32. BÖLÜM

285 45 34
                                    


Gözlerimi araladığımda Alp'i başucumda görmek beni şaşırtmamıştı. Tedavim yanıt vermedikçe benden çalıyordu sanki anılarımı. Artık Rüzgar'ın yüzünü hatırlayamıyordum. Kokusunu unutmuştum. Ellerini tutmak nasıl bir histi? Ya, yanında olmak ?

Bir kaç kez hastaneden kaçmaya çalışmıştım ama başarısız olmuştum. O kadar tepkisizdim ki... beni ilk zamanlarda götürüp resmen işkence çektirdikleri o küçük odaya şimdi ısrarsız gidiyordum. Umudum kalmamış, ölümü bekliyordum. Derin bir nefes aldım ve,

''Ne zamandır buradasın ?'' diye sordum. Alp uyandığımı sesimle fark etmiş olacak ki oturduğu yerden ayaklandı. Ellerimi elleri arasına aldı ve dudaklarına götürüp öpmek istedi ama ben buna izin vermedim.Ellerimi bir hışımla ondan çektiğimde bunun alışılmışlığı ile kalktığı yere geri oturdu Alp. Derin bir sessizlik çöktü yine odamıza. Arkamı döndüm onu görmek istemediğimi belli etmek istercesine. Üzerinden 1 dakika civarı geçince hala gitmediğini ve gitmeyeceğini anlayarak, ''Ne zaman gideceğiz buradan?'' diye sordum, ''Bir şeyin değiştiği yok ve ben yorgun hissediyorum.''

''Doktorlar elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ve hatırladığın zamanlar oluyor...Fakat sorun şu ki verdikleri şokun etkisi geçince tekrar unutuyorsun-''

''Bu buraya gelmeden önce de oluyordu.'' diye böldüm onu. Ve omzumun üstünden, pozisyonumu bozmadan yüzüne baktım, ''Yani buranın bana hiç bir faydası yok.''

Derin bir nefes aldı ve elleri ile yüzünü ovuşturdu, ''Ne yapmamı istersin Menesa? '' Ağzından çıkan ismime bile alışmıştım artık.

''Eve dönmek istiyorum.'' Bedenimi sonunda ona döndürdüm.

''Hangi evinden bahsediyorsun ?'' dedi alaycı sesi ile. Histerik bir şekilde gülümseyip kafasını olumsuz anlamda salladı, ''Rüzgar'ın yanına mı gitmek istiyorsun ? Bunun için tartışacak mıyız yine ?''

''Daha önce bunu tartışmadık.''

''Hayır tartıştık. Hatırlamıyorsun bile! Şu hale bak... Bir de tedavine son vermek istiyorsun ? '' Sessizce yüzüne baktım. Bana doğru yaklaştı, parmakları saçlarının arasından sinirle geçerken fısıldadı, ''Ölmek mi istiyorsun ? Öldürmek mi istiyorsun beni ?''

''Burada öleceğime Rüzgar ile ölmek istiyorum.''

''Rüzgar yok! Bitti artık o hikaye. Dön özüne, kendine gel!'' Bağırıp çağırmak hatta ağlamak istedim ama hiç birini yapacak gücüm olmadığı için bir süre sessizce yüzüne bakıp arkamı döndüm.

''Tamam çık artık.'' dedim neredeyse hiç çıkmayan sesimle.

''Menesa-''

''Git.''

Sessizlik... 15 saniye sonra çarpan kapı sesi ile boş odayı göz ucumla süzdüm. Kafamı yastığıma iyice gömerken Rüzgar'ı hatırlamayı çalıştım. Bir de... diğerini. Diğeri... İsmini aklıma getirmeye çalıştım. Olmadı, yapamadım. Beceremedim. Boğazıma bir yumru oturdu bununla beraber. Ellerimle kavradım boğazımı. Yırtmak istercesine sıktım. İsyankar bir çıplık attım hastane odasında yankılanan. Uzun sürmedi hemşirenin gelmesi. Beni kontrol etti hızla. Sorular... Serumuma karışan ilaçla, ağır basan uykuma dayanamadan tekrar gözlerimi yumdum...

...

Odamda sakin bir şekilde yattığım yerden düşünüyordum. Artık yaşadıklarım sadece buradan ibaretmiş gibi, diğerlerini kendi kafamda kurmuşum gibi... Gözlerimi sıkı sıkı yumdum hatırlamak istercesine... Bir kere olsun Rüzgar'ın sesini kulaklarımda işitmek istercesine...Dişlerimi birbirine bastırdım. Alnımdaki damarlar düşüncelerimi daralttığım için belki de dışardaydı şuan. Ellerimle yorganı kavradım ve sıktım,

MANASSEWhere stories live. Discover now