19. Bölüm

6.3K 378 298
                                    

"NE DEMEK RUSYA'YA GİDİYORUZ?! OLMAZ İZİN VERMİYORUM BANANE! "

"Sana fikrini soran olmadı Taehyung. "

Jimin gözlerini devirip elini omzuma attı ve göğsüne yaslanmamı sağladı. Ellerimi beline sarıp rahat bir pozisyon aldım.

"Balayı yapıp gelirler işte fena mı? "

"Ulan bunlar evli değil ki! "

Dudaklarımı büzüp başımı salladım. Evlilik konusu hiç açılmıyordu. Ama istemiyor da değildim hani. Resmi olarak Park Jungkook olmak istiyordum. Tabi bunun için ilk başta teklif olması lazımdı.

Park Jimin'i önümde diz çöktürmezsem bende Jungkook değildim!

"Bakalım Jungkook istiyor mu evlilik? "

Jin hyungun imalı sesi ile sırıtarak ona baktım. Elbette ne cevap vereceğimi biliyordu. Jin hyungun bu yönünü seviyordum. Ben bile ne zaman ne yapacağımı bilemezken Jin hyung biliyordu.

"Teklifsiz evlenmem. "

Jimin'in güldüğünü sarsılan göğsünden anladığımda gözlerimi devirdim. Gülecek ne vardı? Gayet ciddiydim ben!

"Sen şu salağın teklif edeceğini düşünüyorsan daha salaksın salak. " dedi Taehyung.

Jimin aniden dikleştiğinde kollarımı çözüp üzerinden kalktım. Yüzündeki iddialı sırıtmasıyla doğrudan Taehyung'a baktı.

"Ya hepinizin çenesini kapatacak kadar büyük bir teklif yaparsam? "

"Saçlarımı kırmızıya boyarım. "

Gözlerim Taehyung ve Jimin arasında gidip gelirken kaşlarımı kaldırdım. Taehyung şu zamana kadar saçlarına dokunmamıştı. Ve sürekli  saçlarının doğal kalacağını söyleyip duruyordu. İddiayı kaybederse cidden üzülecekti.

Gerçi ben kaybedeceğini düşünmüyordum. Jimin en fazla ne yapabilirdi ki? Aklıma sürekli klasik teklifler geliyordu. Bizim aklımıza gelmeyen şey Jimin'in aklına nasıl gelecekti?

"Önemli olan teklif değil teklifin nasıl yapıldığıdır. En klasik teklifi nasıl yüceltiyorum görürsünüz. "

Jimin ayağa kalkıp elini uzattığında elini tutup zorlanarak kalktım. İkizler olduğu için karnım normalden daha şişti. Bu yüzden birisinin yardımı olmadan rahatça hareket edemiyordum.

"Awww şunların tatlılığına bak. "

Hoseok hayranlıkla bize baktığında sırıtarak Jimin'e baktım. Boyum omzunun biraz aşağısına geldiği için başımı hafifçe kaldırmak zorunda kalmıştım. (Shhh sakince devam edin. Bozanı keserim 🔪🔪)

"Nereye gidiyorsunuz? "

"Sevişmeye."

"Tuvalete."

Ben Jimin'e 'ciddi misin' bakışlarımı atarken o da gözlerini devirerek bana baktı. "Bebeğim daha bir saat önce tuvaletteydin."

"Kolaysa mesanenin üzerindeki çocukları sen taşı o zaman! "

Elimi karnımın üzerine koyup Jimin'in yanından hızla ayrıldım. Merdivenleri zorlukla çıktıktan sonra banyoya girip işimi hallettikten sonra odamıza geçtim.

Jimin'i üzerini değiştirirken yakaladığımda yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Yatağın ucuna oturup göz ucuyla kaslı gövdesine baktım. Bakmak istemesem de gözlerim kayıyordu.

"Sende üzerini çıkar. Adaletli olmalıyız değil mi? "

"Ne? "

Jimin pijamasını giyip manzaramı kapattığında surat astım. Sırıtarak yanıma oturup pijama üstümü hızla çıkardı.

I'M PREGNANT!Where stories live. Discover now