre anlamı 'Peri Kız' demek." Gözlerini devirdi, hangi kız kendine 'peri' denmesinden hoşlanmazdı ki? İlgimi çekince, ona döndüm. Daha da anlatmasını istemiştim birden fakat o sustu ve hüzünlü bir gülümsemeyle yere bakmaya devam etti.

Bir anda, hiç beklemediğim bir zamanda, "Büyüyünce evlenebilir miyiz?" diye sordu.

Şaşırmamı, dışarı yansıtmadım ve hafifçe gülümsedim. "Neden olmasın." Bana kızararak baktı, hemen ardından annesi çağırdı. Hızlı bir şekilde ve lafları her tarafa dolandırdıktan sonra, yok oldu.

--

Birkaç gece sonra, hala onu düşündüğümü fark ettim ve bu, korkutucuydu. Sayısız kız görmüştüm, birçoğu da Sekoki'den çok daha güzeldi... Hala neden onu düşünüyordum ki? Artık onu kafamdan atmam gerektiğinin farkındaydım.

Karanlıktan KurtulmakWhere stories live. Discover now